1987 Ankara doğumlu Diş Hekimi Serhan Didinen, yıllarca görev yaptığı diş hekimliğini bırakarak hayallerinden peşinden gitmeye karar verdi ve Türk Hava Yolları’nın da pilot oldu.

Şu an Türk Hava Yollarında işini severek yapan bir Pilot olan Dt. Serhan Didinen, Akşam Gazetesine hem havacılığa dair merak edilenleri hem de hayatına dair bilinmeyenleri anlattı.

Röportajımızı geçtiğimiz aylarda hayatını kaybeden yüzlerce hastanın organ nakli hayalini gerçekleştirmiş ve bu konuda Türkiye'deki öncü hekimlerden biri olmuş değerli babası Dr. Timur Didinen'e ithaf eden Didinen, 1987 Ankara doğumlu. "Bursalıyım ancak aile kökenlerimiz Balkanlara dayanıyor." diyen Didinen ilk ve orta öğrenimini Bursa'da tamamlayıp Diyarbakır Dicle Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi'ni bitirmiş.

Gazi Üniversitesi'nde Çocuk Diş Hekimliği Doktorası da yapan genç diş hekimi şu an ise Türk Hava Yolları Airbus A330 filosunda ikinci pilot olarak görev yapıyor.

ÜNİVERSİTEDE LAKABIM PİLOTTU

Neden önce diş hekimliğini tercih ettiniz? Bu tercihiniz sırasında pilotluk aklınızda var mıydı? Peki, neden daha sonra pilotluğa yöneldiniz?

7 sene diş hekimi olarak çalıştım. Diş hekimliği ile ilgili çok fazla bilgi sahibi değildim. Ancak babamın doktor olması sebebiyle hekimlik aklımın hep bir tarafında duruyordu. İlk olarak o, bana ve kardeşime diş hekimi olmamızı tavsiye etmişti. Üniversite tercihlerine doğru yaptığımız konuşmaları hatırlıyorum. Ben pilot olmak istediğimi söylüyordum ancak o dönem sadece Anadolu Üniversitesi'nde yılda 10 kişinin mülakatla girebildiği sivil havacılık okulu vardı. Bu da aldığım puanı biraz riske atmak anlamına gelebilecek bir tercih olacağı için diş hekimliğine yönelmeye karar verdim. 2009 yılında diş hekimliğinden mezun olduğumda Türk Hava Yolları pilot akademisini araştırdım ve diş hekimliğinden alınmadığını öğrendim. Bu sebeple doktora yapmaya karar verdim. Bu süreçte havacılığa ilgimi hep taze tuttum. Üniversitede lakabım pilottu. Çeşitli simülatör programlarıyla ilgilendim. Şu an baktığımda oradan bu kadar bilgiyi nasıl öğrendiğime şaşırıyorum.

BABAM 'ÇILDIRDIN MI OĞLUM?' DEDİ

Pilotluk kararınızın ardından teknik olarak dâhil olduğunuz süreçler neydi?

Bir gecede karar verdim aslında. O gece de başvurumu yaptım. Öncesinde IELTS sınavını vermiştim. Sonrasında Türk Hava Yolları'nın yaptığı 3 ayrı sınava girdim. Onları da tek seferde geçtim. Sonra sağlık kontrolü oldu ve uçuş akademisine gönderildik. Akademideki 16 aylık eğitimi birincilikle bitirdim. Sonrasında da Airbus A320 tip eğitimi aldım ve Türk Hava Yolları'nda pilot olarak görev yapmaya başladım.

Bu geçişiniz ve hikâyeniz; ailenizde ve yakın çevrenizde nasıl karşılık buldu?

Annem çok istekliydi pilot olmama. Babam "Çıldırdın mı oğlum?" dedi. Kardeşim de destekledi. Özellikle eski meslektaşlarımın çok ilgisi oldu. Birçok genç meslektaşım bana nasıl yaptığımı soruyor sıklıkla. Arkadaşlarım da çok şaşırmıştı. Mesleği bırakalı 6 sene olmasına rağmen bu konuya olan ilgi hiç azalmadı.

