Buna göre ekonomide bir yandan faiz artırımlarıyla fiyat istikrarı sağlanıp enflasyon kontrol altına alınmaya çalışılırken, diğer yandan bütçedeki yükü hafifletmek için mali disiplin uygulanacak.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da Kıbrıs ve Azerbaycan ziyaretleri dönüşünde uçakta gazetecilerin sorularını yanıtlarken, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in Merkez Bankası'yla beraber atacağı adımları "kabullendikleri" mesajını verdi.

Mali disiplin, ekonomi politikalarına uygun olarak kamu harcama, vergi ve borçlanma politika araçlarının kullanılması suretiyle hedeflenen ölçülü bir bütçe açığının yakalanması olarak tanımlanıyor. Türkiye'nin bütçe açığı Ocak-Nisan döneminde 382,5 milyar TL'ye çıkarken, dört ayda yıl sonu için öngörülen bütçe açığının yüzde 58'ine ulaşıldı.

Ücretlileri ne bekliyor?

Peki bu hedefler gerçekleştirilirken Türkiye'de ücretlileri nasıl bir süreç bekliyor? Uzmanlar, kemer sıkma politikalarına paralel acı reçetenin gündemde olduğuna işaret ediyor.

DW Türkçe'ye konuşan vergi uzmanı Ozan Bingöl, "Yeni Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek devir teslim töreninde 'sürdürülebilir yüksek büyüme', 'mali disiplin' kavramlarını birlikte zikretti. Bu kavramlar, maliye literatürüne aşina olan kişiler için önümüzdeki dönemde bir acı reçetenin yazılacağı anlamına gelir" diyor.

Yerel seçimlere kadar "sürdürülebilir yüksek büyüme" kısmını önceleyen politikalar olsa da seçim sonrasında giderlerin ciddi kısıldığı, ücret artışlarının sınırlandığı, kamu yatırımlarının azaldığı, gelir artırıcı önlemlerin devreye sokulduğu, yeni vergiler ve artışların olduğu "mali disiplin" dönemine girileceğini söyleyen Bingöl, ekliyor: "Tabii, bu dönemde bir yol kazası olup da yolda Bakan veya Merkez Bankası Başkanı hükümet otobüsünden indirilip onlara güle güle denilip günah keçisi ilan edilmezler ise."

Bingöl'e göre orta vadede Türkiye'yi nasıl bir maliye politikasının beklediği ile ilgili en önemli ipucunu bütçe dengesi, daha doğru tabirle bütçe açığı rakamları veriyor.

Açık 20 milyar doları aştı

2023 Merkezi Yönetim Bütçesi'nde yer almayan pek çok harcama kaleminin, sonradan bütçenin giderler tablosuna eklendiğine işaret eden Bingöl, "EYT, sözleşmelilerin kadroya alınması, bütçede öngörülen oranın üzerinde personel zammı yapılması, emekliye bayram ikramiyesindeki artış, en düşük emekli maaşının artırılması, deprem harcamaları, doğal gaz için bir kalemde bütçeye 40 milyar olarak eklenen yük, büyüklüğü 2,5 trilyona ulaşan kur korumalı mevduatın bütçeye getireceği yük bunlar arasında sayılabilir" diye konuşuyor.

Doğal gaza sıfır fiyat uygulanarak mayıs ayında enflasyon kâğıt üzerinde yüzde 40'ın altına düşürülmüş, vatandaşın ödediği doğal gaz faturası seçim yatırımı olarak bütçeden karşılanmıştı.

Yılın ilk dört ayı gerçekleşmelerine göre bütçe açığının 2022 yılının 2,75 katına ulaştığını, dört aylık ortalama dolar kuruyla ise 20 milyar doları aştığını vurgulayan Bingöl, geçen yılın aynı döneminde bütçe açığının ortalama döviz kuruyla 8,40 milyara tekabül ettigini, buna göre dolar bazında bile 2,39 katlık bir artışın söz konusu olduğunu ifade ediyor.

Seçim ekonomisi nedeniyle eklenecek yeni harcama kalemleri de dikkate alındığında yıl sonunda bütçe hedefinin çok üzerinde bir açığın ortaya çıkmasını muhtemel gören Bingöl, "Mayıs ayındaki bütçe verilerinde yaşanacak kısa süreli rahatlamaya aldanmamak gerekir" yorumunu yapıyor.

Peki artan bütçe açıkları yeni vergilerin habercisi mi?

Bütçeyi gelirlerin toplandığı ve harcamaların yapıldığı bir havuza benzeten Bingöl, "Havuzun musluklarını sonuna kadar açıp, havuza yeni musluklar eklemişseniz, yani bol bol harcamışsanız, bunun telafisi için er ya da geç vergilerin artırılması kaçınılmazdır. Kısa dönemde borçlanma araçlarına başvurulsa da uzun dönemde sağlam finansman kaynağı olan vergiler gündeme gelecektir" ifadelerini kullanıyor.

Bu nedenle pek çok vatandaş için önümüzdeki birkaç yılın zorlu geçeceğini vurgulayan Bingöl, yeni vergiler ve vergi artışlarıyla sık bir şekilde karşılaşılacağını söylüyor. Bingöl'e göre bu kapsamda önümüzdeki dönemde gündeme gelebilecek vergisel tedbirler şöyle:

  • İletişim üzerinden alınan Özel İletişim Vergisi oranlarında artış,
  • Alkollü içecekler üzerindeki ÖTV kalemlerinde vergi artışları,
  • Taşıtlar üzerindeki ÖTV oranlarının artırılması,
  • Yurtdışından yolcu beraberinde getirilen telefonlardaki harç tutarının önemli düzeyde artırılması,
  • Pek çok harç kaleminde artış yapılması,
  • Damga vergisi oran ve maktu tutarlarında artış,
  • BSMV oran veya kapsamında bazı artışlar,
  • Bir defaya mahsus Ek Motorlu Taşıtlar Vergisi,
  • Bir defaya mahsus Ek Gayrimenkul Vergisi,
  • Ekonomik düzelme emareleri ile birlikte 1994 yılında 5 Nisan Paketi'nde yer alan türden ekonomik denge vergisi, Net Aktif vergisi ve benzeri vergilerin tek seferlik olarak hayata geçirilmesi,
  • Trafik cezalarının daha yoğun uygulanması,
  • Vergi denetimlerinin ve vergi incelemelerinin artırılması (özellikle matrah/vergi artırımı yapmayanlar için)
  • Kurumlar vergisi oranının birkaç puan artırılması

Vergi artışları Türkiye'de yüksek enflasyon karşısında ücretlilerin alım gücünün düştüğü bir dönemde devreye girecek.

İktidarın düşük faiz politikası nedeniyle Ekim 2022'de yüzde 85,5 ile 24 yılın zirvesine ulaşan enflasyon son resmi verilere göre kâğıt üzerinde yüzde 40 düzeyinde bulunuyor. Enflasyonun son birkaç haftadır yaşanan kur artışlarıyla birlikte gelecek aylarda daha da yükselmesi bekleniyor.

Pelin ÜLKER / DW Türkçe