Danıştay'ın aldığı son karara göre, disiplin cezaları konusunda yetki devri uygulamaları daha dikkatli ve detaylı bir şekilde değerlendirilecek. Kararın ardında, disiplin süreçlerinin daha adil ve şeffaf bir biçimde yürütülmesi amacı yatıyor.
Danıştay 8. Daire Başkanlığı 2020/2379 E. , 2022/121 K. kararında cezası işlemlerinde yetki devrinin nasıl değerlendirilmesi gerektiğine dair detaylı değerlendirme yaptı. Söz konusu kararda yetki devriyle alakalı olarak;
" 2577 sayılı Kanun'un 'İdari dava türleri ve idari yargı yetkisinin sınırı' başlıklı 2. maddesinde; "İdarî işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlâl edilenler tarafından açılan iptal davaları", idari dava türleri arasında sayılmış; böylece mahkemelerce idari işlemin yargısal denetimi yapılırken, işlemin mevzuatla belirlenen makam veya merci tarafından tesis edilip edilmediğinin araştırılacağı kurala bağlanmıştır.
Yetki kurallarının dar ve özel anlamda kamu düzenine ilişkin olduğu, bu nedenle idarelerin yetki kurallarına sıkı bir şekilde uymak zorunda bulunduğu İdare Hukuku'nun bilinen ilkelerindendir. Dar anlamda yetki unsuru denilen karar alma yeteneği, konu, yer ve zaman itibariyle Anayasa ve yasalarla, belli organ, makam ve kamu görevlilerine tanınmış bir güçtür.
Yetki devrinin hukuken geçerli olabilmesi daha önce kanunda açıkca öngörülmüş olmasına bağlı olup istisnai durumlar hariç, yasayla bir makama veya organa verilmiş bir yetkinin başka bir makama ya da kişiye devri mümkün olmadığından, disiplin cezası verme yetkisinin de yetkili kurul ya da amir tarafından devredilmesi mümkün bulunmamaktadır.
Ayrıca, alt ceza verme yetkisinin asıl cezayı vermekle yetkili kılınmış disiplin amiri ve kurullarına ait olacağı yerleşmiş disiplin hukuku ilkeleri ve yargı içtihatları arasında olup alt cezayı gerektiren fiil ve haller değil, asıl cezanın konusunu oluşturan fiil ve hallerin var olup olmadığı, suç ve ceza tanımlarına uyup uymadıkları hususunun asıl cezayı vermekle yetkili kılınmış mercilerce değerlendirileceği açıktır.
Uyuşmazlıkta, davacıya isnat edilen "...grev gibi eylemlere katılmak ya da bu amaçlarla toplu olarak göreve gelmemek" fiilinin karşılığı cezanın kamu görevinden çıkarma cezası olduğu hususu göz önünde bulundurularak soruşturma dosyasının bahse konu cezayı vermeye yetkili Yüksek Disiplin Kurulu'na gönderilmesi ve alt ceza verilmesi konusundaki değerlendirmenin de yine aynı kurulca yapılması gerekirken, Fakültesi Yönetim Kurulu Kararı uyarınca tesis edilen Dekanlık işleminde yetki yönünden hukuka uygunluk bulunmadığı sonucuna ulaşılmaktadır.
Bu durumda, tesis edilen dava konusu işlemde yetki yönünden hukuka uygunluk bulunmadığından işin esasını inceleyen İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet görülmemiş ise de; sonucu itibariyle yerinde görülen kararın belirtilen gerekçe ile onanması gerektiği sonucuna ulaşılmaktadır." şeklinde değerlendirme yapıldı.
Danıştay 8. Daire Başkanlığı 2020/2379 E. , 2022/121 K.
