Uzun süredir devam eden röportaj talebine olumlu yanıt veren Genel Başkan Doğan, saglikpersonelihaber.net Genel Yayın Yönetmeni Emine Akbay’ın sorularını yanıtladı. Doğan, her soruya kapsamlı ve samimi cevaplar vererek sahaya ve yaşanan sorunlara ne denli hâkim olduğunu ortaya koydu.

Röportaj, 3 bölüm halinde yayınlanacak. 300 bine yakın üyesiyle Sağlık ve Sosyal Hizmetler iş kolunda yetkili sendika olan Sağlık-Sen’in Genel Başkanı Doğan’ın açıklamaları, önümüzdeki sürece dair önemli ipuçları içeriyor.

Sağlık-Sen Genel Başkanı Doğan: 'Diplomanın Hakkını İstiyoruz' - 'Bakanın Masasına Bordroları Koydum'
Sağlık-Sen Genel Başkanı Doğan: 'Diplomanın Hakkını İstiyoruz' - 'Bakanın Masasına Bordroları Koydum'
İçeriği Görüntüle

Sagliksen Mahmut Faruk Dogan Roportaj 8

Soru: 8. Dönem Toplu Sözleşme Sürecini Değerlendirir misiniz?

Sahada sağlık personellerinin ne tür sıkıntılar yaşadığını anlamak için birebir, çalıştıkları birimlere giderek sorunlarını ve taleplerini dinledik. Başlattığımız çalıştayların sonucunda, bize gelen raporlar yine buradaki arkadaşlarımız tarafından düzenlendi.

Biliyorsunuz, sağlıkta 40’a yakın meslek grubu var. Yani 40 ayrı meslek, 40 ayrı diploma, 40 ayrı emek söz konusu. Bakım teknikerinden teknik personele, eczacıdan hekime, uzman hekimden profesöre kadar her biri kendi alanında farklı diplomalara sahip. Biz ise hayati bir yapıya hizmet ediyoruz ve burada onların sesi olmaya gayret ediyoruz.

Sağlık Meslek Mensubu Normal Memur gibi Değerlendirilemez!

Sagliksen Mahmut Faruk Dogan Roportaj 2

Özellikle vurgulamak isterim ki, bir hekimi, hemşireyi ya da sağlık meslek mensubunu normal bir devlet memuru statüsünde değerlendirmek doğru değildir. Neden doğru değildir? Çünkü olağanüstü şartlarda emniyet mensuplarını ya da askeri personeli normal devlet memuru gibi değerlendirmek ne kadar yanlışsa, bir hemşireyi ya da hekimi de bu statüde görmek aynı derecede yanlıştır.

Çoğu zaman tüm fedakârlıkları göze alarak hizmet ediyoruz. Çoluğumuzu, çocuğumuzu arkamızda bırakarak görev başına koşuyoruz. Deprem olduğunda deprem bölgesine, sel felaketinde sel bölgesine gidiyoruz. Pandemi döneminde herkes evine kapanırken, bizim hemşiremiz ve hekimimiz sahada 7/24 hizmet sunmaya devam ediyor.

Toplu sözleşme görüşmeleri öncesinde güçlü bir kamuoyu oluşturmak amacıyla ulusal basına ziyaretlerde bulunduk. Bu ziyaretlerdeki amacımız; hekim, hemşire, ebe ve paramediklerin yaptığı çalışmaları gündeme taşıyarak, bu meslek gruplarına sahip çıkılması gerektiğini ulusal basın aracılığıyla kamuoyuna aktarmak ve Türkiye gündemine taşımaktı.

Dünyanın En İyi Hekim ve Hemşireleri Türkiye’de!