SEVDALANMAM 1996 YILINDA BİR KOKPİTE GİRMEMLE OLDU

Gelelim şimdiye. Sizi heyecanlandıran pilot olmak mı, yoksa havada olmak veya 'uçmak' mı? Bu meslek sizin için ne anlam ifade ediyor?

Ben gökyüzüne sevdalıyım. İlk sevdalanmam da 1996 yılında bir kokpite girmemle oldu. Orada gördüğüm ortam beni çok etkilemişti. O gün pilot olmaya karar verdim desem abartmış olmam. Her uçuş yaptığımda da ne kadar şanslı olduğumu telkin ederim kendime. Dünyada çok az insanın gördüğü manzaralar ve kültürleri görüyoruz. Mesleki disiplinimi ömür boyu hep ön planda tutmaya çalıştım. Tabii ki benim için çok önemli. Çünkü çalışırken keyif almak herkese nasip olmuyor. Bu tip zor meslekler insanın ömründen bazı şeyleri götürse de severek yapmak bambaşka bir his.

'KORKU' İŞİMİZDE BİR MOTİVASYON

Bir insan -bence- bu kadar zor ve 'riskli' bir mesleği neden tercih eder? Hiç korkmuyor musunuz; sizden bağımsız, çevresel ya da teknik/teknolojik/yazılımsal problemlerin gerçekleşme potansiyeli veya düşüncesi hakkında?

Bazı hocalarımız korkmayan pilot olamaz derdi. Şimdi düşününce çok hak veriyorum. Aslında korku değil bu. İşimize olan motivasyonu sağlayan etkenler. Çünkü her zaman acil durumlara hazırlıklıyız. Bu konular hakkında eğitim alıyor ve bilgilerimizi güncel tutuyoruz. Çok iyi çalışan teknik bir ekibimiz var. Bizleri güvenle gökyüzüne gönderiyorlar. Bizler de bilgi ve becerimizi hep en üst düzeyde tutmaya çalışıyoruz. Uçaklar da artık çok yüksek teknolojiye sahip. Pilotların kullanımını kolaylaştıran birçok araç var.

Eğitimlerin ardından artık ana pilot olarak yaptığınız ilk uçuşta ne hissettiniz hem öncesinde hem de sonrasında hissiyatınız ne oldu?

İlk yalnız uçuşa çıkmam hayatımın en heyecanlı anıydı diyebilirim. Uçakla tek başına kalmak, tüm kontrollerin ellerimde olması inanılmaz bir histi. İlk inişe yaklaşırken heyecandan titriyordum. Sonrasında her şey kusursuz gerçekleşti. Çok mutlu olmuştum. Yolcu uçağındaki ilk uçuşumda uçakta yolcuların olmadığını düşünmeye çalıştım. Çok benzer bir heyecan yaşadım. Sorumluluğu çok daha fazlaydı. Ama çok şükür her şey yolunda gitti.

EN ÇOK STRES İNİŞTE

Uçuşun en zorlu kısmı hangi etabı bir pilot için? Bir de uçuşun ardından tekerlekler yere değdiğinde ne diyorsunuz kokpitte ilk?

Uçuşta kritik safhalar var tabii ki ancak her safha bir diğeri kadar önemli. Yine de tabi ki en çok stres oluşturan ve zorlayan iniş safhası. Tekerlekler yere değip, uçak yavaşlayıp iniş tamamlandığında genelde birbirimize "Elinize sağlık" diyoruz. Uçuş bittiğinde de genelde "Geçmiş olsun" diyoruz. Uçuştan sonra da genelde olumlu ve olumsuz tarafları paylaşmaya çalışıyoruz. Bir yandan duygusal bir yandan bilimsel öğeler içeren değişik bir ortam kokpit.