Koronayı yenen İlknur Hemşire olarak tanıdık onu. Dünyayı kasıp kavuran salgınla ön saflarda mücadele eden, Türkiye'deki sağlık emekçilerinden biriydi. Yurt dışındaki Türklerin ülkemize getirilmesinde gönüllü olarak görev aldı. Belçika'nın başkenti Brüksel'e gitti. Bu süreçte enfekte oldu. Covid-19 olduğu zaman bir video çekerek insanların kendisi için dua etmesini istedi. Tüm Türkiye onun sağlığına kavuşmasını istiyordu. Altı günün sonunda, tedavi gördüğü hastaneden iyileşerek çıktı.

32 yaşındaki İlknur Kelleci, 15 yıllık hemşire. Bir sağlık ocağında çalışıyor. İki küçük çocuğu olan İlknur Hemşire şimdilerde İstanbul'daki evinde dinleniyor. Tamamen iyileştiği vakit yeniden görevinin başına dönecek ve korona ile mücadelesine devam edecek. "Lütfen herkesten rica ediyorum. Tedbirinizi alın, hijyene dikkat edin, sosyal mesafenizi koruyun. Zorunlu değilseniz evden çıkmayın. Türkiyem'e tekrar bahar gelecek kimse ümitsizliğe kapılmasın" diyen İlknur Hemşire'ye telefonla ulaştık ve o da yaşadıklarını SABAH Pazar'a anlattı.

- İlknur Hanım nasıl enfekte oldunuz?

- 17 Mart'ta yurt dışında bulunan Türk vatandaşlarının Türkiye'ye getirilmesi sürecinde görevlendirilen sağlık çalışanlarından biriydim. İçinde bulunduğum ekiple Brüksel'e gittik. Görevimiz Türkiye'ye gelmek isteyen vatandaşlarımızı sağlık kontrolünden geçirip onların sağ salim ülkemize gelmesini sağlamaktı. Bu görev sırasında havaalanında bulundum, vatandaşlarımızın sağlık kontrollerini yaptım, uçakta onlarla ilgilendim. Virüsü de bu süreçte kapmışım.

- İlk belirtiler nasıl ortaya çıktı?

- Görev bitip Türkiye'ye geldiğimiz zaman bakanlık kararıyla 14 günlük idari izne çıkarıldık ve kendi evlerimizde karantinaya girdik. Brüksel sürecinde yoğun çalışmıştık ve zaman zaman soğuğa maruz kalmıştık. Karantinanın ilk günlerinde vücudumda gribal enfeksiyona benzeyen belirtiler baş göstermeye başladı. İlk başta üşüttüğümü düşündüm. Sonra kurumuma haber verdim. Hemen eve bir ambulans gönderdiler, test yapıldı. Test sonucu enfekte olduğum ortaya çıktı. İkinci bir ambulansla beni alıp hastaneye getirdiler. Ve orada tedavi sürecim başladı.

- Hangi aşamada siz enfekte olduğunuzdan şüphelendiniz?

- İlk baş ağrısıyla başladı. Sonra eklem ağrısı, kas ağrısı oluştu, özellik bel bölgesinde. Ateşim çıktı 38.5 dereceye. Son olarak da bulantı, kusma ve ishal oluştu. Her gün bir belirti çıkıyordu. Dördüncü günün sonunda kendi kendime "Acaba enfekte mi oldum" dedim.

- Enfekte olduğunuzu öğrendiğiniz zaman neler hissettiniz?

- Şok oldum. Ne yalan söyleyeyim "Ölecek miyim?" diye düşündüm. O şoku atlatınca mücadele edip bu hastalığın üstesinden gelebileceğimi düşündüm. Karakter olarak da pozitif bir mizacım olduğu için aldığım karar doğrultusunda hep güçlü olmaya çalıştım.

- Hastanede izole edilmiş bir şekilde tedavi gördünüz. O süreç sizin için nasıl geçti?

