Ezilen, hor görülen ama hep var olan; azınlık torpili gruba boyun eğmeyen tüm sağlık çalışanları adına yapılan protestoda, hastane girişlerinde yaşanan engellemeler, gerçekleşen olaylar sonrası açıklama yapmanın zorunlu olduğu belirtildi.

Hep Sen sendikası açıklamasında şu ifadelere yer verildi:

Değerli çalışma arkadaşlarımız, saygıdeğer üyelerimiz, değerli basın mensupları:

Emek için hak için adalet için çıktığımız yolda, yüzler olduk binler olduk on bin olduk yüz binler olacağız.

Kararlı ve haklı mücadelemiz dur durak bilmeden, yasa dışı engellemelere karşı inadına yükselmektedir.

Yükselen hareketimiz karşısında bilhassa hastane girişlerinde yaşadığımız engellemeler, gerçekleşen olaylar ve yaptığımız girişimlere ilişkin bir açıklama yapmak hâsıl olmuştur. Kamuoyuna duyurumuz, yetkililere açık çağrımızdır:

İki hafta önce Kartal Koşuyolu Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi Bakım Hizmetleri Müdürlüğü aranmış ve kendileri tarafından 24 Kasım 2022 tarihinde saat:13.30’a randevu verilmiştir. İlgili tarihte, 200’e yakın üyemizin de bulunduğu bu hastanede, saha ziyaretimizi gerçekleştirmek, verilen randevuya icabet etmek için Genel Sekreterimiz, avukatımız ve temsilcilerimizle birlikte saat 11:00’de kuruma girilmiştir. Kurumda bir buçuk saat boyunca ‘hasta mahremiyetine özellikle dikkat edilerek’ üyelerimizin sorunları hakkında görüşmeler gerçekleştirilmiştir. Saha ziyaretimiz devam ederken bir grup ile beraber ekibimize doğru hızlı adımlarla yürüyen başhekim ile karşılaşılmış; ekibimize dönüp yüksek sesle “Siz kimsiniz?” diye sormuş, ekibimiz, Hep-Sen sendikasının üst düzey yöneticileri olduklarını belirttikten sonra, başhekim sert bir dille “Çıkın dışarı!” diye tekrar bağırmıştır. Bahsedilen grup ve başhekim, sözel şiddetlerine devam etmiş; “Ben başhekimim, başhekimim lan ben, “Ben sana gününü göstereceğim, görürsün sen, güvenlik yok mu attırın bunları” “Siz kimsiniz lan! Diyerek tehditler savurmuş hatta ve hatta özel güvenlik görevlilerinin desteğini alarak fiziksel şiddet de uygulamaya kalkmış olup şahsımda dahil ekibimiz, hastaneden dışarıya çıkartılmaya çalışılmıştır. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ve uluslararası sözleşmeler ile teminat altına alınmış olan sendikal örgütlenme özgürlüğü, atanmış tarafından makam gücü kullanılarak zorbalıkla engellenmiştir.

(KANUNSUZ BAŞHEKİM İSTEMİYORUZ)

Olayın ardından arkamızdaki bu hastane, bu kamu kurumu, sanki birilerinin babasının çiftliğiymiş gibi, bir sendikanın paylaşımını ve bir başka sendikanın konuyla ilgili manipülatif açıklamalarını resmi Twitter hesabından paylaşarak, aciz kalmış; bir kez daha bir kamu suçu, bir taraflılık suçu işlemiştir.

Hukuk birimimiz tarafından ilgili uluslararası sözleşmeler ve Türk Ceza Kanunu’nun 118. maddesine dayanarak anayasal hakkımızı engelleyen başta başhekimlik makamını işgal eden kişi hakkında; 657 sayılı kanunun 134. maddesine dayanarak bu kanun tanımaz, hukuk bilmez başhekimin soruşturmanın salahiyeti adına görevden el çektirilmesi için hukuki girişimler başlatılmıştır.

Makam gücünü kullanan Atanmış zaat sana ve destekçilerine buradan sesleniyorum,

Biz devletin, kamunun sendikasıyız, sen kimin adamısın? Kimin başhekimisin, işte geldik, karşındayız. Soruyorum, bu olay yaşandıktan sonra senin hakkında bize gelip yaşadıklarını anlatanların, detaylı kanıtlı açıklamalarına dayanarak soruyorum, bir asistan doktorun ailesine küfrettiğin doğru mu? Bir uzman doktoru darp ettiğin doğru mu? Bu yaşanan kanunsuz engellemelerin sonrasında kolluk kuvvetleri istediği halde, savcılık istediği halde hastanenin güvenlik kamerası görüntülerini ısrarla vermediğin, doğru mu? Şiddete kalkıştın yetmedi, tehdit ettiğin yetmedi, kurumunun tarafsızlığını bozup kamu esasına aykırı şekilde asılsız açıklamaları kurumunun resmi hesaplarından paylaştırdın, yetmedi. Şimdi de delil mi karartıyorsun?

