İşte bu minvalde son zamanlarda buna benzer çok sayıda örnekler yaşanıyor belli kurumlarda.

Bilindiği üzere Bursa Kestel Devlet Hastanesinde iki yönetici arasında yaşanan problem personele sirayet etmiş, çalışanlar bu durumdan bizar olduklarını ve huzursuzluğun her geçen gün çekilmez hal aldığını söylüyor, söylemeye de devam ediyorlar.

Şimdilerde ise iki yönetici yüzünden kutuplaşma süreci yaşanan hastane de olumsuzlukların etkisi ve adeta zulüm boyutlarına sirayet etmiş görünüyor.

Son iki gündür çalışanlar yani temizlikçisinden hemşiresine kadar bir çok alanda içinden çıkılamaz hal aldığına yönelik sıkıntılar tarafımıza iletilmeye başlandı.

Yani bu durumun bir an önce çözüme kavuşturulması gerektiğini aksi halde durumun çözümü daha da zorlaşacağı şikayetleri söz konusu.

Durum öyle hal almış ki, bakım hizmetleri müdüresi bile kendisini Ali Klay Başkesen konumuna görmeye başlamış.

Tüm hemşirelere baskı (mobbing) uygulamaya hatta baskıların iyice artmasına neden olmuş.

Bu anlamda bizlere ulaşan hemşirelerin adeta hepsinin canı burnunda.

Peki sıkıntı nedir?

Anlattıklarına bakılırsa adaletsizlik mi dersiniz, haksız nöbet ve adam kayırma mı dersiniz, nöbet yazılmayana yani başkasının nöbetinde bir başkasına nöbet ödemesi yapıldığı iddialarımı dersiniz, masa başı bazı hemşirelere sınırsız  tolerans mı dersiniz, sahada çalışan tüm hemşireleri ezebildiği kadar ezen bir soraki uygulama mı dersiniz, hatta daha bir yıllık hemşireleri bile meslekten soğutulduğu iddiaları mı dersiniz yani adına ne derseniz deyin ortada haksız ve hukuksuzluğun yaşandığı yoğun şikayetleri söz konusu.

Ne yazık ki Kestel Devlet Hastanesinde iki yöneticinin sürtüşmesiyle başlayan huzur ortamı bir anda zulüm ortamına dönüşmüş durumda.

İnsanlar artık yaka silkiyor.!

Özellikle hemşirelerin sıkıntılarının gündeme getirildiği bu günlerde…

En basit şikayetlerden biri ise normalde aylık yazılan nöbet listesi konusunda adaletsizliklere tahammül edilemez boyutlara ulaştığı belirtiliyor.

Bununla birlikte itiraz edenleri de “benim tatar damarım tutarsa görürsünüz” tehditlerinin savrulduğu belirtiliyor.

İtiraz eden olursa da bir şekilde görevlendirme çıkartıp çok rahat bir şekilde adeta sürgüne gönderildikleri korkusunu yaşıyorlar.

İddialardan bazıları ise, “insan 10 gün boyunca  gün aşırı 24 saat nöbet tutabilir mi, 700 aşının randevu olduğu gün yığınla hemşire olmasına karşın 3 hemşirenin omuzlarına ağır yük yüklenebilir mi, hemşire nöbete gelmeden nöbet parası yatabilir mi, üstelik bu nöbet parası yatıran arkadaşı usulsüzce nöbet defterine nöbet tutmuş gibi geriye dönük imza attırılabilir mi, şikayet eden arkadaşa o artık emekli oldu boş verin önümüze bakalım diyerek olayı kapatılması yoluna gidilebilir mi?” şeklinde dudak uçuklatan iddialar.

Şimdi diyeceksiniz ki bu iç sorunları neden size yazıyor veya iletiyorlar?

Burada haklılık payınız olabilir ancak öyle tahmin ediyorum ki, başvurdukları üst makamlardan sonuç alamadıkları ve haksızlığın giderek artması olsa gerek.

Tabi bunlar gelen şikayetler.

Bu şikayetler bahiste de geçtiği üzere bütün makamlara resmi şikayet edildiği belirtiliyor.

Alınan cevap;  önümüze bakalım!

Bu ayrıntılardan Sağlık üst yönetiminin haberinin olmadığı kanısındayım.

Şikayetler hastane yönetimine yapıldığı için sürtüşen iki yönetici tarafından kim daha güçlü güç gösterisine dönüşmüş oluyor.

Böyle olunca da gel çık işin içinden.

Aslında bu sıkıntıların başlangıç noktası bir önceki müdür ve ekibi zamanında başlamış ve devam ediyor.

Aslında yeni Sağlık İl Müdürü geldikten sonra bir çok noktada bu ve benzeri sıkıntılar aşılmaya başladığını gözlemliyorum. Mesela İhtisas hastanesinde sorunların büyük oranda çözüldüğünü görüyoruz.

Eskisi kadar bu kurumda aksaklık olmadığına yönelik çok fazla şikayet oluşmadığı söz konusu.

Zamanla küçük ölçekli Kestel Devlet Hastanesi ve diğer ilçelerde varsa yaşanan sorunların giderilmesi adına zamana ihtiyaç olduğu düşüncesindeyim.

Kaynak: Alim Şahin