Mersin Üniversitesi Hastanesinden bir hemşire

6 yıllık hemşireyim. Mersin Üniversitesi Hastanesinde çalışıyorum. Çalıştığım birim kovid yoğun bakım ünitesi olarak hizmet veriyor. Pandemiden önce de zor olan hemşirelik mesleği, yoğun bakım hemşireliği olunca bir kat daha artıyor. Yoğun bakım üniteleri 24 saat kesintisiz hizmet veren, hastaların solunum ihtiyaçlarının yoğun olduğu, öz bakım ihtiyaçlarını hemşirelerin yerine getirdiği, beslenmesinden tutun da hastanın mobilizasyonuna kadar acil ve önemli birimlerdir.

Hemşire yetersizliğinden dolayı bir hemşire 3-4 hastaya bakmak durumunda. Yasa, hemşire yoğun bakımda 1-2 hastaya bakar diyor ama uygulama yasadaki gibi olmuyor. Saatlerce n95 maske, siperlik, tulum, önlük, ayak koruyucu çizme ile o hastadan diğer hastaya koştuğunuzu düşünsenize… Uzun saatler ayakta kalıyorsunuz, her şeye yetişmek durumundasınız, uykusuz kalıyorsunuz, tulumun içinde terliyorsunuz, kendi nefesinizi alıp vermekten karbondioksitiniz yükseliyor.

PSİKOLOJİK YÜK DE ÇOK AĞIR

Maalesef kovid-19 genç-yaşlı, kronik hastalığı var-yok ayırt etmiyor. Bir keresinde hiç bir kronik hastalığı olmayan, hayatında bir tane bile sigara içmemiş 43 yaşında hastamı kaybettim. Diyeceğim şu ki, fiziksel yıpratıcılığının yanında psikolojik yükü de çok ağır.

Başından beridir hükümet ve bakanlık tarafından yönetilemeyen pandemi çok hayata mal oldu. Gözlemlediğim kadarıyla pandemi bitse bile etkileri uzunca bir süre devam edecek. Ocak ayı sonlarında çalıştığım birime yatan hasta sayısında, acil servise başvuran ve polikliniğe teste gelen hasta sayısında gözle görülür bir azalma varken, şubat itibari ile yataklar dolmaya, acil servise başvuran hasta sayısı tekrar artmaya başladı. Vaka sayılarının artması bizde artık tükenmişliğe neden oluyor. Dinlenmek istiyoruz yıllık izinlerimizi kapalı.

ROTASYON İSTEYENE ‘DEVAM ET’ BASKISI

Rotasyon ile başka bölüme gitmek isteyen arkadaşlarımız oldu, “Sen burayı iyi biliyorsun devam et” deniyor. Uzun mesai saatleri, özlük haklarımızı alamamak, hak ettiğimiz insanca ücreti bile alamamak artık beni, mesai arkadaşlarımı, tüm ekip arkadaşlarımı yıprattı. Evli olan arkadaşlarım anne-babalarını kapıdan ziyaret ediyor, çocuklarına sarılamıyor, bekar arkadaşlar evlerinden uzak konukevi ya da misafirhanede kalıyorlar, evimize kimseyi çağıramıyoruz. Aile hayatımız da etkileniyor. Gerginiz, öfkeliyiz, tahammülümüz kalmıyor. Bu durum daha ne kadar böyle sürer; biz sağlık emekçileri olarak daha ne kadar dayanabiliriz bilmiyorum.