Sagliksen Mahmut Faruk Dogan Roportaj 3

Dünyada en tecrübeli hekimin Türk hekimi, en tecrübeli hemşirenin Türk hemşiresi, en tecrübeli ebenin ise Türk ebesi olduğu kanaatindeyiz. Dünya standartlarına baktığımızda, sağlık profesyonellerimiz mesleki branş ve tecrübe açısından oldukça ileri bir seviyededir. Tabiri caizse, bizim hekimimizin, hemşiremizin, ebemizin ve sağlık personelimizin eline kimse su dökemez.

“18 Yıl Acil Servis’te Çalıştım”

Ben de birebir sahadan gelen bir sağlık meslek mensubuyum. Sağlık memuruyum, yani hemşireyim. 18 yıl boyunca Acil Servis Travma biriminde fiilen görev yaptım.

Gece nöbetinin ne demek olduğunu, hasta bakımının zorluklarını çok iyi biliyorum. Özellikle belirtmek isterim ki, sağlık sendikaları arasında hem sahada çalışıp nöbet tutmuş hem de Genel Başkan olmuş tek sendikacılardan biriyim. Sahada çalışmanın ne demek olduğunu, hangi zorluklarla karşılaşıldığını yaşayarak tecrübe etmiş bir sendikacıyım.

Toplu sözleşme görüşmelerinde bazı maddeleri neden özellikle önemsediğimizin temel nedeni de budur. Çünkü sahada yaşanan sorunları birebir yaşamış olmam, taleplerimizi daha güçlü ve samimi bir şekilde masaya taşımamızı sağlamaktadır.

Acil servislerde hangi saatlerde yoğunluk yaşandığını, hangi saatlerde hasta sayısının arttığını, hangi vakaların hangi zaman dilimlerinde daha sık görüldüğünü birebir bilen biriyim.

Toplu sözleşme sürecinde muhataplarımız kimlerse — milletvekilleri, Cumhurbaşkanlığı yetkilileri — hepsiyle doğrudan temas kurduk. Özellikle Cumhurbaşkanlığı ziyaretimizde hemşire, ebe, hekim ve diğer sağlık meslek gruplarının önemini ve bu mesleklerin önünün açılması gerektiğini tek tek anlattık.

Sağlık-Sen Genel Başkanı Doğan: 'Diplomanın Hakkını İstiyoruz' - 'Bakanın Masasına Bordroları Koydum'
Sağlık-Sen Genel Başkanı Doğan: 'Diplomanın Hakkını İstiyoruz' - 'Bakanın Masasına Bordroları Koydum'
İçeriği Görüntüle

Toplu sözleşme süreci resmi olarak 1 Ağustos’ta başlamasına rağmen, çalışanların sorunlarının vakit kaybetmeden masaya taşınması için Sayın Bakan’dan özel ricada bulunduk ve 28 Temmuz itibarıyla yetkili sendika olarak süreci başlattık.

Sağlık ve Sosyal Hizmet Çalışanları Hizmet Kolu olarak masaya getirdiğimiz tüm taleplerin her biri birbirinden önemlidir. Bu taleplerin her birinde alın teri, emek ve fedakârlık vardır. Her bir sağlık çalışanı, terlettiği formanın hakkını almak için o masada temsil edilmektedir.

“Yumurta Küfesi Bizim Sırtımızda”

Yetkili sendika olmanın beraberinde getirdiği büyük bir sorumluluk da vardır. Tabiri caizse, “yumurta küfesi” bizim sırtımızda ve bu küfedeki hiçbir yumurtayı kırmamamız gerekir. Çünkü sağlık alanında görev yapan her meslek grubu kritik öneme sahiptir. Örneğin; hizmetli arkadaşlarımızın yaptığı iş, diğer kurumlarda çalışan hizmetlilerin işiyle aynı şekilde değerlendirilemez.

