Yaklaşık 200’e yakın sağlık personelinin yedikleri yemek nedeniyle rahatsızlandığı, 80 personelinde serum takılarak tedavi gördüğü ileri sürülmüştü.

Hemşireler ve Tüm Sağlık Profesyonelleri Sendikası (HEP-SEN) yaptığı açıklamayla sağlık personellerinin yemek zehirlenmesi olayıyla ilgili hastane yönetimini Cumhuriyet Başsavcılığına şikayet etti.

HEP-SEN HASTANE YÖNETİMİNDEN ŞİKAYETÇİ OLDU

Hemşireler ve Tüm Sağlık Profesyonelleri Sendikası (HEP-SEN) resmi sitesinden yaptığı duyuruya göre cumhuriyet başsavcılığına başvuruda bulundu:

CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞINA

ŞİKAYET EDEN :
Hemşireler ve Tüm Sağlık Profesyonelleri Sendikası (HEP-SEN)

ŞİKAYET EDİLENLER :

Darıca Farabi Eğitim ve Araştırma Hastanesi Yönetimi

1-) Sağlık kurumlarında ihale ile şirketlere verilen; yetersiz şekilde çoğu zaman yenilmeyen ve basında çıkan haberlere göre de verilen yemekleri yiyen pek çok sağlık çalışanını Kocaeli’nde birçok zehirlendiği tespit edilmiştir. Bu nedenle meydana gelen zehirlenme olayından dolayı yemek yapım ve dağıtım işini yapan yüklenici firmanın mesul müdür, görevli ve şirket ortaklarının tespiti ve TCK’nın 185 ve 186.maddeleri uyarınca tecziye edilmesi için kamu davası açılmasını arz ve talep ederiz.

2-) Zira Darıca Farabi Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde öğle yemeği sonrasında birçok sağlık personelinin kusma, ishal ve mide bulantısı gibi zehirlenme belirtileri şüphesiyle acil servise başvurduğu öğrenildi. Öğle yemeğinden zehirlendikleri iddia edilen 200’e yakın sağlık personeli tedavi için çeşitli hastanelerde yatarak ve ayakta tedavi edildi. Zehirlenme sonucu 80 kişinin serum takılarak tedavi gördüğü öğrenilirken yemek konusundaki şikayetlere duyarsız kalındığını söyleyen hastane çalışanları “Biz onlarca defa yemekleri ve firmayı şikayet ettik, arkadaşlarımız uzun bir süredir yemeklerden şikayetçiler hatta yemek yemiyorlar. Hiçbir şikâyetimiz işleme alınmadığı gibi buda kulak arkası edildi” ifadelerini kullandı. Hastane çalışanları “Biz zaten çok zor şartlar altında canımızı dişimize takarak çalışıyoruz. Bu şartlar altında ne yazık ki aç karnına çalışıyoruz çünkü yemekler yenilecek gibi değil. Ne yapmamız gerektiğini biz de bilmiyoruz, illa birilerinin ölmesi mi gerekiyor” diyerek şikayetlerini dile getirdiler.

3-) Hastahane yönetimi tarafından basına organlarına gönderilen ve bir örneği ekte sunulan açıklamada “Haberlerde konu olan 200 çalışan sayısı doğruyu yansıtmamaktadır. Başvuru sayısı yaklaşık olarak 80-90 kişi olup bunların birçoğu ayaktan tedavi ile ikametlerine gönderilmiştir” denilerek zehirlenme olayında çok büyük bir sayı olduğu halde 80-90 kişi diyerek sözde küçümseyen hastahane yönetimi suçlarını ikrar edilmiştir.
Ancak, Darıca Farabi Eğitim ve Araştırma Hastanesinde verilen öğle yemeği sonrasında birçok sağlık personelinin kusma, ishal ve mide bulantısı gibi zehirlenme belirtileri şüphesiyle acil servise başvurmuş ve öğle yemeğinden zehirlenen 200’e yakın sağlık personeli tedavi için çeşitli hastanelerde yatarak ve ayakta tedavi edilmiştir.

