Hak-İş Genel Başkanı ve Uluslararası Kudüs ve Filistin'e Destek Sendikalar Birliği Başkanı Mahmut Arslan, "Ülkemizin üstlendiği sorumluluk gibi biz de dünyanın vicdanını uyandırmaya çalışıyoruz. Bizi bekleyen Kudüs ve Mescid-i Aksa'ya olan borcumuzu da 'Bir şey yapmalı' diyerek, terleyip emek vererek ödemek zorundayız." dedi.

Uluslararası Kudüs ve Filistin'e Destek Sendikalar Birliği, Hak-İş ve Memur Sen'in iş birliğiyle bir otelde "Kudüs için hep birlikte" temasıyla 3. Uluslararası Kudüs Konferansı düzenlendi.

Hak-İş Genel Başkanı Arslan, yaptığı konuşmada, bugün Hak-İş'in kuruluşunun 44'üncü yıl dönümü olduğunu anımsattı. 

Üçüncüsü düzenlenen Uluslararası Kudüs Konferansının Kudüs ve Mescid-i Aksa davasına yeni bir nefes getireceğine, yeni bir ufuk açacağına inandığını dile getiren Arslan, Hak-İş'in Kudüs ve Filistin davasına sahip çıkmayı, her platformda savunmayı ve duyarlılık oluşturmayı kendine görev edindiğini belirtti.

Gerek Türkiye'de gerekse de uluslararası arenada farkındalık oluşturmaya ve bu davanın savunucusu olmaya devam ettiklerini söyleyen Arslan, Birleşmiş Milletlerde, üyesi oldukları uluslararası işçi konfederasyonlarında ve dünyanın birçok yerinde Filistin ve Kudüs'ün yaşadığı trajediyi bütün boyutlarıyla anlatmaya çalıştıklarını, mitingler düzenlediklerini söyledi.

- "Kudüs ve Mescid-i Aksa'ya olan borcumuzu ödemek zorundayız"

Arslan, "Ülkemizin üstlendiği sorumluluk gibi, biz de dünyanın vicdanını uyandırmaya çalışıyoruz. Bizi bekleyen Kudüs ve Mescid-i Aksa'ya olan borcumuzu da 'Bir şey yapmalı' diyerek, terleyip emek vererek ödemek zorundayız. Onun için buradayız, onun için Kudüs'leyiz, onun için Mescid-i Aksa'dayız. Ayrıca, bu konferansımız ile Kudüs ve Filistin'le ilgili uluslararası sendikal destek sağlamak, emek hareketinin rolünü artırmak ve iş birliği imkanlarını geliştirmeyi amaçlıyoruz." diye konuştu. 

İsrail'in yıllardır devam eden saldırılarını lanetlediğini vurgulayan Arslan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a Birleşmiş Milletlerin 74. Genel Kurulunda dünya liderlerine hitaben yaptığı, İsrail'in katliamlarına ve Filistin'e değindiği konuşma için teşekkür etti.

Filistin'de, Gazze'de, Kudüs'te yaşanan hak ihlallerini uluslararası alana taşımaya devam edeceklerini aktaran Arslan, şunları kaydetti: 

"Filistin'de zulüm, işgal, soykırım, katliam artık o dereceye varmıştır ki her an olağanüstü bir trajediyle karşılaşıyorsunuz. Ama Filistin'in, Gazze'nin, Kudüs'ün çığlığı duyulmak istenmiyor. Filistin kan ağlıyor. Çocuklar temel sağlık hizmetleri alamıyor, hastaneler bombalanıyor. Kirli su içmek zorundalar. Deniz kıyısındaki ülke deniz ürünlerine ulaşamıyor. Yaşlı, kadın, çocuk, engelli demeden siyonist devlet İsrail istediğini yapıyor. Bütün bunlar BM'nin, İslam İşbirliği Teşkilatının, Arap Birliği gibi uluslararası örgütlerin ve insanlığın gözleri önünde yaşanıyor. 'Öz yurdunda garip, öz vatanında parya' hayatı süren 2 milyon Gazzeli açık hava hapishanesinden ibaret küçük bir kara parçasına mahkum edilmiştir. Her gün daha da vahşileşen İsrail'in saldırıları vahşetin de ötesinde bir soykırıma dönüşmüştür. İsrail'in Mescid-i Aksa'ya ve Gazze'ye karşı bu saldırgan davranışlarını sürdürmesi halinde, sonuçlarını iyi düşünmesi gerekmektedir. Vicdanı olan, mazlum ve masumlara karşı yüreğinde acı ve merhamet hisseden uluslararası toplumun sesini yükseltmesini bekliyoruz." 

- "Filistin'i ve Kudüs'ü savunmak, insanı ve insanlığı savunmaktır"

Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın ise konferansta yaptığı konuşmada, Filistin'i "bağımsızlık ve özgürlük mücadelesi, azim, emperyalist kurgulara direnme iradesi" olarak tanımladı. 

"Filistin'i ve Kudüs'ü savunmak, insanı ve insanlığı savunmaktır." anlayışıyla hareket ettiklerini ifade eden Yalçın, "BM'de Filistin ve Kudüs görüşmeleri sırasında Sayın Erdoğan tarafından söylenen 'Dünya 5'ten büyüktür' sözüyle birlikte bu strateji küresel bir satha yayılmak zorundadır. Yani Filistin'i savunmak için de dünyanın bütün iyi insanları birleşmeli, bütün mazlumlar için harekete geçmelidir. Memur Sen olarak biz, son 3 yıldır düzenlediğimiz uluslararası toplantılarda bu hususun altını çizdik. Gittiğimiz ülkelerde katıldığımız toplantılarda da bu misyonu anlattık, anlatmaya da devam ediyoruz." dedi.

Mücadelelerinin dünyadan da karşılık bulduğuna dikkati çeken Yalçın, şöyle konuştu:

"2017'de BM'de yapılan Kudüs oylaması bunun somut delili. ABD'nin veto ettiği tasarıyı kabul ettirdik. Bizim bu tarihi başarımız başka alanlarda verilen tavizler ve çıkar çatışmalarının oluşturduğu kaos stratejileri yüzünden gölgelendi. Suriye ve Yemen'de yaşananlar ortada. Emperyalist stratejiler bir bir hayata geçiriliyor. Türkiye bu tehlikeye karşı yıllardır uyarılarda bulunuyor, bölgede üretilen terörün ve şiddetin üzerine gidiyor. Türkiye, bölgemizde yeniden çizilmek istenen haritalara karşı mücadele ediyor. Türkiye, insanlık için, adalet için mücadele ediyor. Türkiye, devletler düzeyinde yalnız bırakılmak istense de halklar nezdinde güçlü bir desteğe sahip olduğunu biliyor. Biz, etrafımıza bakmadan, kimin ne dediğine aldırış etmeden, hak ve adaletin yanında durmaya devam edeceğiz. Filistin davası bu noktada bizim önceliklerimiz arasındadır. Biz, terörist İsrail'e karşı mazlumun hakkını savunuyoruz. Biz, emperyalizme karşı adil bir düzen için Filistin'i savunuyoruz. Biz, insanlık için Kudüs'ü, Kudüs için insanlığı savunuyoruz."