Enerji bedeline göre çok daha hızlı artan dağıtım bedelleri, fatura yükünü üçe katladı. 2021 yılında 183 TL olan ortalama elektrik faturası, 2025 Nisan itibarıyla 595 TL’ye ulaştı. Üstelik bu artışın büyük bölümü dağıtım şirketlerinin aldığı paydan kaynaklanıyor.
Faturanın Yüzde 71’i Dağıtım Bedeli Oldu
Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) tarafından yapılan hesaplamalara göre, dört kişilik bir ailenin 230 kWh’lik aylık tüketiminde faturanın sadece yüzde 19’u enerjiye, yüzde 71’i dağıtıma, kalan yüzde 10’u ise vergi ve fonlara gidiyor. 2025 yılı tarifeleriyle birlikte 230 kWh tüketim için dağıtım bedeli 422 TL, enerji bedeli 113 TL ve vergi-fonlar 59 TL olarak hesaplandı.
Dağıtım Bedeli 4 Yılda Yüzde 642 Arttı
Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun (EPDK) Nisan ayında yaptığı yüzde 25’lik zam sonrası dağıtım bedeli kilovatsaat başına 1,83 TL’ye yükseldi. Son dört yılda enerji bedelindeki artış yüzde 24,5’te kalırken, dağıtım bedelinde yüzde 642,2 gibi çarpıcı bir artış yaşandı.
2021 yılında dağıtımın faturadaki payı yüzde 31 iken bugün bu oran yüzde 71’e çıkmış durumda. Bu durum, elektrik faturalarında yaşanan artışın temel nedeninin enerji üretim maliyetlerinden değil, dağıtım hizmetlerinden kaynaklandığını ortaya koyuyor.
EMO: “Kamulaştırma Gündeme Alınmalı”
EMO, dağıtım şirketlerine aktarılan bu yüksek kaynak akışının hizmetin fahiş bedelle verildiğini gösterdiğini savunuyor. Açıklamada, elektrik dağıtım bölgelerinin özel sektöre devredilmesiyle birlikte piyasanın çarpık bir yapıya dönüştüğü vurgulandı.
EMO’nun önerileri şöyle sıralandı:
- Dağıtım şirketlerine kaynak aktarımı son bulmalı
- Enerji tarifeleri siyasi ve ticari etkilerden arındırılmalı
- Üretim ve dağıtım hizmetleri yeniden kamuya devredilmeli
- Ucuz, kaliteli ve sürdürülebilir enerji erişimi temel hak olarak korunmalı
Gözler EPDK ve Hükümette
Elektrik faturalarında dağıtım bedelinin enerji maliyetlerini üçe katlaması, hem vatandaşlar hem de sivil toplum kuruluşları tarafından tepkiyle karşılanıyor. Bu tablo, enerji sektöründe daha şeffaf ve kamu yararını gözeten bir düzenlemeye olan ihtiyacı bir kez daha ortaya koydu.
Önümüzdeki dönemde EPDK’nın atacağı adımlar ve kamusal denetimin güçlendirilip güçlendirilmeyeceği merakla bekleniyor.