Sagliksen Mahmut Faruk Dogan Roportaj 4

Aynı şekilde teknik hizmetler sınıfında çalışan bir elektrik teknisyeni ya da sıhhi tesisatçı da Maliye Bakanlığı’ndaki ya da başka bir resmi kurumda görev yapan teknisyenle aynı koşullarda değildir. Hastanede bir kuvöz arızalandığında, içinde enfeksiyon kapan bir hasta yatarken o cihazı tamir eden kişi bizim teknisyen arkadaşımızdır. O da aynı risklere maruz kalmaktadır. Dolayısıyla herhangi bir kurumda görev yapan teknisyen ile hastanede çalışan teknisyen aynı kategoride değerlendirilemez.

Özellikle şunu vurgulamak isterim ki; herhangi bir vatandaşın bir hafta hastanede yatıp ömür boyu anlattığı “hastane macerasını”, biz sağlık meslek mensupları adeta ömrümüzü tüketerek yaşıyoruz. Herhangi bir resmi kurumda çalışan bir memur sabah 08.00’de işe başlayıp akşam 17’de kapısını kilitleyerek evine rahatlıkla dönerken, sağlık personeli çoğu zaman çocuğunu dahi hastanelerde büyütüyor. Yani sağlık çalışanlarının çocukları bile hastane kokusuyla büyüyor. Bu durum, yaptığımız işin ne denli önemli olduğunu göstermektedir.

Genel Merkez Yönetim Kurulu olarak aldığımız bir kararla, toplu sözleşme sürecinde her adımı şeffaf bir şekilde yürüteceğimizi ilan ettik. Attığımız her adımın sahadan haberdar olacağı bir sistem kurduk. Çünkü biz sahadan besleniyoruz; saha olmazsa genel merkez de olmaz. Bu doğrultuda şube başkanlarımız ve yönetim kurullarımızla birlikte, toplu sözleşme öncesinde 5 bin kişilik çevrim içi bir toplantı gerçekleştirdik. Sürecin devamında da şube başkanlarımızla sürekli iletişim halinde olduk.

4688 Saylı Kanun Mutlaka Güncellenmelidir!

Uzun süredir dile getirdiğimiz bir husus da 4688 sayılı Kanun’dur. Bilindiği üzere geçmişte “toplu görüşme” vardı ancak memurun sorunları hiçbir şekilde gündeme alınmıyordu. Bugün ise 4688 sayılı yasa güncelliğini kaybetmiştir. Masaya oturmadan önce de ifade ettiğimiz gibi, bu kanunun mutlaka güncellenmesi gerekmektedir. Hâlen de aynı görüşümüzü yineliyoruz: Bu yasa artık dünya standartlarında, Türkiye standartlarında çalışanların haklarını koruyabilecek bir mekanizma olmaktan çıkmıştır.

Bu nedenle, yasanın değişmesi ve güncellenmesi için çalışmalarımız devam etmektedir. Çalışmalarımıza üniversitelerdeki değerli akademisyenleri de dahil ederek, konuyu bilimsel ve akademik yönleriyle ele alıyoruz. Yapılan tüm değerlendirmeler de göstermektedir ki bu yasanın değiştirilmesi ve güncellenmesi bir zorunluluktur.

Sagliksen Mahmut Faruk Dogan Roportaj 5

4688 sayılı Sendika Kanunu’nu şu şekilde tanımlıyorum: Bir sendikacı olarak elimiz kelepçeli, ayağımız prangalı, ağzımız bantlıdır. Yasa, sendikalara neredeyse hiçbir yaptırım hakkı tanımamaktadır. Biz sendika olarak taleplerimizi dile getiriyoruz; ancak karşı taraftan aldığımız cevap çoğu zaman sadece “olumsuz” oluyor. Bu yasa, muhatabımıza gerekçe sunma şansı dahi bırakmamaktadır.

Örneğin, işçi sendikaları ile yürütülen toplu sözleşmelerde, talep dile getirildiğinde karşı taraftan aldığımız cevap çoğu zaman “olumsuz” oluyor. Çünkü işçilerin sendika kanunu işçilere yaptırım hakkı tanıyor. Oysa memur sendikaları toplu sözleşme masasında ciddi sınırlamalara tabidir. Üstelik toplu sözleşme görüşmelerinin 1 Ağustos’ta başlayarak 22 gün içerisinde tamamlanması yasal bir zorunluluk olarak karşımıza çıkmaktadır.

