CHP Ankara Milletvekili Murat Emir, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Kovid-19 aşılarına ilişkin sorduğu soruları anımsatarak, şöyle dedi:

"Cevabı vermesi gereken kim? Devlet Malzeme Ofisi Genel Müdürü. Kim? Onun bağlı olduğu Hazine ve Maliye Bakanı ama kim cevap veriyor? Sağlık Bakanı. Peki, olsun çünkü aşıyla ilgili. Sağlık Bakanı nasıl bir cevap veriyor derseniz, Devlet Malzeme Ofisi Genel Müdürüne sormuyor, Hazine ve Maliye Bakanına sormuyor, kendisi bildiğini söylemiyor, Sinovac firmasından getirttiği belgeleri gösteriyor. Bu belge bir kağıt parçasıdır, belge niteliği taşımaz. Peki, Bakan niye buna ihtiyaç duyuyor? Çünkü inandırıcı olması lazım. Bakın, garip olan, sanki bunda patates baskı bir mühür kullanılmış. Niye? Çin'de üretildiyse gerçekten bu belgeler Türkçesini niye üretiyorlar, zaten İngilizcesini yazmışlar? Böyle akılsızca bir şey olur mu? Neresinden baksanız tutarsız ve bir bakana yakışmayacak derecede bizce yanlış bir işlem."

Burada firmanın açıkça bir karının söz konusu olduğunu savunan Emir, bu paranın firmanın kasasında bulunduğunun apaçık ortada olduğunu söyledi. Emir, "Bir an için doğru olduklarını düşünelim. Diyelim ki masrafları var, masraflarını karşılıyor. O zaman bu şirketin masraflarının karşılığında fatura kesmesi, onları vergide beyan etmesi, onları gelirinden düşmesi gerekmez mi? Böyle bir ticaret var mıdır? Mümkün değil. Açık seçik yakalandınız. Neresinden baksanız tutarsızlık var. 'Ticari sır' kavramının arkasına saklanamazsınız. Ticari sır, 83 milyonun sağlığı söz konusu olduğunda, tüyü bitmemiş yetimin hakkı söz konusu olduğunda, halkımızın her bir kuruş vergisi söz konusu olduğunda geçerli olamaz." değerlendirmesinde bulundu.

TBMM Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Başkanı, AK Parti Erzurum Milletvekili Recep Akdağönergenin gerekçesinde, "Aracı firma kullanıldığı iddiamıza karşılık 'Aracı yok.' diyen Bakanlık, daha sonra Çin aşısı Sinovac'ın Keymen firması aracılığıyla getirildiğini itiraf etmek zorunda kalmıştır" denildiğini anımsatarak, "İşin gerçeği, ortada ne aracı firma var ne de bir itiraf var çünkü Keymen firması bir aracı firma değil. Biraz ticareti bilen herkes bilir ki uluslararası firmalar ya da yurt dışına bir ürün satan firmalar bazen doğrudan doğruya kendi firmalarının eliyle orada bir satış yaparlar, bazen de bir distribütör firmayla anlaşırlar, tek yetkili bir firmayla anlaşırlar; o firma o satışları yapar. Şimdi Türkiye'de olan hadise bu. Dolayısıyla ortada bir aracı firma yok, ortada Sinovac firmasını temsil eden tek yetkili bir distribütör var." dedi.

Akdağ, Sinovac firmasının, "Keymen'in tarafımızdan geliştirilen inaktif Covid-19 aşısı olan CoronaVac'ın Türkiye'deki tek distribütörü olduğu ve CoronaVac aşısının Sinovac ve Keymen arasında imzalanan anlaşmalara uygun olduğu, Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığına Sinovac adına tedarik edildiğini teyit etmekteyiz" açıklamasını anımsatarak, "Şimdi hal böyle iken neyi araştıracağız ben gerçekten anlayamıyorum.Yani bir defa öneri başından anlamını yitirmiş oluyor. Benim buradan CHP'den değerli arkadaşlarıma önerim, bu önerinizi geri çekin. Gerçekten araştırmaya değer bir şey olursa beraber araştırırız bunu." dedi.

Akdağ, aşı tedarikinin gerçekten güç olduğu, ülkelerin aşı tedarikçi firmalardan biraz daha aşı alabilmek için gayret ettiği bir dönemde aşı tedarikçisi firmaları ve ülkeleri tedirgin edecek birtakım teşebbüslerin içine Meclis olarak girilmemesi gerektiğini söyledi.

CHP Ankara Milletvekili Murat Emir ise "Aracı deyin, komisyoncu deyin, distribütör deyin, hiç fark etmez. Bakın, bu firma kendi nam ve hesabına çalışıyor. Kendi nam ve hesabına Çin'den aşıyı getiriyor ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne, DMO'ya satıyor. Nereden biliyoruz? Çünkü gümrük mevzuatına göre, gümrük giriş beyannamesini kim veriyorsa malın sahibi odur ve Keymen firması veriyor." ifadesini kullandı.

Keymen firmasının bu malın aracı olduğunu ve bu mal ticaretinden para kazandığını savunan Emir, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Şimdi, burada sorun, bir firmanın para kazanması değil, arkadaşlar. Burada sorun, buradaki fahiş fiyat farkıdır, sadece ilk partiden kazanılan para 12 milyon dolardır. Buna Meclis el koymayacaksa biz burada ne yapacağız Allah aşkınıza? İlk parti ödemeden 12 milyon dolar aldıysa toplamda 50-60 milyon dolar aracılık faaliyetinden para kazanmadığını hanginiz iddia edebilirsiniz? Peki, bu 50-60 milyon doların Bakanlığın koridorlarında, gizli odalarında paylaşılmadığını hanginiz söyleyebilirsiniz? Savcılığı devreye sokmamız lazım. Bakın, bunları ben ispatlayamam ama Bakanlıkta kimlerin 'Keymen de Keymen' diye herkesi dışladığını ben biliyorum."