- Dört duvar arasında tek başınasınız. O dönem açıkçası gelgitler yaşadım. Zor bir süreçti. Çok kaygılandım, "Acaba kurtulabilecek miyim" diye düşündüm. Enfekte olup bu hastalıktan kurtulan var mı diye sürekli telefonumdan koronaya yakalanmış insanların hikayelerine bakıyordum. Okuyorum okuyorum haberleri, hikayenin sonu hasta ya yoğun bakımda tedavisi sürüyor ya da yaşamını yitirdi şeklide bitiyordu. Arkadaşlarıma "Ne olur bana koronadan kurtulan, hastaneden taburcu olan birisinin hikayesini bulun" dedim. Çünkü bu hastalıktan kurtulan birinin olduğunu öğrenip moral bulmak istiyordum.

- Buldular mı?

- Bir arkadaşım bir video gönderdi. Yurt dışında yaşayan bir Türk kadın iyileşmiş. Onun hikayesini izleyince bu süreci daha rahat atlattım. Bir video çektim, insanlardan dua istedim. Sağ olsun Türkiye'nin her tarafından insanlar bana dua etti. Ailem, arkadaşlarım sürekli moral verdi. Doktorların tedavisi, hemşirelerin güler yüzlü ilgisi sayesinde ve Allah'ın izniyle bu kötü süreci anlatmış oldum.

- Umutlu olmak ve moral çok önemli tedavi sürecinde anladığım kadarıyla.

- Bu süreçte insanların umutlu vaka hikayelerine ihtiyacı var. Kurtulan biri var mı, nasıl kurtulmuş bilmek, ona tutunmak istiyor. Bazen hastaneden taburcu olacağımı öngöremiyordum. Yaşadıklarımın bir başka hastaya umut olmasını istedim. Bunun için videolar çektim. Mesela bir takipçim "İlknur Hanım korona oldum, iki çocuğum var. Hastanede tedavi görüyorum. Ailem sizin yaşadıklarınızı anlattı. Okudum, dinledim. Bugün kendimi daha iyi hissediyorum" diye mesaj attı. Böylece korona kardeşlerim oldu.

- Kaç gün kaldınız hastanede?

- Altı gün sürdü tedavim. Ama çektiğim ağrılar ve acıları düşününce hiç geçmeyecek gibiydi. Altı günün sonunda Allah'ın da izni, doktorların da tedavisiyle mucizevi bir şekilde iyileştim.

- İnsanın yakınları ne yapabilir su süreçte?

- Açıkçası ailenize ve arkadaşlarınıza çok iş düşüyor. Ailemi aradığım zaman karşımda üzülen, ağlayan birilerini görmek istemiyordum. Çünkü karşındakini öyle görünce sanki ölecekmişiniz gibi duygu uyanıyor insanda. Mesela babam ağlıyordu, onu ben teselli etmek zorunda kalıyordum. Oysa benim morale ihtiyacım vardı. Bunun için ailenizin, arkadaşlarınızın bu süreçte desteği psikolojik olarak çok önemli. Bu süreci atlatacağınızı, bunun geçici olduğunu size hissettirmeleri gerekiyor.

HASTALIĞA YAKALANMAK ÖLÜME BİLET ALMAK DEMEK DEĞİL

- İnsanlarda hastalara karşı bir önyargı oluyor mu?

- Genel olarak Covid-19'a yakalananların solunum sıkıntısı yaşayacağı düşünülüyor. Bende virüs akciğere tam olarak yerleşmedi. Sindirim sistemine yerleşti. Bu yüzden solunum sıkıntısı çeken hastalara göre biraz daha şanslıydım. Ama çektiğim o acıları, kimsenin çekmesini istemem. Bunun için insanlar sosyal mesafelerini korusunlar, hijyenlerine dikkat etsinler, devletin söylediği uyarıları lütfen dikkate alsınlar... Ama ola ki enfekte oldular. O zaman da ümitlerini asla yitirmesinler. Bu hastalığa yakalanmak ölüme bilet almak demek değil, bu bilinsin istiyorum. Sonuçta dünyayı etkileyen bir salgından bahsediyoruz. Hep ölüme odaklanıyor insanlar ama iyileşenler de var. Asıl onlara odaklanmamız gerek ve bizi güçlendirecek olan da bu.

