İl içi tayin ilanlarının müracaat sınırlamalarında hakkaniyet çerçevesinde hareket edilmesi için başta aile hekimliği çalışanlarının bazı illerde tayin başvurusunun engellenmesinin hukuken kabul edilemez olduğu ve müracaat sınırlamalarının yine bazı illerde adeta kişi bazlı tayine sebebiyet verdiği gerekçesiyle Hürriyet Sağlık-Sen tarafından Sağlık Bakanlığı’na resmi başvuruda bulunuldu.
Konuya İlişkin Hürriyet Sağlık-Sen Genel Başkanı Erdoğan Çakmak:
Hürriyet Sağlık-Sen kurulduğu günden bu yana sendikal mücadelenin ve sendikacılığın nasıl sadece hak arama kapısı olduğunu tüm Türkiye’de göstermiştir. Bu vesileyle sağlık çalışanlarının gönlünde oldukça güçlü bir güven tesis etmiştir.
Sağlık Çalışanlarının il içi tayin başvuruları bütün illerimizde il bazında bu aylarda ilanlara çıkmaktadır. İl bazındaki ilanları incelediğimizde bazı illerde ilanlarda hukuki kurallar adeta yok sayılmış ve kişi bazlı amaç güdülerek müracaat sınırlamaları getirilmiştir.
Türkiye genelinde il içi tayinlerin müracaat sınırlamalarının hakkaniyet çerçevesinde olması ve aile hekimliği çalışanlarının tayin talebinin engellenmesinin durdurulması yönünde bakanlığımız tarafından il içi tayinlerin tek elden yürütülmesi önem arz etmektedir. Bu bağlamda il içi tayin müracaat ve atamalarındaki usulsüzlüklerin son bulması için gerekli her türlü mücadeleyi vermeye devam edeceğiz.“
T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI
Yönetim Hizmetleri Genel Müdürlüğü
Bilindiği üzere sağlık personellerinin il içinde yer değişikliğine ilişkin il sağlık müdürlüğü bünyesinde belirli dönemlerde münhal kadro ve şartlar ilana çıkmaktadır.İlgili ilanlar Sağlık Personelinin İl İçi Yer Değişikliğinin Usul ve Esaslarına Dair Yönerge Esasları çerçevesinde yapılmaktadır.
Sağlık Personelinin İl İçi Yer Değişikliğinin Usul ve Esaslarına Dair Yönergesi’nin Amaç üst başlıklı 1. Maddesinde “MADDE 1 (1) Bu Yönerge'nin amacı; il içerisindeki personel ihtiyacı göz önüne alınarak,personelin il içinde adil ve dengeli dağılı mı nın sağl aması ve personelin il içinde yer değiştirmesine ilişkin usul ve esasları belirlemektir.”
Müracaat sınırlamaları başlıklı 12.maddesi’nde ise “MADDE 12 - (I) Tayin talebinde bulunan personelin çalıştığı birimde hizmetlerin aksamaması için İi Müdürlüğü veya Müdürlük tayin taleplerine kurum veya unvan bazında sınırlama getirebilir. Müracaat sınırlama kararları, İl Müdürlüğü veya Müdürlükçe teşkil edilecek bir komisyon tarafından alınır ve ildeki tüm personele tayin dönemi öncesinden duyurulur. (2) Ataması yapılan personelden, yerine yeni atama yapılmadan görevden ayrılması halinde hizmeti aksayacak olanların görevden ayrılışları, yerine yeni atama yapıldıktan sonra sonuçlandırılır. Ancak bu süre iki ayı geçemez.” Hükümleri yer almaktadır.
İşbu madde’nin vermiş olduğu geniş yetki nedeniyle il bazlarında farklı uygulamalar yer almaktadır. Örneğin çoğu il de neredeyse sadece bir kişi nin münhal kadro terci hi yapabileceği şekil de sını rl amal ar get i ri lmi şt ir. Bunun yanı nda bir il de keski n sınır l ama varken aynı konul u sınırlama komşu ilinde bulunmamaktadır.
Öt e yandan Aile Hek im i ve Aile Sağ lığ ı Çal ış an l arı’n ın k ur aya k atıl ım lar ına sın ır lama g etirmek hukuken kabul edilebilir değildir . Bu husus hukuk a ve hakkaniyete ayk ır ıd ır .