4-) Zehirlenme şikâyeti ile kuruma başvuran çalışanlara, zehirlenme vakası olarak değil, normal hasta muayenesi imiş gibi giriş yaptırılarak kayıtlara geçtiğini dile getiren Farabi Hastanesi çalışanları, duruma itiraz edenlere de “başhekimin emri, yapacak bir şey yok” denilerek olayın üstü kapatılmaya çalışıldığı basın organlarında yer almaktadır. Bu nedenle başhekim ve başhekim talimatlarına göre suç delillerini karartma suçlarından dolayı TCK’nın 281.maddesi uyarınca kamu davası açılması arz ve talep olunur.

5- ) Adı geçen başhekim hakkında günlerce yerel ve ulusal basında ve hatta mecliste gündeme gelen olaylar konuşulmasına rağmen hala görevi başında tutulması hukuka aykırı bir durum oluşturmaktadır.
İtiraz ve hak arama yoluna gidenler hakkında şüpheli Sağlık Bakım Hizmetleri Müdürü tarafından “sarı zarf” denilen soruşturma emirleri gönderildiği beyan edilmektedir.

6-) Basında yer alan habere göre 180 personele sarı zarf göndererek çalışanlara, TCK’da eziyet (m.94) ve işkence (m.96) suçu olarak tanımlanan mobbing uyguladığı geçtiğimiz günlerde basına yansımış, Eğitim ve Araştırma Hastanesi olmasına rağmen 2 yıldır her gün daha da zarar edip hizmet kalitesi düşen hastahanede, Destek Hizmetleri Müdürlüğü müdürü ve görevlilerinin hiç ortada olmadığı, merkezi ısınma sistemin çalışmaması nedeniyle her serviste 2-3 elektrikli ısıtıcı çalıştırılarak çalışanlar ısınmaya çalışması ile böylece devletin daha fazla elektrik kullanılarak zarara uğratıldığı iddia edilmiştir. Bu nedenle fazla ve yersiz elektrik harcanmasına sebebiyet veren hastahane işletme müdürü ve yardımcıları hakkında TCK’nın 152 ile 155.maddesi uyarınca kamu davası açılmasını arz ve talep ederiz.

7-) Bu nedenle hastahanede çalışan ve haklarında mobbing iş ve eylemleri uygulanan veya uygulanmayan personelin celp edilerek ilgili konularda tanık olarak dinlenmeleri ve gerektiğinde tayin edilecek uzman bilirkişiler eliyle işbu konular mahallinde inceleme ve araştırılmasından sonra tespit edilecek somut verilerek göre ilgililer hakkında Türk Ceza Kanunu’nun 257’inci maddesi ile 94 ila 96 madde hükümlerine göre görevi ihmal, eziyet ve işkence suçlarından dolayı kamu davası açılmasını arz ve talep ederim.
???? Yine iddialara göre yemek zehirlenme olayının Başhekim tarafından ört pas edilmeye çalışıldığı öne sürülerek personelin susturulmak istendiği ileri sürülüyor. Bu nednele Başhekimin TCK’nın 279.maddesinde yer alan “(1) Kamu adına soruşturma ve kovuşturmayı gerektiren bir suçun işlendiğini göreviyle bağlantılı olarak öğrenip de yetkili makamlara bildirimde bulunmayı ihmal eden veya bu hususta gecikme gösteren kamu görevlisi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.” yolundaki hüküm uyarınca cezalandırılası için kamu davası açılmasını arz ve talep ederiz.

9-) Yaşanan 200 çalışanın zehirlenme sonucu 80 kişinin serum takılarak yatarak tedavi görmesi, çalışanları adeta çileden çıkardığı belirtiliyor. Başhekimin her şeyde olduğu gibi yemek konusundaki şikayetlere duyarsız kaldığını söyleyen hastane çalışanları, “biz onlarca defa yemekleri ve firmayı şikayet ettik, arkadaşlarımız uzun bir süredir yemeklerden şikayetçiler hatta yemek yemiyorlar. Hiçbir şikâyetimiz işleme alınmadığı gibi buda kulak arkası edildi. Bazı arkadaşlarımız tehdit edildi.” ifadelerini kullandığı dikkate alınarak konunun tüm yönleriyle inceleme ve araştırma yapılarak tespiti halinde adı geçen hastahane üst düzey görevlileri hakkında TCK’nın 257.maddesi uyarınca görevi ihmal ve TCK’nın 281.maddesi uyarınca suç delillerini karartma suçlarından dolayı kamu davası açılması arz ve talep olunur.

