657 sayılı Devlet Memurları Kanunu, Danıştay kararları ve Yerel Yönetimler Genel Müdürlüğü’nün görüşleri birlikte değerlendirildiğinde, memurların izinli olmaları, kendilerine tebligat yapılmasına engel teşkil etmemektedir.
657 Sayılı Kanun Ne Diyor?
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun "Atamalarda Görev Yerine Hareket ve İşe Başlama Süresi" başlıklı 62. maddesi, memurların yeni görev yerlerine hareket etme ve işe başlama sürelerini düzenlemektedir.
Bu maddeye göre:
Aynı yerde bir göreve atanan memurlar, atama emirlerinin kendilerine tebliğ edildiği gün işe başlamak zorundadır.
Farklı bir şehre atanan memurlar, atama emirlerinin kendilerine tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde yeni görev yerlerine gitmek ve takip eden iş günü içinde işe başlamak zorundadır.
Kanuni izin veya rapor süresinde atama yapılmışsa, atama hükümleri izin veya rapor süresi tamamlandıktan sonra işlemeye başlar.
Bu düzenleme, memurların yıllık izinde veya raporlu olmalarının kendilerine yapılan tebligatları geçersiz kılmadığını açıkça göstermektedir.
Memurların İzinli veya Raporlu Olması Tebligata Engel Değil
63. madde ise bir göreve ilk defa veya yeniden atanan memurların, tebliğ edilen süreler içinde göreve başlamamaları halinde uygulanacak yaptırımları düzenlemektedir.
Bu maddeye göre:
Atama işlemi tebliğ edilmesine rağmen, belirtilen süre içinde göreve başlamayanların atamaları iptal edilir ve 1 yıl boyunca devlet memuru olarak istihdam edilemezler.
Eğer memurun göreve başlamama durumu 2 ayı aşarsa, atama işlemi iptal edilir.
Başka bir şehre atanan memurların, belirlenen sürede göreve başlamamaları halinde maaş alamadan 10 gün ek süreleri olur. Bu süre sonunda da göreve başlamazlarsa, memuriyetten çekilmiş sayılırlar.
Bu düzenlemeler çerçevesinde, memurun izin veya raporlu olması halinde bile tebligat yapılabileceği ve bu durumda atama hükümlerinin izin veya rapor bitiminde işlemeye başlayacağı açıkça belirtilmiştir.
Danıştay Kararı: Tebellüğden Kaçınmak Hukuka Aykırı Sayılıyor
Danıştay 5. Dairesi’nin 10 Mayıs 1999 tarihli kararı (E: 1999/399, K: 1999/1452), memurların tebellüğden kaçınmasının hukuki sonuçlarını ortaya koymaktadır.
Kararda, bir memurun atama işlemini kabul etmeyerek tebellüğden imtina etmesi üzerine yapılan değerlendirmede, idarenin bu atamayı iptal etmesinin hukuka aykırı olmadığı belirtilmiştir.
Bu karar, tebligatın yapıldığı tarihten itibaren memurun yükümlülüklerinin başladığını ve bu yükümlülüklerden kaçınmanın idari yaptırıma tabi olabileceğini göstermektedir.
Yerel Yönetimler Genel Müdürlüğü’nün Görüşü
Yerel Yönetimler Genel Müdürlüğü’nün 25 Haziran 2024 tarihli (S: E-53773008-622.02-9765358) görüş yazısında, bir memurun rahatsızlığı nedeniyle raporlu olmasının, kendisine yapılan tebligatın geçersiz sayılması için yeterli bir neden olmadığı ifade edilmiştir.
Bu görüşe göre:
Memurun raporlu olması, ona yapılan resmi bildirimleri geçersiz hale getirmez.
Memur, tebligat aldıktan sonra belirlenen süreler dahilinde hareket etmeli ve yeni görev yerine belirtilen süre içinde gitmelidir.
Sonuç: Memurlar Yıllık İzin ve Raporlu Olmaları Halinde Tebligat Alabilirler
Tüm bu yasal düzenlemeler, Danıştay kararları ve Yerel Yönetimler Genel Müdürlüğü’nün görüşleri birlikte değerlendirildiğinde, memurların yıllık izinli veya raporlu olmalarının kendilerine tebligat yapılmasını engellemediği açıkça görülmektedir.
Buna göre:
İzin veya rapor süresi içinde atama yapılmışsa, memurun yeni görev yerine gitme süresi, izin veya rapor süresi tamamlandıktan sonra işlemeye başlar.
Tebligatın geçerli sayılması için memurun aktif olarak çalışıyor olması gerekmez.
Tebellüğden kaçınmak, memur açısından idari ve hukuki yaptırımlara yol açabilir.