Şö yle k i ;
Y AS AM A YE TKİ Sİ DEVREDİ LEM EZ
1- Anayasa'nın 7. maddesinde "Yasama yetkisi Türk Milleti adına Türkiye Büyük Millet Meclisinindir. Bu yetki devredilemez"denilmektedir.Anayasa Mahkemesinin pek çok kararında yasama yetkisinin devredilmezliği ilkesinden ne anlaşılması gerektiği hususu açıklanmıştır. Buna göre, kanunla düzenleme ilkesi, düzenlenen konudan yalnız kavram, ad ve kurum olarak söz edilmesi değil, bunların kanun metninde kurallaştırılmasıdır. Kurallaştırma ise düzenlenen alanda temel ilkelerin konulmasını ve çerçevenin çizilmiş olmasını ifade eder. Ancak bu koşulla uzmanlık ve teknik konulara ilişkin ayrıntıların belirlenmesi yürütme organının takdirine bırakılabilir. Anayasa'da kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda, yürütme organına genel ve sınırları belirsiz bir düzenleme yetkisinin verilmesi olanaklı değildir. Yürütmenin düzenleme yetkisi, sınırlı, tamamlayıcı ve bağımlı bir yetkidir. Bu nedenle Anayasa'da öngörülen ayrık durumlar dışında, kanunlarla düzenlenmemiş bir alanda, kanun ile yürütmeye genel nitelikte kural koyma yetkisi verilemez.
K AM U G Ö REVLİLERİ NİN TEM EL H AKL ARI K ANUNL A D ÜZENLENM E LİDİR.
2- Anayasamızın 13. Maddesinde;
“MADDE 13.- Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz.”Hükmü bulunmaktadır.
Anayasa'nın 128. maddesinin ikinci fıkrasında ise "Memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri, atanmaları, görev ve yetkileri, hakları ve yükümlülükleri, aylık ve ödenekleri ve diğer özlük i şleri kanunla düzenlenir. Ancak, mali ve sosyal haklara ilişkin toplu sözleşme hükümleri saklıdır." hükmü yer almaktadır.
Anayasa Mahkemesinin birçok kararında, Ana ya sa'nı n 128. maddesi ni n i kinci f ı krası nı n kapsamı n a
gir en kişi l eri n stat ülerine ve özlük hakları na i lişki n düzenl emel eri n kanunla yapı l ması gerekt iği, bu
konul arı n düzenl enmesini n i darenin düzenl eyi ci i şleml eri ne bırakılması nı n Ana yasa' ya aykır ı
olacağı hususu vurgulanmı şt ı r.
*** 1 Sayı l ı Cumhurbaşkanl ı ğı Teşkil atı Hakkında Cumhurbaşkanlı ğı Kararnamesi nin 371. maddesi
i l e 3359 sayı l ı Sağlı k Hizmetl eri Temel Kanunun da müracat kısı tl ama hükmü yokken İ l bazı nda Ai l e
Heki mli ği çal ı şanl arı nın özlük hakkı na bağlı at ama i şleml eri ni n ve diğer büt ün hususlar da
sını rl amal arı n yönerge i l e düzenl eni p bu husust a kayı t ve şart l arı n konul ması nın K AN UNİ
D AY AN AĞ I BULUNM AM AK T ADI R. İ l gil i düzenleme AN AY AS AY A AY K I RI Nİ TELİKTEDİ R.
1- HUKUK DEVLE Tİ
Tesis edilen işlem Hukuk Devleti İlkesine aykırıdır. Anayasanın 2. Maddesinde belirtilen hukuk devleti, insan haklarına dayanan, hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, eylem ve işlemleri hukuka uygun olan, her alanda adaletli bir hukuk düzenini geliştirerek sürdüren, Anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan, Anayasa ve yasalarla kendini bağlı sayan, yargı denetimine açık, Anayasanın ve yasaların üstünde yasa koyucunun da bozamayacağı temel hukuk ilkeleri bulunduğu bilincinde olan devlettir. Hukuk devletinde yasa koyucu, Anayasa kurallarına bağlı olmak koşuluyla ihtiyaç duyduğu düzenlemeyi yapma yetkisine sahiptir." Hukuk Devletinin gereği, benzer durumlar için aynı hüküm ve sonucu öngörmektir. Bu husus ayrıca adaletin de bir gereğidir. Kanunların genelliği hukuk devletinin olduğu kadar hukuki istikrarın ve kanun önünde eşitlik ilkesinin de gereğidir. Tesis edilen işlem Anayasa’nın 10. Maddesine aykırıdır. Anayasanın 10.Maddesi’nde “Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir." Anayasanın 10. maddesi ve bu maddeye ilişkin Anayasa Mahkemesi tarafından verilen kararlar ele alındığında Anayasada hukuki yönden aynı, benzer ya da eşit olanlara aynı davranılması ve bu doğrultuda işlem tesis edilmesi esastır. Anayasanın 10. maddesinde ifadesini bulan eşitlik ilkesi, birbiriyle aynı hukuki durumda olanlara veya eşit ya da benzer durumda olanlara ayrı kuralların uygulanmasını ve ayrıcalıklı kişi ve toplulukların oluşturulmasını engellemektedir. Zorunlu ve istisnai hallerde belli kesimler için uygulanan pozitif ayrımcılık dışında eşitlik ilkesi uyarınca hukuki nitelikleri ve durumları benzer olanlar arasında değişik uygulamalar yapılamaz ve aynı durumda bulunanlar için farklı düzenlemelere gidilmesi bu ilkeye aykırılık oluşturur. Hukuk karşısında eşit ya da benzer durumda bulunan kişilere aynı yönde işlemler tesis edilmesi gerekmektedir. Öte yandan kanun, yönetmelik ya da idari işlemlerle belirli kişi, grup ya da topluluğa ayrıcalık tanınmaması da Anayasal bir zorunluluktur. Eşitlik ilkesinin idare hukuku bakımından doğurduğu sonuçlardan biri de Anayasada yer alan açık düzenleme uyarınca idari işlemlerin kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak tesis edilmesi gerekliliğidir. Bunun yanında idare, kimseye ayrımcılık yapamayacağı gibi ayrıcalık tanınması sonucunu doğuracak işlemlerde tesis edemez. Bunun yanı sıra eşitlik ve tarafsızlık ilkesi, idarenin kamu hizmeti yürütürken uyması gereken temel prensiplerden biridir. Diğer yandan idarenin kamu hizmeti sunarken kişiler arasında hizmetin gerektirdiğinden başka bir ayrım gözetmeme yükümlülüğü de dayanağını eşitlik ve tarafsızlık ilkesinden alır.