10-) Basındaki haberlerde Hastane çalışanları, “Biz zaten çok zor şartlar altında, canımızı dişimize takarak çalışıyoruz. Bu şartlar altında ne yazık ki aç karnına çalışıyoruz çünkü yemekler yenilecek gibi değil. Düzeltilmesi için şikayet edince de işimizden edilmekle tehdit ediliyoruz. Başhekim ve yönetimi hepimizin üzerinde bir psikolojik baskı kurmuşlar. ‘Şu siyasetçi, bu siyasetçi bizim elimizde, bize kimse bir şey yapamaz’ diyorlar. Ne yapmamız gerektiğini biz de bilmiyoruz, illa birilerinin ölmesi mi gerekiyor!” diyerek şikayetlerini dile getirildiği yazılmaktadır.Türk Ceza Kanunu’nun işkence ve ezaiyet adı altında cezalandırdığı mobbing uygulamalarını yapan başhekim ve diğer şüphelilerin tecizye edilmeleri için 4483 sayılı yasa kapsamında ön inceleme ve yasal soruşturma açılmasını arz ve talep ederiz.

Bu itibarla, bedenî, ruhî ve sosyal yönden tam bir iyilik hali içinde yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkının en temel insan hakkı olduğunun ve hangi sebep ve gerekçe ile olursa olsun bu hakkın ihlalinin asla kabul edilemeyeceğinin hizmetin her safhasında daima gözönünde bulundurulması gerekir.
Sağlık meslek mensupları, sağlık hizmetleri ile ilgili görevlerini yerine getirirken ve yetkilerini kullanırken, Anayasa başta olmak üzere, ulusal veya uluslararası tüm insan hakları belgelerinde ve sağlık hizmeti sunumu ile ilgili ortak kurallarda, Tıbbi Deontoloji Nizamnamesinde, Hasta Hakları Yönetmeliğinde ve diğer mevzuatta yer verilen mesleki ve etik kurallar ile ilkelere uymak, mesleğe girerken ettikleri yemine bağlı kalmak zorundadırlar. Görevlerini, haiz oldukları unvan ve meslekle ilgili mevzuat hükümlerine göre yürütürler ve bu mevzuat ile belirlenen görev ve yetkilerin dışına çıkamazlar.

Meslek mensuplarının, mevzuat ile belirlenen kurallara riayet etmemelerinin, hususiyeti ve hassasiyeti olan, vazgeçilemez ve geciktirilemez nitelikteki sağlık hizmetini aksatacağı; bunun da ilgililerin sorumluluğunu gerektireceği, keza, mevzuata aykırı davranışları teşvik edenlerin de aynı sorumluluklarının doğacağı ve ayrıca bu davranışların ve sonuçlarının etik ve insanî yönü takdir edilmelidir.
Kamusal alanda ayrımcılık ve bölücülük yapan şüpheli ve diğer tutanak düzenleyeicler tarafından elde ettikleri kamu imkân ve nüfuzu ile amirlik görev ve yetkilerini kötüye kullanmak suretiyle TCK.m.257’de tanımlanan suçu işlemiş bulunmaktadır. Ayrıca kamuda açıkça mobbing ve ayrımcılık iş ve işlemlerine resmi makam ve mercilerini de alet ederek suç işlemiştir.

Bu itibarla, bedenî, ruhî ve sosyal yönden tam bir iyilik hali içinde yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkının en temel insan hakkı olduğunun ve hangi sebep ve gerekçe ile olursa olsun bu hakkın ihlalinin asla kabul edilemeyeceğinin hizmetin her safhasında daima gözönünde bulundurulması gerekir.
Sağlık meslek mensupları, sağlık hizmetleri ile ilgili görevlerini yerine getirirken ve yetkilerini kullanırken, Anayasa başta olmak üzere, ulusal veya uluslararası tüm insan hakları belgelerinde ve sağlık hizmeti sunumu ile ilgili ortak kurallarda, Tıbbi Deontoloji Nizamnamesinde, Hasta Hakları Yönetmeliğinde ve diğer mevzuatta yer verilen mesleki ve etik kurallar ile ilkelere uymak, mesleğe girerken ettikleri yemine bağlı kalmak zorundadırlar. Görevlerini, haiz oldukları unvan ve meslekle ilgili mevzuat hükümlerine göre yürütürler ve bu mevzuat ile belirlenen görev ve yetkilerin dışına çıkamazlar.
Meslek mensuplarının, mevzuat ile belirlenen kurallara riayet etmemelerinin, hususiyeti ve hassasiyeti olan, vazgeçilemez ve geciktirilemez nitelikteki sağlık hizmetini aksatacağı; bunun da ilgililerin sorumluluğunu gerektireceği, keza, mevzuata aykırı davranışları teşvik edenlerin de aynı sorumluluklarının doğacağı ve ayrıca bu davranışların ve sonuçlarının etik ve insanî yönü takdir edilmelidir.

