TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA 

Aşağıda yer alan soruların Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt SELÇUK tarafından yazılı olarak yanıtlanması için gereğini saygılarımla arz ederim. Ünal Demirtaş /Zonguldak Milletvekili 

Ülkemizde özellikle 2018 yılından sonra çok büyük bir ekonomik kriz ortaya çıkmıştır. Ekonomik açıdan sıkıntılı bu ortam, covit-19 nedeniyle tüm dünyada ortaya çıkan ekonomik krizle birleşince, ülkemizdeki ekonomik kriz büyük bir ekonomik buhrana dönüşmüştür. Bunun sonucunda da halkın gerçek enflasyonu açıklanandan rakamlardan çok daha fazla artmıştır. Bu buhrandan da en çok memur, emekli, işçi gibi dar gelirli kesimler etkilenmiştir. Halkın temel ihtiyaç maddelerinde yaşanan bu fiyat artışları da başta memur, işçi emekli gibi dar gelirli kesimleri günden güne yoksullaştırmaktadır. Resmi rakamlar çok daha düşük seviyelerde açıklansa da temel ihtiyaç maddelerindeki yükseliş gerçek enflasyonu ortaya koymaktadır. 

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından 3 Haziran 2020 tarihinde yapılan açıklamaya göre; 2020 yılı Mayıs ayında tüketici fiyat endeksinde bir önceki yılın aynı ayına göre %11,39, on iki aylık ortalamalara göre ise %12,10 artış gerçekleşmiştir. Oysa gerçek enflasyon, TÜİK’in açıkladığı rakamlardan çok daha yüksektir. Bir yılda çay %25, peynir %23, yumurta %26, makarna %28, bulgur %30, kurufasulye ise %39 oranında artmıştır. Vatandaşlarımız, covit-19 sürecinde bile fahiş elektrik, doğalgaz ve su faturaları ile karşı karşıya kalmıştır. Sendikaların yaptıkları açıklamalara göre, ilk 5 ayda açıklanan yüzde 4.57'lik enflasyona rağmen aynı dönemde mutfak harcamalarının yüzde 12.2 arttığı, dolayısıyla memur ve emeklilerin gıda fiyatlarındaki artış karşısında daha fazla ezildiği ifade edilmiştir. Türk-İş’in yaptığı açıklamaya göre, mayıs ayı için dört kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken aylık gıda harcaması tutarı (açlık sınırı) 2 bin 438 TL, gıda harcaması ile birlikte giyim, konut (kira, elektrik, su, yakıt), ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer aylık harcamalarının toplam tutarı ise (yoksulluk sınırı) 7 bin 942 TL olarak açıklanırken, bekar bir çalışanın yaşama maliyeti ise aylık 2 bin 961TL olarak hesaplanmıştır. Bütün bu durumlar karşısında halkın gerçek enflasyonu ilk 5 ayda bile %15'lerin üzerindedir. 

Her iki yılda bir yapılan, adına toplu sözleşme denilen ancak memurun grev hakkının bulunmadığı, söz hakkının da sınırlı olduğu toplantılarda, hükümetin teklifiyle tespit edilen memur maaşlarının enflasyon karşısında nasıl eridiği de ortadadır. 2020 yılının ilk 6 ayı için belirlenen yüzde 4'lük artış ilk 5 ayda enflasyonun altında kalmıştır. Yani Kamu görevlilerine sene başında yapılan %4'lük zam erimiştir. Üstelik TÜİK tarafından açıklanan bu enflasyon oranlarının gida, ulaşım, elektrik, kira, eğitim, sağlık gibi temel gereksinimlerin fiyatlarındaki enflasyon artışını yansıtmadığı da açıktır. Kamu çalışanları açısından da hayat pahalılığı artık baş edilemez bir hal almıştır. Zamların altında ezilen kamu çalışanları ciddi bir gelir kaybına uğramaktadır. 

Bu çerçevede; 

1) Kamu görevlilerine Temmuz ayında zam ve resmi enflasyon farkının yanında, kamu görevlilerini gerçek enflasyona ezdirmemek için ek ödeme yapılması düşünülmekte midir? 

2) Bundan sonra kamu görevlilerini enflasyona ezdirmemek için ne gibi tedbirler alınması düşünülmektedir? 

3) Kira artışlarının, TÜİK tarafından açıklanan enflasyonun üzerine çıkarılmaması için düzenleme yapılması düşünülmek midir? 

4) Memurlara, emeklilere verilen bayram ikramiyelerine benzer biçimde iki dini bayramla, Cumhuriyet Bayramı ve yılbaşında ikramiye verilmesi düşünülmekte midir? 

5) COVID 19 salgın sürecinde fedakarca mesai yapan bütün kamu görevlilerine ek ödeme yapılması düşünülmekte midir?