Bursa’da yerel bir gazetede köşe yazıları yayınlayan Lale Akasoy, taşeron firma bünyesinde temizlik personeli statüsüne işe girdikten sonra veri giriş elemanı olarak görev yapan personelin idare tarafından asli görevi olan temizlik işine verilmesini 2 gündür köşesine taşırak adeta Başhekimi yerden yere vuruyor.

“Sağlık Bakanlığı hastanelerdeki bazı birimlerde yaşanan personel açığını kapatmak için geçtiğimiz yıl “sürekli işçi” kadrosunda görev yapanlar için, “Herkes kadrosu ne ise o işi yapacak” diyerek İl Sağlık Müdürlüklerine yazı gönderdi” diyen Akasoy, Resmi yazıyı uygulayan Hastane Başhekimi için “siz hastanede masa tenisi oynamaktan ne ara vakit buldunuz da bu yazıyı hemen yazdırdınız acaba?” diyerek eleştirdi.

Akasoy Yazısında şu ifadelere yer verdi:

Sağlık Bakanlığı gönderdiği yazıda  “Sürekli işçi statüsüne geçenler, kendi kadrolarında hizmet verecek…”  ifadesine yer verdi.

Yani, kadrosu temizlik işçisi olup da veri elemanı olarak hastanelerde çalışanlar, (sekreter, raportör…) bundan böyle hastanenin temizlik işlerinde görev yapacak…

Yıllarca masa başı görev yapan çevrelerinde ve hastane personeli tarafından bu konumda bilinen ve görünen elemanların birden bire temizlik işlerine verilmesi bazı taşeron işçilerin psikolojisini bozdu…

Dün yeni güne ilimizdeki bir kamu hastanesinde “sürekli işçi” statüsünde çalışan bir personelin ağlama sesiyle uyandım.

Konuşurken bazen sözleri boğazında düğümleniyordu…

İçine attıkları, yaşanmışlıkları ondan ağırdı…

Birde Mirkelam’ın yorumladığı şarkının sözleri geldi aklıma:

Kahpe kader sen bana ne zaman güleceksin/ Kalbe keder halimi ne zaman göreceksin…”diye…

Gemileri yakmış belli…

Adımı da yazabilirsiniz” diye de ekledi…

Lale Hanım, hayatımın elimden alındığını hissediyorum!” diye başladı söze ve bakın neler anlattı…

Haydi buyurun…

Birçok arkadaşım gibi ben de taşeron firması tarafından temizlik kadrosundaydım. Ancak hiç temizlik hizmeti sunmadım. 7 yıl boyunca veri elemanı olarak radyoloji servisinde çalıştım. Biliyorsunuz geçtiğimiz yıl Sağlık Bakanlığı yazı gönderdi. ‘Herkes kadrosu ne ise o hizmetlerde çalışacak’ diye. Yıllarca veri elemanı olarak çalıştığım aynı hastanede bu hizmeti sunmak bana çok ağır geldi. Sorumlularımıza tıpkı diğer arkadaşlar gibi başka hastanede bu hizmeti vermek istediğimi söyledim. Diğer arkadaşlarım farklı kurumlara gönderildi. Bana bu imkan tanınmadı. Psikolojim bozuldu. Hekime gittim ilaç kullanıyorum. 25 yaşındayım. Yaşadıklarımın yükünü kaldırmakta zorlanıyorum. İntihar etmeyi bile düşündüm. Bana hastanede mobing uyguladılar, sözlü tacizde bulundular, ‘İşten atarız!’ diye tehdit ettiler. Hastanenin içine bile almadılar. İstifaya zorlandım. O kadar ağrıma gidiyor ki… İstediğim tek şey eğer temizlik yapacaksam beni başka hastaneye göndermeleri idi…

***

Ortalık karıştı…

İl Sağlık Müdürlüğü, “Durumu araştıralım. Gerçekten haksız bir durum varsa gereği ne ise yapılır…” derken…

Çalıştığı kurum olan Ali Osman Sönmez Onkoloji Hastanesi Başhekimi Dr. Halil Karahan adıyla yazımın yayınlandığı gün çalışanın eline yazılı bir kağıt tutuşturuldu.

Denildi ki yazıda…

“Dilekçeniz hastane başhekimliğimizce değerlendirilmiş olup, Bursa Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi emrine geçici olarak görevlendirilme talebiniz kurumumuzun temizlik personeli ihtiyacı olması nedeni ile uygun görülmemiştir…”

Pes!

***

Sayın Karahan, siz hastanede masa tenisi oynamaktan ne ara vakit buldunuz da bu yazıyı hemen yazdırdınız acaba?

Sözleşme dönemi geldiğinde koltuğu kaptırmamak için kimlere yalvardığınızı, hangi siyasilerin kapılarını çaldığınızı, kimlerin peşine düştüğünüzü de cümle alem biliyor.

Neden, niye yaptınız?

Devlet Hastanesi’nin Başhekimliğini yaptığınız dönemi de çok iyi biliriz!

Daha yazacak, soracak çok konu var da…

Ama devletin kurumlarının başına sizin gibi yöneticiler atanırsa duyulan, görülen şeyleri de pek yadırgamamak gerek biliyoruz…

***

Yahu bu işi yapmak bu kadar zor mu?

“Temizlik işi yapmam!” demiyor ki, işten kaçmıyor ki…

Sizi hastaneye yönetici atayan siyasilerden biri arayıp bu genç kızımızın talebini yerine getirmenizi isteseydi böyle mi davranacaktınız?

Hadi yapmayın isterseniz!

Yıllarca masa başı çalıştığı kurumda temizlik personeli olarak görev yapmak istemediğini, bu görevi başka bir sağlık kurumunda yürütebileceğini söylüyor.

“Onurum, gururum kırılıyor…” diyor…

“Psikolojim bozuldu, ilaç kullanıyorum…” diyor…

“İntihar etmeyi düşünüyorum…” diyor…

Bu inadınız yüzünden kötü bir şey yaşanırsa vebali boynunuza…

Ne olursa olsun, kim olursa olsun!

25 yaşındaki gencecik kızımızın bu istediği son derece insanidir.

Tarihinde ilk kez de yapılmadı, yapılmayacak ha!

***

Hey!... Sözleşmeli sağlık yöneticileri ve idareciler!

Kısacası 'memur kralcıklar'!

Personele efeleneceğinize, mobing ve baskı uygulayıp tehdit edeceğinize; yanlarına gidin dertlerini dinleyin, teselli olmaya çalışın, güven verin…

Oturduğunuz o koltuklar babanızın malı değil, sağlık kurumları da çiftliğiniz hiç değil!

Devletin kurumları bizim, hepimizin!

Cumhurbaşkanımız ne diyor:

“Biz bu millete efendi değil, hizmetkar olmaya geldik. Herkes bizi sevmek zorunda değil ama biz 76 milyonun tamamının hükümetiyiz”

(0 dönem nüfusumuzun sayısı o idi.)

Peki…

Siz kimsiniz, kime yaranmaya ve ne yapmaya çalışıyorsunuz?

Hadi buyurun…