Demek ki pandemi yani salgınla mücadele iyi gitmiyor. Şimdi bunu nereden çıkarttım diye sorabilirsiniz. Sağlık bakanı ya da hükümet, ne zaman ek ödeme dağıtacaklarını açıkladıysa, o dönemlerde, sağlık alanında olumsuzluklar yaşandı. Hatırlarsanız, birinci dalganın en sıkıntılı günlerinde aynı şeyi yapmıştı bakanlık. O yaptığı ödemeyi de; gerek adaletsiz dağılımı, gerekse hastanelerin döner sermayesinden karşılayarak yaptığı için daha da olumsuzluklara yol açmıştı. Sağlık bakanlığı, sağlığın bir ekip işi olduğunu hala anlayamadı. Ekibin, tıpkı bir zincirin halkaları gibi, bir birine bağlı olduğunu bilemedi. Zincirin gücünün en zayıf halka kadar olduğunu da çözemedi. Üstelik bir kriz anında, sağlık çalışanlarının yani aynı gemideki insanların bir birine daha çok ihtiyacı olması gereken zamanda.

Gerçekten çok mu zor? Sağlık bakanı olarak, o makama gelen bir kişinin, üstelik bir hekimin, bu duyguları ve gerçekleri bilememesi anlaşılır gibi değil. 11 Mart’ta başlayan krizin birinci dalgasında, gerek virüsün ve salgının özellikleri, gerekse alandaki sağlık gücü ile ilgili deneyimleri yaşayıp, aradan 3 ay geçmeden gelen ikinci dalgada, aynı hataları yapmak, hangi beceriye sığar? Anlamak mümkün değil! Üstelik bu beceriksizlik, sadece alandaki kişisel koruyucuların yetersizliği ve sağlık iş gücü ile sağlık tesislerinin iyi organizasyonunda değil, sağlık çalışanlarının motivasyonları ile ilgili de oluyor.

Mayıs ayında, sağlık çalışanlarına ek ödemenin tavandan dağıtılacağı söylendiğinde ve bunun pratik olarak mümkün olmayacağı anlaşıldığında, alandaki hekimler ve diğer sağlık çalışanları arasındaki huzursuzluk tavan yaptı. Başta TTB ve sendikalar, bunun yanlış olduğunu yazdılar, çizdiler ve bakanlığa söylemeye çalıştılar. Ancak sonuç alınamadı. Şimdi sağlık bakanı yine açıkladı; 3 ay aile hekimlerine 3 er bin, hemşire arkadaşlara 850 lira ek ödeme yapılacak. Ey bakanlık, hiç mi ders almazsınız?

Kimse sizden sus payı istemiyor, hele sadaka hiç istemiyor. Bizlere sahip çıkın yeter. Yeterli kişisel koruyucu ekipmanı sağlayın, ihtiyaçları giderin. Bizleri hasta yakınlarının şiddetinden, yönetici baskısından, siyasi baskılardan koruyun yeter. Futbolculara, bakanlık çalışanlarına gösterdiğiniz şefkati, özeni (5 günde bir test yapma) bizden esirgemenizi unutmadık.Yurt dışından gelen turiste gösterdiğiniz ilgiyi unutmadık. Önce sağlık değil, önce ticaret demenizi unutmadık. Pandemi ile savaşta, kaderimizi bilim kuruluna değil, siyasetin kirli tercihlerine emanet ettiğinizi unutmadık. 273 bin hastanın, 30 bine yakınının, yani hastaların yüzde 11,5’inin sağlık çalışanı olduğunu unutmadık.

Tüm bunları vereceğiniz para ile unutacağımızı, duygularımızı bu para ile satın alabileceğinizi sanıyorsanız aldanıyorsunuz. Biz sizin her gün aynada gördüğünüz sıfatlar değiliz. Hiç bir zulüm sonsuza kadar sürmeyecektir. Elbette sağlık çalışanlarının, emekçi halkların emeklerinin karşılığını aldığı, yüzlerinin güldüğü günler gelecektir.

Sağlıkla kalın.

Fatih SÜRENKÖK