657 sayılı Kanunun 102. maddesinde yıllık izin süreleri, kullanım şekilleri, mazeret izinleri ve diğer izinle ilgili hususlar düzenlenmiştir. Ancak, bazı idareler izin taleplerinde iznin geçirileceği adresin belirtilmesini talep ederken, bazıları ise bunu istememektedir.
Bu durumda, izin taleplerinde adres bildirilmesi gerekip gerekmediği konusu önem kazanmaktadır. Bu noktada, izin taleplerinde adres bildirme zorunluluğunun yasal dayanağı ve hukuki durumu incelenmelidir. Memur ve idare arasında bu konudaki anlaşmazlıklar ve gerginlikler dikkate alındığında, izin taleplerinde adres bildirme konusunun açıklığa kavuşturulması büyük önem taşımaktadır. Yasal düzenlemelerin netleştirilmesi, memur ve idare arasındaki güven ilişkisinin korunması açısından da büyük öneme sahiptir.
13.02.2011 tarihli 6111 sayılı Kanunla, 657 sayılı Kanunun " ikamet mecburiyeti" başlıklı aşağıda madde metnine yer verilen Ek 20'nci maddesi kaldırılmış idi.
" Devlet memurlarının görev yaptıkları kurum ve hizmet birimlerinin bulunduğu yerleşme merkezlerinde (mücavir alanları dahil belediye ve köy hudutları içerisinde) ikamet etmeleri esastır.
Devlet memurlarının görevini aksatmamak kayıt ve şartıyla birinci fıkrada belirlenen hudutlar dışında ikamet etmelerine mensup oldukları kurumun yetkili amirince izin verilebilir.
Devlet memurları, ikamet ettikleri il hudutlarını tatillerde ancak yetkili amirin izniyle terk edebilirler."
Bununla beraber, 657 sayılı Kanunun 125/C maddesinde yer alan düzenlemeye göre ikamet ettikleri ilin hudutlarını izinsiz terk etmek aylıktan kesme cezasını gerektirmekte iken bu fiile bağlı düzenleme de 6111 sayılı Kanunun 111'inci maddesi ile kaldırılmış idi.
6111 sayılı Kanunla kaldırılan bu düzenlemelerin gerekçesinde şu hususlara yer verilmiştir.
" 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununun Ek 20'nci maddesinde devlet memurlarının ikamet mecburiyeti düzenlenmektedir. Bu maddenin son fıkrası "Devlet memurları, ikamet ettikleri il hudutlarını tatillerde ancak yetkili amirin izniyle terk edebilirler" hükmünü havidir. Günümüz teknolojisinin imkanları artık illeri, ülkeleri, kıtaları birbirine yaklaştırmıştır. Seyahat etmek kolaylaşmış ve bazen de küresel dünyada zorunluluk haline gelmiştir. İnsanların bu özgürlüklerini kısıtlamak doğru değildir. Üstelik burada söz konusu olan çalışılan günler değil, yasanın tatil olarak öngördüğü tatil zamanlarıdır. Çalışılması zorunlu mesai saatleri dışında kişinin seyahat ve tatil haklarına sınır getirilmesi ve bu bağlamda devlet memuru olmasının bir sınırlanma nedeni olarak kullanılması hukuka ve teknolojik gelişmeye aykırı görünmektedir. Malum olduğu üzere söz konusu yasa hükmü, neredeyse bütünüyle işlevsizleşmiş ve uygulanmamaktadır. Ancak buna rağmen, yasada var olan bu hüküm bazen kötü niyet aracı olabilmekte, rutin bir "ihlal" idarenin sorun yaşadığı bazı personele yaptırım uygulama aracı haline getirilebilmektedir. Genelde hakkaniyet, gerçeklik ve eşitlik ilkelerine aykırı olarak ve idarelerin bütünüyle inisiyatifinde kullanılan bu yasa maddesi, çalışanları mağdur edebilmektedir. Hiç kuşku yok ki, görev niteliği bakımından bazı alanlardaki devlet memurluğunda kısıtlamalar anlaşılabilir ve bu konularda kurum yasalarında özel hükümler konulabilir. Ancak bunun öğretmeninden teknisyenine, akademisyeninden araç kullanıcısına bütün devlet memurlarını kapsıyor olması genel ve son derece önemli bir hakkın kısıtlanması anlamına gelmektedir. Anayasamızın "Kişinin Hakları ve Ödevleri" ni düzenleyen İkinci Bölümünde yer alan 23 üncü maddede de "yerleşme ve seyahat hürriyetini" düzenlemektedir. Anayasamızın bu hükmü karşısında da 657 sayılı Kanunun Ek 20'nci maddesinin son fıkrasının kaldırılması uygun olacaktır. Böylelikle devlet memurlarımızın tatillerde il hudutlarının dışına çıkmak için yetkili amirden izin almalarına gerek kalmayacaktır."
Bu yapılan açıklamalara göre; memurların izin taleplerinde adres belirtilmesi zorunlu olmayıp, izin formunda varsa adresi dileyen memurların yazabileceğini, dileyenlerin ise yazmayabileceğini, idarelerin bu konuda memurlarını zorlayamayacağını, hatta ve hatta mevcut izin formlarında varsa iznin geçirileceği adres bölümünün kaldırılması gerektiğini değerlendirmekteyiz.