11-) Yukarıda arz ve izah edilen nedenlerle meydana gelen zehirlenme olayından dolayı tespit edilecek firma ve hastahane görevlileri hakkında Türk Ceza Kanunu’nun 185.maddesinde “(1) İçilecek sulara veya yenilecek veya içilecek veya kullanılacak veya tüketilecek her çeşit besin veya şeylere zehir katarak veya başka suretlerle bunları bozarak kişilerin hayatını ve sağlığını tehlikeye düşüren kimseye iki yıldan onbeş yıla kadar hapis cezası verilir.
(2) Yukarıdaki fıkrada belirtilen fiillerin dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı olarak işlenmesi halinde, üç aydan bir yıla kadar hapis cezasına hükmolunur” hükmü ve Türk Ceza Kanunu’nun 186.maddesinde “(1) Kişilerin hayatını ve sağlığını tehlikeye sokacak biçimde bozulmuş, değiştirilmiş her tür yenilecek veya içilecek şeyleri veya ilaçları satan, tedarik eden, bulunduran kimseye bir yıldan beş yıla kadar hapis ve binbeşyüz güne kadar adli para cezası verilir.
(2) Bu suçun, resmi izne dayalı olarak yürütülen bir meslek ve sanatın icrası kapsamında işlenmesi halinde, verilecek ceza üçte bir oranında artırılır.”hükmü uyarınca kamu davası açılmasını arz ve talep ederiz.
12-) 4483 sayılı Kanunu’nun 4/1.maddesinde “Cumhuriyet başsavcıları, memurlar ve diğer kamu görevlilerinin bu Kanun kapsamına giren suçlarına ilişkin herhangi bir ihbar veya şikayet aldıklarında veya böyle bir durumu öğrendiklerinde ivedilikle toplanması gerekli ve kaybolma ihtimali bulunan delilleri tespitten başka hiçbir işlem yapmayarak ve hakkında ihbar veya şikayette bulunulan memur veya diğer kamu görevlisinin ifadesine başvurmaksızın evrakın bir örneğini ilgili makama göndererek soruşturma izni isterler.”denilmektedir. Buna göre sayın iddia makamı, hiçbir işlem yapmayarak ve hakkında ihbar veya şikâyette bulunulan memur veya diğer kamu görevlisinin ifadesine başvurmaksızın evrakın bir örneğini ilgili makama göndererek soruşturma izni istemesini arz ve talep ederiz.

SONUÇ VE TALEPLER : Arz ve izah edilen nedenlerle Türk Ceza KAnunu’nun 185-186 maddeleri ile kamu görevlisinin görevinden dolayı aşağılama suretiyle eziyet (TCK.m.94), Kamu görevlisinin görevinden dolayı mobbing uygulamak işkence (TCK.m.96), Görevi Kötüye Kullanma (TCK.m.257) ile Savcılıkça tespit edilecek suç teşkil eden eylemler ve tespit edilecek sair suçları da işlemiş olan şüpheliler hakkında 657 sayılı DMK ve 4483 sayılı Yasa uyarınca gerekli soruşturma, ön inceleme ve yasal soruşturma açılmasını, söz konusu inceleme ve araştırmalar sonucunda alınacak soruşturma izni çerçevesinde haklarında kamu davası açılmasını arz ve talep ederiz. Saygılarımızla. 16.05.2022

Hemşireler ve Tüm Sağlık Profesyonelleri Sendikası
(HEP-SEN)