Konuya ilişkin yapılan değerlendirmelerde, söz konusu söylemin hukuki temele dayanmadığı ve kamuoyunu yönlendirmeye yönelik bir algı operasyonu olduğu iddia edildi.

“Haklarımızı Meçhule Bırakmayız"

Memur-Sen, 8. Dönem Toplu Sözleşme sürecine dair yaptığı yazılı açıklamada, kamu işvereninin uzlaşmaz tutumu nedeniyle toplu sözleşmenin hakem sürecine taşındığını ancak bu süreçte sendikanın kamu görevlilerinin kazanımlarını riske atmamak için stratejik bir adım attığını duyurdu. “Haklarımızı meçhule bırakmayız” başlığıyla paylaşılan açıklamada, sendika olarak Hakem Kurulu’na başvuru yapılmadığı ancak kamu işvereninin tek taraflı başvuruda bulunduğu belirtildi.

Bu haberlerde ilginizi çekebilir?

58 Maddenin Geleceği İçin Stratejik Tavır

Açıklamada, toplu sözleşme masasında üzerinde uzlaşılan 58 maddenin toplantı tutanağına geçirildiği hatırlatılarak, bu maddeler arasında şube müdürü, şef, mühendis, uzman, GİH ve YHS personelini kapsayan çeşitli unvanlar için önemli gelir kalemlerinin yer aldığı vurgulandı.

Memur-Sen, Hakem Kurulu’na üye verilmediği takdirde bu maddelerin geçersiz sayılabileceğini ve daha önceki kazanımların hukuki belirsizlik riskiyle karşı karşıya kalacağını belirtti.

“Toplu Sözleşmeyi Meclis’e Taşıyın” Çağrılarına Yanıt

Bazı kesimlerden gelen “Toplu sözleşme Meclis’e taşınmalıydı” yönündeki eleştirilere de açıklık getirildi. Memur-Sen, bu yolun belirsizliğe açık olduğunu, Meclis’in toplantı tutanağında geçen 58 maddeyi dikkate alma zorunluluğunun bulunmadığını ve maddelerin içeriğinin ciddi oranda değişebileceğini savundu.

Bu nedenle, mevcut kazanımların korunması adına Hakem Kurulu’nda temsil edilmenin zorunlu olduğu ifade edildi.

“Eski Kazanımlar Giderdi” İddiası Hukuki Dayanaktan Yoksun

Memur-Sen cephesinden gelen açıklamada, Hakem Kurulu’na üye göndermemenin mevcut hakları kaybettireceği iddia edilmişti. Ancak konuya hâkim hukukçular ve sendika uzmanları, bu görüşün yanıltıcı olduğunu belirtiyor.

Çünkü 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanunu’nun 43. maddesi, hüküm bulunmayan hallerde 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nun uygulanacağını öngörüyor.

Bu doğrultuda, 6356 sayılı Kanun’un 36. maddesi, süresi sona eren toplu iş sözleşmesinin hükümlerinin yeni sözleşme yürürlüğe girene kadar geçerli olacağını açıkça düzenliyor.

“Helal Gıda Hakkı mı Gidecekti?”

Sosyal medyada ve çeşitli platformlarda Memur-Sen’in söylemine karşı yapılan esprili yorumlar ise dikkat çekici. “Ne gidecekti, helal gıda hakkı mı?”, “Mehter marşı zammı mı?”, “Yoksa sadece göz boyama mıydı tüm kazanım?” gibi eleştiriler, sendikanın söyleminin samimiyetten uzak bulunduğunu gözler önüne seriyor.

“Asıl Sorun Emre Karşı Gelememek”

Bazı sendika temsilcileri ve kamu çalışanları ise asıl meselenin siyasi baskılar olduğunu savunuyor. Memur-Sen’in iktidara yakınlığına atıfta bulunan eleştirmenler, “Sendika siyasetin arka bahçesi olduğu için açıkça ‘emre karşı gelemeyiz’ diyemiyor, onun yerine algı oluşturuyor” şeklinde yorum yapıyor.

Güven Erozyonu Büyüyor

Memur-Sen’in son süreçteki tavrının, özellikle tabanında güven kaybına yol açtığı da gelen tepkiler arasında. Hakem Kurulu’na gönderilen üyelerin bağımsızlığı ve memurun gerçek sorunlarını gündeme taşıyıp taşımayacağı konusu ise hâlâ belirsizliğini koruyor.