2- BELİRLİ LİK İ LKESİ
Tesis edilen işlem “Belirlilik İlkesini” ihlal etmiştir. Anayasanın 2. maddesinde yer alan hukuk devletinin temel ilkelerinden biri belirliliktir. Bu ilkeye göre kanun düzenlemelerinin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir tereddüde ve şüpheye yer vermeyecek şekilde açık, net, anlaşılır ve uygulanabilir olması ayrıca kamu otoritelerinin keyfi uygulamalarına karşı koruyucu tedbirler içermesi de gereklidir. Belirlilik ilkesi, hukuki güvenlikle bağlantılı olup birey hangi somut eylem ve olguya hangi hukuki müeyyidenin veya neticenin bağlandığını, bunların idareye hangi müdahale yetkisini doğurduğunu bilmelidir. Birey ancak bu durumda kendisine düşen yükümlülükleri öngörebilir ve davranışlarını belirler. Hukuk güvenliği, normların öngörülebilir olmasını, bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini, devletin de yasal düzenlemelerde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılar. Hukuk Devletinin unsurları doktrinde de belirlenmiş olup, bunlardan konuyla ilgili iki tanesi ‘Hukuki Güvenlik’ ve ‘Belirlilik’ ilkeleridir. Bireyin devlete güven duyması, ancak hukuki güvenliğin sağlandığı bir hukuk devleti düzeninde mümkün olabilecektir. Anayasada öngörülen temel hak ve hürriyetlerin kullanılması ve insan haklarının insan hayatına egemen kılması için Devlet, bireylerin hukuka olan inançlarını ve güvenlerini korumakla yükümlüdür.
3- Ö LÇÜLÜLÜK
Ölçülülük ilkesi “elverişlilik”, “gereklilik” ve “orantılılık” olmak üzere üç alt ilkeden oluşmaktadır. “Elverişlilik” öngörülen müdahalenin ulaşılmak istenen amacı gerçekleştirmeye elverişli olmasını, “gereklilik” ulaşılmak istenen amaç bakımından müdahalenin zorunlu olmasını yani aynı amaca daha hafif bir müdahale ile ulaşılmasının mümkün olmamasını, “orantılılık” ise bireyin hakkına yapılan müdahale ile ulaşılmak istenen amaç arasında makul bir dengenin gözetilmesi gerekliliğini ifade etmektedir.
Aile Hekimliği çalışanlarının il içi atama ilanlarına kısıtlama getirilerek ve adeta kişi bazlı müracat sınırlamaları yapılması ÖLÇÜLÜ ve ORANTILI değildir.
Bu vesileyle ilgili yönergenin müracaat sınırlamaları başlıklı kısmının yönergeyle düzenlenmesi hukuken kabul edilebilir değildir. Aile Hekimliği Çalışanlarının tüm illerde atamaya katılabilmesinin sağlanması gerekmektedir. Ayrıca müracatların sınırlanmasının tek kişinin menfaatini güdecek şekilde ilana çıkması hukuki değildir.Ülke genelinde il içi yer değiştirme atama ilanlarında hakkaniyet adına müracaat sınırlamaları bakanlık nezdinde tek elden yürütülmesi önem arz etmektedir.
Gereğini bilgilerinize arz ve talep ederiz.
EKLER :
1)Sakarya İl Sağlık Müdürlüğü İlanı
2) Manisa İl Sağlık Müdürlüğü İlanı
3) İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü İlan