Memur-Sen Konfederasyonu'na bağlı Sağlık ve Sosyal Hizmet Çalışanları Sendikası (Sağlık-Sen) İzmir 1 No'lu Şube Başkanı Özgür Yıldırım sağlıkta artan şiddete dikkat çekti. Şiddete karşı artık tahammüllerinin kalmadıığını belirten Yıldırım şu açıklamalarda bulundu:

“Biz sağlıkta bedel ödeyen sağlık emekçileri her türlü fedakarlığı göstererek vermiş olduğumuz hizmetlerin karşılığını, milletimiz tarafından darp edilerek, katledilerek alıyoruz. Pandemi sürecinde bile şiddet uygulayan densizlere artık tahammülümüz kalmadı. Sağlık çalışanları sadece fiilen darp edilerek şiddet görmüyor. Aynı zamanda Sağlık Bakanlığı ile Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından da şiddete maruz kalıyoruz. Sağlık Bakanlığı tarafından ayılıyoruz, ayrıştırılıyoruz. Ücret politikalarının adaletsizliğinden, özlük haklarının eşitsizliğine kadar psikolojik, sosyolojik şiddetin alasını görüyoruz, yaşıyoruz.”

“BİZİ ‘PARAGÖZ’ LANSE EDİYORLAR”

Pandemi sürecinde değerlerinin görülmediğini söyleye Yıldırım şöyle konuştu: “Bizler şiddeti sadece vatandaştan değil, ‘Sağlık çalışanlarının hakkı ödenmez’ diyerek hakkımızı ödemeyen Sağlık Bakanlığı ve Maliye Bakanlığı'ndan büyük şiddet görüyoruz. Bugüne kadar görülmeyen değerler pandemi sürecinde de görmezden geliniyor. 3 günlük alkışla hakkımızı ödeyen milletimize sesleniyorum; bugün kamuda en düşük maaşı veren Sağlık Bakanlığı’nı, özellikle de Maliye Bakanlığı'nı size şikayet ediyorum. Bakanlıklarımız, psikolojik baskı, ekonomik adaletsizlik ve anamızın ak sütü gibi hakkettiğimiz sosyal haklarımızı vermeyerek uyguladığı şiddetin üzerine, ek ödeme garabetini öne sürerek toplum önünde vermediği ücreti vermiş gibi gösteriyor. Toplumda “paragöz” algısı yaratarak en büyük şiddeti bize reva gördükleri için şikayet ediyorum.”

“'DUR' DEMELERİ GEREKİYOR”

Sağlık çalışanlarını gözeten bir Sağlık Bakanı istediklerini ifade eden Yıldırım sözlerini şu şekilde sürdürdü:
“Bizler canını hiçe sayan, evine gidip eşini, çocuğunu göremeden çalışan, çalışırken zaman ve mekan farkı gözetmeyen sağlık çalışanlarıyız. Bizler, katledilmediğimiz zaman, darp ediliyor, darp edilmediğimiz zaman, taciz ediliyoruz. Bunların neticesinde ruhen ve bedenen iflas etmiş sağlık çalışanı ordusu ortaya çıkıyor. Sağlık Bakanı Sayın Fahrettin Koca’nın ve ilgili bakanlık yetkililerinin sağlık çalışanlarının yok olmasına göz yummaması, ‘Dur’ demesi gerekiyor. Biz artık sağlık çalışanlarının hakkını gözeten, ödeyen bir Sağlık Bakanı görmek istiyoruz.”

“CAYDIRICILIK UNSURU OLMALI”

İzmir’in sendika alanında uzman ve tanınmış Avukatı Coşkun Üzüm sağlık çalışanlarına yönelik şiddetin hukuki boyutuna dair önemli açıklamalarda bulundu. Geçtiğimiz Nisan ayında yapılan yasal düzenlemeyi değerlendiren Üzüm, “Nisan ayındaki düzenlemeyle, sağlık çalışanlarına görevleri nedeniyle işlenen suçlarda cezaların yüzde 50 artırılması, paraya çevrilmemesi ve ertelenmemesi gibi düzenlemeler yürürlüğe girdi. Tabi ki oranın yüzde 50 değil, yüzde 100 olmasını isterdik ama burada en önemli nokta cezanın ertelenmemesi, paraya çevrilmemesi değildir. Asıl olan sıcağı sıcağına bir yaptırımın herkes tarafından görülmesidir. Suç işlendikten sonra ifadesi alınıp, tutuklanmadan serbest bırakılanlar toplumda ‘Nasıl olsa kimseye bir şey olmuyor’ algısı yaratıyor. 2-3 yıl süren davalar sonucunda alınan ceza da insanlar tarafından bilinmiyor. Burada cezanın caydırıcılık unsurunu kullanmak lazım. Herkes sağlık çalışanına görevinden dolayı bir suç işlediğinde tutuklu ve hızlı yargılanacağını, aldığı cezanın da ertelenmeyeceğini, paraya çevrilmeyeceğini bilmesi gerekiyor” ifadelerini kullandı.

ŞİDDETLE MÜCADELEDE NELER YAPILMALI?

Sağlık çalışanlarına yönelik şiddetin engellenmesi için alınması gereken tedbirlere yönelik bilgi veren Avukat Coşkun Üzüm, “Sağlık Bakanlığı’nın da gerekli tedbirleri alması gerekiyor. Özellikle hasta yakınlarına hastanın durumuyla ilgili bilgi verilmesi aşamasında şiddet olaylarının yaşandığı görülüyor. Burada sağlık çalışanlarına ciddi bir psikolojik eğitim verilmesinin de şart olduğunu düşünüyorum. Hasta yakınlarıyla iletişim konusunda da eğitimler verilmeli, vefat bilgisinin nasıl verileceği konusunda da eğitimler verilmeli. Bunun yanı sıra güvenliğin artırılması, hastane güvenliğine bu konuda eğitim verilmesi, acil durum ve panik odalarının yaratılması, delil teşkil etmesi bakımında hastanenin her yerinde sesli görüntü kaydeden kamera sistemlerinin olması şiddetle mücadelede etkili olacaktır” açıklamasında bulundu.

Kaynak: Halime ERDOĞAN/ Gazete Yenigün