Ancak bu uygulama, özellikle son dönemlerde sağlık çalışanları arasında büyük bir rahatsızlık yaratmış durumda. Söz konusu yöneticilik sisteminde deneyim yerine yalnızca lisans mezunu olmak yeterli görülüyor. Bu da yetersiz, tecrübesiz ve çoğu zaman temel yönetsel becerileri olmayan kişilerin önemli koltuklara oturmasına neden oluyor.
“Yöneticim Evrak Yönlendirmeyi Bile Bilmiyor!”
Sağlık personelinin en çok şikayet ettiği konulardan biri, yöneticilerinin işleri bilmediği halde sorumluluk sahibi pozisyonlarda bulunması. Özellikle DYS gibi sistemleri kullanmakta zorlanan yöneticiler, kendi görevlerini yapabilmek için bilgili personele bağımlı hale geliyor. Bu durum hem işin yavaşlamasına hem de deneyimli personelin fazladan yük taşımasına yol açıyor. Bir sağlık çalışanının şu sözleri yaşanan tabloyu özetliyor: “Yöneticim kendi adına resmi evrak yazamıyor. Her şeyi bana soruyor. Bu kadar sorumsuzluk olur mu?”
Atama Süreçlerinde Şeffaflık Yok, Referanslar Ön Planda
Yöneticilik görevlerine getirilen kişilerin çoğu zaman referansla seçildiği iddiası, sağlık camiasında sıkça konuşuluyor. Liyakatten uzak, torpil esaslı bu atamalar; çalışanlar arasında huzursuzluğa neden oluyor. Yetkinliği tartışmalı kişilerin hastane ya da il müdürlüklerini yönetmesi, sağlık hizmetlerinin kalitesine doğrudan zarar veriyor. Personel, “DYS’ye bile giremeyen biri yöneticilik yapıyorsa, bu kurum nasıl işlesin?” sorusunu yüksek sesle soruyor.
Onaylanmayan Sözleşmeler, Bekleyen Umutlar
Bazı sağlık personeline sözleşme imzalatıldığı halde Bakanlık tarafından geri çevrilen atamalar, ciddi bir moral bozukluğu yaratıyor. Atama hayali kuranlar kendilerini bir anda sistem dışında buluyor. Bu karmaşa, sektördeki güven duygusunu da zedeliyor. Aday olan ama kabul edilmeyen ya da belirsizlik içinde bekletilen çok sayıda çalışan, “Sözleşme imzaladık, onay bekledik, sonra vazgeçildi. Umutlarımızla oynandı” diyerek tepkilerini dile getiriyor.
Gölge Yöneticilik: Asıl İş Yine Personelin Omzunda
Bazı yöneticilerin kendi sorumluluklarını yerine getirmekte yetersiz kalması, işlerin çoğunlukla bilgi sahibi personele kalmasına neden oluyor. Bu da hem adaletsiz iş yükü dağılımına hem de çalışanlarda tükenmişliğe yol açıyor. Sisteme olan inanç azalırken, iş bilmez yöneticilerin yükünü omuzlayan çalışanlar artık çözüm istiyor. “Gölge yönetici” gibi çalışan birçok sağlık personeli, “Yöneticinin maaşını biz hak ediyoruz, işini zaten biz yapıyoruz” diyor.
Liyakat İçin Net Talep: Sınavla Atama Sistemi
Sağlık personelinin ortak çağrısı ise açık: Yönetici atamaları adil, objektif ve sınavla yapılmalı. Milli Eğitim Bakanlığı’nın yöneticilik sınav modeli örnek gösterilerek, Sağlık Bakanlığı’na benzer bir sistemin hayata geçirilmesi yönünde beklenti yüksek. Sınav ve liyakat temelli atamalar hem kurum içi adaleti sağlayacak hem de sağlık hizmetlerinde kaliteyi artıracak.
Bakanlığa Açık Çağrı: "Biz Liyakat İstiyoruz"
Sağlık çalışanları, Sağlık Bakanı Prof. Dr. Kemal Memişoğlu’na sesleniyor: “Bu sistem böyle devam edemez. Referansla yönetici atanması bizi yıldırıyor. Gerçekten hak edenler göreve gelsin, biz artık iş bilmeyenlere iş öğretmekten yorulduk.” Personel, sistemin baştan aşağı revize edilmesini, liyakat esaslı bir yöneticilik düzeni kurulmasını talep ediyor.
Özetle: Kaosun Nedeni Liyakatsizlik
Sağlık Bakanlığı'nın sözleşmeli yönetici sistemi, liyakat eksikliği nedeniyle tıkanmış durumda. Görevini yapamayan yöneticiler, referansla gelen atamalar, onaylanmayan sözleşmeler ve artan mağduriyet, sağlık sistemini adeta çıkmaza sokuyor. Bu gidişatın değişmesi, sağlık hizmetlerinin sürdürülebilirliği açısından artık bir zorunluluk haline geldi.
Çözüm net: Adaletli, objektif ve liyakat temelli bir yöneticilik sistemi kurulmadıkça, sağlık çalışanlarının yükü ve küskünlüğü katlanarak büyümeye devam edecek.