Sagliksen Mahmut Faruk Dogan Roportaj 6

Benim sendikal anlayışım şudur: Masadan mutlaka bir kazanım elde ederek kalkmak gerekir. Boş kalkmak sendikacılık değildir. Saha, “şunu talep ettik, bunu istedik” şeklinde yapılan açıklamaları o an duyar ve tepki verir. Ancak asıl önemli olan, geçmişte kazanılan haklara bakıldığında, “İyi ki bu kazanılmış” dedirtebilmektir. Eğer o kazanımlar masada bırakılmış olsaydı, bugün bu “iyi ki” ifadelerini kurmamız mümkün olmayacaktı.

Sahada nöbet tutarak geldiğimi daha önce de ifade etmiştim. Bizim dönemimizde nöbet ücretleri o kadar düşüktü ki bankamatiğe gidip almaya bile değmezdi. Ancak Sağlık-Sen yetkili sendika olduktan sonra, sağlık çalışanlarının, hekimlerin, hemşirelerin, radyoloji teknisyenlerinin sorunları masaya taşındı ve kazanımlar elde edilmeye başlandı.

Bunun nedeni şudur: Sağlık-Sen teşkilatının tamamı, benim gibi sahadan gelen, sahada birebir görev yapmış kişilerden oluşmaktadır. Şube başkanlarımız da dâhil olmak üzere herkes, sahanın sorunlarını bizzat yaşamıştır. Dolayısıyla hangi talebin nasıl dile getirilmesi gerektiğini, hangi hakkın nasıl savunulacağını çok iyi biliyoruz.

Toplu sözleşme masasında talepler A, B, C, D şeklinde gruplandırılmaktadır. Ancak çoğu talebimizde “bu toplu sözleşme konusuna girmiyor” şeklinde karşı çıkışlarla karşılaşıyoruz. Örneğin, maaşlarda vergi diliminin %15’e sabitlenmesi yönündeki talebimiz için “Bunun için kanun çıkması gerekir, müzakere edilemez” cevabı veriliyor. Yine şehir hastanelerinde servis hizmeti sağlanmasına yönelik talebimiz, D maddesine giriyor denilerek “toplu sözleşme masasında görüşülemez” şeklinde reddediliyor. Genel talepler kapsamında değerlendirildiği için toplu sözleşme gündemine alınmıyor.

Sagliksen Mahmut Faruk Dogan Roportaj 7

Bu durumda yetkili sendika olarak biz neden o masaya oturuyoruz? Çünkü işçi sendikalarında süreç böyle işlemiyor. Hangi alanda sorun varsa, muhatap doğrudan ilgili bakanlık oluyor. Sağlıkla ilgili bir konu varsa, işçi sendikası doğrudan Sağlık Bakanlığı ile görüşebiliyor. Oysa bizde karşımıza çıkan muhatap, sahayı tanımayan mali bürokratlar oluyor. Ben gece nöbetini, hekimin ve hemşirenin yükünü anlatıyorum, ama anlamadıkları halde yasadan kaynaklı olarak bu mesleklerle ilgili yorum yapabiliyorlar.

Buna rağmen biz, hekimlerin ve hemşirelerin hakkı için mücadelemizi sürdürerek taleplerimizi masaya taşıdık.Toplam 77 taleple masaya oturduk ve bu taleplerin her biri ayrı ayrı değerliydi. Sonuçta 77 talepten 29 kazanım elde ederek masadan kalktık. Bu gerçekten çok kıymetli bir başarıydı.

