Bugün Üniversitelerin tıp ve sağlık dışında ki bölümlerinde neredeyse öğrenci dahi yok.

Kendileri zamanında tıp kazanamadığı için midir nedir bilinmez toplumda bir çekememe var.

Doktoru okuyamadığı için çekemiyor, hemşireyide sanki ne iş yapıyor bende öğretmenim, polisim, kaymakamım diyor...

Kamuda sağlık çalışanlarını çekememe hastalığı şimdi medyaya da yansıdı bazı gezete ve tv proğramlarında  sabah akşam  doktorlara , sağlık çalışanlarına laf edip edep ve ahlak dersi vermeye çalışıyor.

Bu tarz kişiler bir doktorun hemşire eline düşmedikçe sağlıkçıların değerini anlayamacaklar gibi.

İşte basında yer alan çekeme haberlerine örnekler;

Müge ANLI

Sunuculuğunu yaptığı programda migren ağrısı şikayetiyle gittiği hastanede arabada iğne olmak istediğini, ancak bunun doktorlar tarafından kabul görmediğini belirten Müge Anlı'nın "Sonra diyorlar ki doktorlara iyi davranın" şeklindeki sözleri sosyal medyada büyük tepki çekti.

-----------------------------------------------------------------------------------------

Akit TV'de yayınlanan bir programda Yeni Akit gazetesi haber müdürü Murat Alan, sağlıkçıların tepkisini çeken ifadeler kullandı.

6 bin liradan aşağı maaş alan hemşire olmadığını söyleyen Alan, sağlıkçıların sürekli 'özlük hakları' meselesini getirmesinden şikayet etti

Sağlıkçıların yaşanılan kriz ortamında özlük hakları gibi konuları açmamaları gerektiğini söyleyen Alan, şunları söyledi:

“Afrin’e ordumuz gideceği zaman subaylarımızın ‘bizim özlük haklarımızı verin’ demesi gibi. Yahu biz bunu mu konuşuyoruz? TSK’nın oraya nasıl gireceğini mi konuşacağız, yoksa sizin özlük hakları konusunu mu? (…) Bu ne biliyor musunuz? ‘Rüşvetimi ver susayım’ mantığı gibi bir şey.

-------------------------------------

Sabah Melih Altınok

Pandeminin başından beri süren hekimlerin maaşlarıyla ilgili tartışma, TTB grevi derken son günlerde daha hissedilir oldu.
Sosyal medyada bazı hekimler de maaş artış taleplerini diğer meslek gruplarıyla kıyaslamalar yaparak dile getiriyorlar.
Boya badana işi yapan ustaların yevmiyesinin kendilerinden yüksek olduğunu söylüyorlar.
Biri de aynen şu örneği vermiş:
"Sinir onarıyor. Süre 1-2 saat. 300 TL alıyor.
Boru sıkıyor. Süre 5-10 dk. 300 TL alıyor."

Elbette mesleki ehliyet için altı yıllık tıp eğitimi almak kolay iş değil. Pandemide zaman zaman unutulduğunu görsek de Hipokrat yemini gibi etik kurallara uygun çalışmak da büyük sorumluluk.
Ancak, iş bulunca, gündelik çalışan işçilerin de doktorlar gibi sürekli maaşları, sosyal hakları, güvenceleri yok. Bu da koşullarının son derece ağır olduğunu gösteriyor.
Ayrıca, herkesin fiyakalı görünen mesleklere yöneldiği, emek yoğun işlere tenezzül etmediği piyasada ücretleri de talep belirliyor.
Dahası bu örnekte görüldüğü üzere hekimlere "ne verilse az" denilirken onların emeklerinin karşılığı hep "fazla mı" diye sorgulanıyor; küçümseniyorlar.
Aklıma rahmetli Cem Karaca'nın 70'lerin sonuna denk gelen devrimci zamanlarında sistem eleştirisi yaptığı, kapıcı Kasım'ın kızı Safinaz'ın şarkısı geliyor:
"Fiyatlar artıyordu, Kasım'ın ücreti sabit
Fiyatlar artıyordu, Safinaz okuyordu
Safinaz'ın okuduğu kitaplar yazıyordu
Bir doktorun işçiden şerefli olduğunu..."
Gel de takılma şimdi...
Şarkının sonunda işçi olan Safinaz'ın okudukları acaba "tıp" kitabı mıydı?

------------------------------------------------------------

Akit: Bu doktorlar, adamı "hasta" eder
Grev Yapan doktorlara..