ÇOCUKLARIMA BULAŞIR DİYE ÇOK KORKTUM

- İki küçük çocuğunuz varmış, ailenizde sıkıntılı bir süreç oluştu mu?

- Görevden geldikten sonra evde karantinadayken çocuklarımı kendimden uzak tutamadım. Küçükler, laftan anlamıyorlar "Beni istemiyorsun, beni sevmiyorsun" diye ağlıyorlar. Hatta ateşimin yükseldiği gece çocuklarımla birlikte uyuyordum. "Ya enfekte olduysam, çocuklara da bulaştırmış olabilirim" diye korktum. Ama onlara ve eşime test yapıldı. Çok şükür sonuçlar negatif çıktı. Tedavi sonrası eve gelince önlem amaçlı çocuklarla odaları ayırdık. Kızım birlikte uyuyamadığımız için üzülüyordu. Ona "Sarıl kızım bana sarılır gibi yastığına, ben de kendi yastığıma sarılacağım" dedim. Böyle idare ediyoruz. Şimdi kızım gün sayıyor.

- Tedavi sürecinde çocuklarınız neler yaşamışlar?

- Her gün onlarla görüntülü konuştum. Çok halsiz olsam da kendimi zorladım. Dua etmelerini istedim onlardan. Onlarla konuştukça "Evime geri döneceğim" diye kendi kendimi cesaretlendiriyordum.

HASTALIK RİSKİNE RAĞMEN GÖREVE GÖNÜLLÜ OLDUM

- Brüksel'e göreve giderken enfekte olma riski aklınıza gelmiş miydi?

- Böyle bir görev olacağı açıklanınca ilk olarak "Gönüllü olan var mı" dediler. Gönüllü oldum. Riskli bir görevdi. "Acaba hastalığa yakalanır mıyım" diye aklımdan geçse de birilerinin elini taşın altına koyması gerekiyor. Ben de koydum. Hatta pasaportum yoktu. Hemen hızlı bir şekilde pasaport çıkardım. Şu bilinsin lütfen, bütün sağlık çalışanları bu riski alarak çalışıyor.

- Aileniz, eşiniz gönüllü olmanıza ne dedi?

- Eşim beni tanıyor. O böyle bir durumda gönüllü olacağımı biliyordu. Ama aileme görev verildiğini söyledim. Çünkü insanın ailesi "Sana mı kaldı" diye tedirgin oluyor. Ama birileri yapmayacaksa bu görevleri kim yapacak? Ben de gönüllü olarak aşkla gittim bu göreve. Netice de yurt dışındaki vatandaşlarımızın sağlığı söz konusuydu. Her şeye rağmen hiç de pişman olmadım.

İYİLEŞİNCE TEKAR KORONA İLE MÜCADELE EDECEĞİM

- Tekrar göreve dönecek misiniz?

- Evet, tamamen iyileşince tekrar görevimin başına döneceğim. Ve korona ile canla başla mücadele edeceğim. Bir de bu süreçte Gaziantep Üniversitesi'nden Prof. Dr. Ali Gür, iyileşen hastaların antikorlarından hastalığa şifa bulunabileceğini açıkladı. Kendisiyle iletişime geçtim. Öngörülen tedavi için gönüllü olarak donör olmak istediğimi söyledim.

- Hastalığı yenmiş biri olarak insanlara ne söylemek istersiniz?

- "Bana bir şey olmaz" diyen insanlar var. Olur herkese olur. Dikkat edilmezse, devletin uyarılarına kulak asılmazsa sana da olur kardeşim. Lütfen herkesten rica ediyorum. Tedbirinizi alın, hijyene dikkat edin, sosyal mesafenizi koruyun. Zorunlu değilseniz evden çıkmayın. Türkiyem'e tekrar bahar gelecek kimse ümitsizliğe kapılmasın.