Kazanımlar arasında en önemlilerinden biri, sağlık hizmetleri sınıfında taban ücretlere yapılan artıştı. Geçtiğimiz toplu sözleşmede 5 puan, bu dönem de 5 puan artış sağladık. Böylece son 2 toplu sözleşmede toplamda 10 puanlık artış gerçekleşmiş oldu.

SAĞLIK LİSANSİYERLERİNE BİN 500 TL ARTIŞ

Sağlık lisansiyerleri arasında yer alan fizyoterapist, psikolog gibi meslek gruplarındaki mağduriyetleri gidermek için 0,32 katsayısını 0,42’ye yükselterek on puanlık artış sağladık. Bu da yaklaşık 1.400–1.500 TL’ye yakın ek gelir artışı anlamına geliyor.

Diğer sağlık hizmetleri sınıfında görev yapan ebe ve hemşireler için de ilave 5 puanlık artış sağladık. Bu artış, diğer Bakanlıklardaki devlet memurlarına kıyasla ortalama 1.000 TL’ye denk gelen ek bir katkı olarak yansımış oldu.

"Şimdi bunun önemi nedir?"

İlk sabit ek ödemeye zam aldığımızda, bazı kesimler bizleri eleştirerek “800 TL zam mı alınır?” demişti. Ancak bugün geldiğimiz noktada sabit ücret 15.000 TL’yi geçmiş durumda. Daha önce taban ücreti artırdığımızda 5 puan yaklaşık 700–800 TL seviyesindeydi. Şimdi taban ücret 3.000 TL’yi aşmış durumda. Buna her 6 ayda bir yapılacak yüzdelik zamlar da eklendiğinde, bu kalemlerdeki artışlar katlanarak devam edecek.

DİĞER BAKANLIKLARDAKİ MEMURLARA GÖRE DAHA BELİRGİN ARTIŞ ALDIK

2026 Ocak ayında enflasyon farkı ve toplu sözleşme zammına ilave olarak elde edilen bu ek puan artışlarıyla, diğer devlet memurlarına kıyasla sağlık çalışanlarının kazanımları çok daha belirgin hale gelecektir.

Örneğin, 112 çalışanlarımızın yaşadığı mağduriyetleri tamamen çözüme kavuşturamasak da, “üçüncü basamak riskli birim” statüsünde değerlendirilmesi gerektiğini Sağlık Bakanlığı ile görüşerek takip ediyoruz. Bu süreçte 112 çalışanlarımıza 1.500 TL’ye yakın ek bir kazanım sağladık. Ayrıca kadrosu paramedik veya acil tıp teknisyeni olan çalışma arkadaşlarımızın ambulanslarda şoförlük yapmalarına karşılık, bu ek görev için +10 puan verilmesini talep ettik. Bu artış da 112 personelinin ücretlerine yansıyacaktır.

FORMALARI DEVLET KARŞILAYACAK

Bunun yanında, sağlık personelinin giydiği formaların “özellikli kıyafet statüsüne” dahil edilmesi gerektiğini gündeme taşıdık. Nasıl ki emniyet mensuplarının ve askeri personelin üniformaları devlet tarafından karşılanıyorsa, sağlık personelinin de zorunlu olarak giydiği formaların devlet tarafından karşılanması gerektiğini savunduk. Talebimiz kabul edildi ve yılda iki kez verilmek üzere hekimlerin, hemşirelerin ve ebelerin giydiği formalar özel kıyafet statüsüne dahil edilerek devlet tarafından karşılanacak.

Sağlık Bakanlığı dışındaki diğer sağlık hizmetleri sınıfında yer alan personelin giyim yardımı ödemeleri de devam edecek. Güncel şartlarda iki takım formanın maliyeti 5.000 TL civarındadır. Bu kazanımla, hekimlerimizin, hemşirelerimizin ve ebelerimizin cebinden her yıl bu tutarın çıkmasının önüne geçtik.