Atanmış zat,

Sen

Legal misin illegal misin?

Hem sen hem de herkes bilsin ki,

Devletin memuruna, milletin sağlık çalışanın tek unsuruna dokunursanız, kanun ve nizamlar dışına çıkarsanız, kendi derebeyliklerinizi kurarsanız karşınızda bundan böyle yüzleri, binleri on binleri göreceksiniz!!!

Şimdi tekrar soruyoruz!

Sağlık Bakanlığı’na ve İl Sağlık Müdürlüklerine sesleniyoruz!

Başhekimlik makamı, kanunsuz talimatlar savururken, anayasal hakları engellerken, bu gücü kimden alıyor? Kimden?

Başhekimlik makamları kanunlara göre mi yoksa yan yapılanmalara göre mi hizmet veriyor?

Hastane güvenliği başhekimliğin şahsi aracı mıdır?

Başhekimlik sisteminin çürüdüğünü, bu sistemin yürümediğini görmüyor musunuz?

Sağlıkta yönetsel reformun zamanının geldiğini görmüyor musunuz?

YÖNETİM REFORMU İSTİYORUZ

Tek meslek odaklı bu yönetim anlayışının sadece kurumlara değil, çalışanlara ve topluma da zarar verdiğini görmüyor musunuz?

Sözleşmeli ve sendikalı yöneticiliğin nasıl bir özgürlük karşıtı sistem olduğunu görmüyor musunuz?

Liyakat usulüne göre değil, belirli grupların yan yapılar kurduğunun farkında değil misiniz?

Sivil Toplum Kuruluşlarına sesleniyoruz!

Bu engellemelerin, bu vandallıkların farkında değil misiniz? Konu hakkında bize desteklerini bildiren kurumlar dışarda kalmak üzere, “Sivil Toplum” kavramının farkında değil misiniz? Unutmayın ki insanlar sadece konuştukları şeylerden değil sustukları şeylerden de sorumludurlar.

Sahaya, toplum sağlığını ayakta tutan meslektaşlarımıza ve görev arkadaşlarımıza sesleniyoruz!

Sesimizi duyan yok mu diyorsunuz, bizim haklarımızı gören, bunlar için mücadele eden yok mu diyorsunuz. Biz işte tam da buradaydık! Hem emeğimizle hem de bugün olduğu gibi bizatihi bedenlerimizle buradaydık! Bizi kimlerin, hangi nedenlerle engellemeye çalıştığını, bu gücü hangi yapılardan aldıklarını görmüyor musunuz? Sizi savunanlardan yana olmaya, işini doğru yapanların yanında olmaya ne zaman karar vereceksiniz? Korkmaya, korkup sinmeye ne zaman dur diyeceksiniz? Biliniz ki cesaretin bittiği yerde esaret başlar…

CESUR KORKUSUZ HEP-SEN BURADA

BAŞHEKİMLİK SİSTEMİ YÖNETEMİYOR

Sağlık hizmetinin her aşamasındaki alt düzey yöneticilerden üst düzey yöneticilere sesleniyoruz!

Birinin emriyle, birilerinin birilerine fısıldamasıyla koltuk sahibi olan, aynı yöntemle geri döner, bunun farkında değil misiniz? Liyakat esasına güvenmeye, bunu savunmaya, mevzuata göre davranmaya, devlet teamüllerine göre hareket etmeye ne zaman başlayacaksınız?

Söz olsun,

İkna edilmişlerin değil inananların hareketi, asla susmayacak, asla durmayacaktır.

Bugün olduğu gibi bu kurumda üyelerimize ve yöneticilerimize karşı en ufak bir kanun dışı uygulamada, yüzler binler olarak tekrar burada olacağız.

Yüreği emek ve adaletten yana çarpanlara, Ahmet Arif’in şu satırlarıyla seslenmek istiyorum.

Öyle yıkma kendini,

Öyle mahzun, öyle garip...

Nerede olursan ol,

İçerde, dışarda, derste, sırada,

Yürü, üstüne - üstüne,

Tükür yüzüne celladın,

Fırsatçının, fesatçının, hayının...

Dayan kitap ile

Dayan iş ile.

Tırnak ile, diş ile,

Umut ile, sevda ile, düş ile

Dayan diyorum saygı ve sevgilerimi arz ediyorum…