Burada bir eksiklik yaşandı; üniversite hastanelerinde görev yapan sağlık hizmetleri sınıfı personeli bu kapsama dahil edilmedi. Toplu sözleşme sonrasında bu durumu YÖK Başkanı ve Genel Sekreterine ilettik. YÖK Başkanından, üniversite hastanelerinde görev yapan sağlık çalışanlarının da aynı hakka kavuşacağına dair söz aldık. Böylece üniversite hastanelerinde görev yapan sağlık personelinin de formalarını ayni olarak alması sağlanacak.

Bu, elde ettiğimiz en önemli kazanımlardan biri oldu.

Öte yandan, Aile Bakanlığında görev yapan ve dezavantajlı gruplara hizmet veren sosyal hizmet çalışanlarının riskli birim tazminatlarında da önemli artışlar sağladık. Üniversite hastanelerinde sertifikalı olduğu halde bu sertifikaya karşılık herhangi bir ücret alamayan sağlık personelinin de ek ücret almasını temin ettik.

Örneğin, üniversite hastanelerinde ek ödeme tavanı Senato kararıyla belirleniyordu. Artık Senato kararı olmaksızın bu hususu toplu sözleşme maddesine dahil ettirdik. Böylece üniversite hastanelerinde ek ödeme tavanı, Senato değil doğrudan toplu sözleşme masası tarafından belirlenecek. Bu sayede üniversite hastanelerinde “tavana takılan” sağlık personelinin sorunu çözülmüş oldu.

Genel Başkan Doğruyol'dan İzmir’de ki 30 Yıllık Hastanenin Boşaltılmasına Tepki
Genel Başkan Doğruyol'dan İzmir’de ki 30 Yıllık Hastanenin Boşaltılmasına Tepki
İçeriği Görüntüle

"MERKEZ TEŞİKALATIN MAĞDURİYETİ GİDERİLDİ"

Sağlık Bakanlığı merkez teşkilatında, Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğünde, İlaç ve Eczacılık Başkanlığında çalışan sağlık hizmetleri sınıfındaki personel ile genel idare hizmetleri sınıfında çalışan arkadaşlarımızın mağduriyetleri vardı. Bu mağduriyetleri gidermek için sağlık hizmetleri sınıfında 15 puanlık (yaklaşık 1.500–2.000 TL) artış, yardımcı hizmetler ve genel idare hizmetleri sınıfında ise 10 puanlık (yaklaşık 1.200 TL) artış sağladık. Bu tutarlar, toplu sözleşmede belirlenen yüzdelik maaş zamlarına ek olarak ücretlere yansıyacaktır.

MALİYE BAKANLIĞI UZUN SÜRE DİRENÇ GÖSTERDİ

Sağlık politikalarının belirlendiği Sağlık Bakanlığı merkez teşkilatında görev yapan çalışanların sabit ek ödeme artışı konusunda uzun süredir yaşadığı sorunları da gündeme taşıdık. Konuyu her defasında görev yapan sağlık bakanlarına ilettik ve “Sağlık politikalarını birlikte yürüttüğünüz arkadaşlar mağduriyet yaşıyor” diyerek sürekli vurguladık. Ancak maliye bürokrasisi bu konuda uzun süre direnç gösterdi. Nihayetinde burada da önemli bir kazanım elde ederek 1.500 TL’lik ek artış sağladık. Genel idare hizmetleri ve yardımcı hizmetler sınıfındaki çalışanlar için de yaklaşık 1.100 TL civarında artış kazanılmış oldu.

Sagliksen Mahmut Faruk Dogan Roportaj 1

Sağlık Bakanlığında bizler 24 saat esasına göre çalışan personeliz. Sözümün başında da ifade ettiğim gibi ben sahadan gelen biriyim; nöbet tuttum, acil travma biriminde, ortopedi servisinde görev yaptım. En uzun süre ise acil serviste çalıştım. Yani sendikacılığa travma odasında başladım. Gece nöbetinin ne anlama geldiğini, hemşirenin, hekimin ve memurun gece nöbetlerinde yaşadığı zorlukları çok iyi biliyorum.

Bu nedenle, gece nöbeti tutan sağlık personeline mutlaka farklı bir hak verilmesi gerektiğini muhataplarımıza ısrarla ilettik. Gece tazminatının gerekliliğini sadece sözlü olarak değil, akademik raporlar ve uzman görüşleriyle destekleyerek toplu sözleşme masasına taşıdık. “Gece çalışmanın insan sağlığı üzerinde yarattığı olumsuz etkiler bilimsel olarak kanıtlanmıştır” diyerek, Maliye’ye gece çalışanlara %50 oranında gece tazminatı ödenmesini talep ettik.

Ne yazık ki, Maliye bürokrasisinin direnci nedeniyle bu talep yalnızca %10 oranında kabul edildi. Elbette yeterli değildir, ancak önemli bir başlangıçtır.

Çünkü uzun yıllar sonra ilk kez “gece çalışan ile gündüz çalışan arasında fark olmalı gerçeğini toplu sözleşme masasında kabul ettirmiş olduk. Sağlık-Sen’in en çok önemsediği nokta budur. Artık yoğun bakımda nöbet tutan hemşire, “Gece çalışmamın bir farkı yok” demeyecek. Biz bu farkındalığı ortaya koyduk. %10’luk artışla bir kapı açtık, bundan sonraki toplu sözleşmelerde bu oranı %50–60 seviyelerine taşımayı hedefliyoruz.

Röportajın devamında Genel Başkana Sorduğumuz Sorular:

Soru: Son dönemde işçi maaşları ile sağlık personeli maaşları arasındaki fark giderek artıyor. Örneğin, Eylül ayında işçi maaşlarının ortalama 60.000 TL’ye yükseldiği, buna 30.000 TL ikramiye eklendiği, ayrıca geriye dönük alacaklarla birlikte toplamda yaklaşık 200.000 TL’ye ulaştığı görülüyor. Siz bu haksızlık hakkında ne düşünüyorsunuz?

Soru: Sağlık personelinin nöbet ücretleri başta olmak üzere teşvik ek ödemelerinin geç yatırılması sonrası yaşanan mağduriyetlerle ilgili Sağlık-Sen olarak ne gibi girişimlerde bulundunuz?

Soru: Hizmetli personelin genel idari hizmetler sınıfına geçirilmesi ile ilgili toplu sözleşmede bir kazanım çıkmadı. Hizmetliler ne zaman Genel İdare ya da Teknik Hizmetler sınıfına geçirilecek?

Soru: Genel Başkan, hekimler Sağlık-Sen’e küstü mü? Son toplu sözleşmede hekimler herhangi bir kazanım elde edemedi şeklinde eleştiriler var. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?

Soru: Rekabetin sendikacılık açısından öneminden bahsettiniz. Ancak bazı eleştiriler, özellikle üye sayısı az olan sendikaların kapatılmasına yönelik baraj uygulamasının Sağlık-Sen tarafından desteklendiği yönünde. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?

Soru: Sözleşmeli yönetici olarak görev yapan çalışanların ücretlerindeki şikâyetlerle ilgili Sağlık-Sen’in herhangi bir çalışması oldu mu?

Soru: Toplu sözleşme sürecinde Sağlık-Sen neden iş bırakmadı?

Soru: Sağlık-Sen, yani Memur-Sen, hakem heyetine katılmasaydı memur maaş zammı Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne kalacaktı ve hükümet mecburen maaş zammını artırmak zorunda kalacaktı şeklinde eleştiriler var. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?

Sağlık-Sen Genel Başkanı Doğan: 'Diplomanın Hakkını İstiyoruz' - 'Bakanın Masasına Bordroları Koydum'
Sağlık-Sen Genel Başkanı Doğan: 'Diplomanın Hakkını İstiyoruz' - 'Bakanın Masasına Bordroları Koydum'
İçeriği Görüntüle