"İçtihat Metni"
T.C.D A N I Ş T A Y SEKİZİNCİ DAİRE
Esas No : 2020/2379
Karar No : 2022/121
Kararın Düzeltilmesi İsteminde Bulunan(Davalı): … Üniversitesi Rektörlüğü/…
Vekili : Av. …Karşı Taraf (Davacı) : …'yu Temsilen … Sendikası
Vekili : Av. …İstemin Özeti :Danıştay 8. Dairesi'nin 19/12/2019 gün ve E:2015/8302, K:2019/12315 sayılı kararının; hukuka aykırı olduğu öne sürülerek, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 54. maddesi uyarınca düzeltilmesi istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : İstemin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Danıştay Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi : İstemin kabulü ile Mahkeme kararının gerekçe değiştirerek onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Sekizinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Kararın düzeltilmesi istemine ilişkin dilekçede öne sürülen düzeltme nedenleri 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 54. maddesine uygun bulunduğundan düzeltme isteminin kabulü ile Danıştay Sekizinci Dairesi'nin 19/12/2019 tarih ve E:2015/8302, K:2019/12315 sayılı kararının kaldırılarak işin esası yeniden incelendi.
Dava, Marmara Üniversitesi … Fakültesi'nde araştırma görevlisi olarak görev yapan davacının, üyesi bulunduğu sendikanın grev eylemine katıldığı ve bu amaçla görevine gelmediği gerekçesiyle Yükseköğretim Kurumları Yönetici, Öğretim Elemanı ve Memurları Disiplin Yönetmeliği'nin 8/a maddesi uyarınca "8/1 oranında aylıktan kesme" disiplin cezası verilmesine ilişkin … tarih ve … sayılı işlemin iptali ve yoksun kalınan parasal haklarının ödenmesine karar verilmesi istenilmektedir.
İdare Mahkemesince, davacının sendikal faaliyet gereği greve katılarak 04/06/2013 tarihli sınav oturumundaki gözetmenlik görevini yerine getirmemek eyleminin, "kasıtlı olarak, verilen emir ve görevleri tam ve zamanında yapmamak, görev mahallinde kurumlarca belirlenen usul ve esasları yerine getirmemek" kapsamında değerlendirilemeyeceği, sınav öncesinde görevini başka bir araştırma görevlisine devrettiği ve böylece sınavda aksama yaşanmamasını sağladığı, Yükseköğretim Kurumları Yönetici, Öğretim Elemanı ve Memurları Disiplin Yönetmeliği'nin 8. maddesinin (a) bendinde belirtilen fiilin de sübuta ermediği, sendikal faaliyet kapsamında bir gün göreve gelmemek fiilinin mazeret olarak kabulünün gerektiği, davacı hakkında, disiplin suçu teşkil etmeyen fiil nedeniyle tesis edilen 1/8 oranında aylıktan kesme disiplin cezası uygulanmasına ilişkin dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline, dava konusu disiplin cezası nedeniyle yoksun kaldığı parasal haklarının davalı idarece davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
Dava konusu işlem tarihinde yürürlükte bulunan Yükseköğretim Kurumları Yönetici, Öğretim Elemanı ve Memurları Disiplin Yönetmeliği'nin 'Kamu görevinden çıkarma' başlıklı 11. maddesinin (a) fıkrasında; "İdeolojik, siyasi, yıkıcı, bölücü amaçlarla eylemlerde bulunmak veya bu eylemleri desteklemek suretiyle kurumların huzur, sükun ve çalışma düzenini bozmak; boykot, işgal, engelleme, işi yavaşlatma ve grev gibi eylemlere katılmak ya da bu amaçlarla toplu olarak göreve gelmemek, bunları tahrik ve teşvik etmek, yardımda bulunmak" fiili kamu görevinden çıkarma cezasını gerektiren eylemlerden sayılmış olup 'İyi Halin Değerlendirilmesi' başlıklı 16. maddesinde; "Geçmiş hizmetleri sırasında çalışmaları olumlu olan veya ödül veya başarı belgesi alan yönetici ve öğretim elemanları ile memurlar ve diğer personel için verilecek cezalarda bir derece hafif olanı uygulanabilir
" hükmü, 'Disiplin Cezası Vermeye Yetkili Amir ve Kurullar' başlıklı 33. maddesinde; "Kamu görevinden çıkarma cezası disiplin amirlerinin bu yoldaki isteği üzerine, Yüksek Disiplin Kurulu kararı ile verilir.
" hükmüne yer verilmiştir.
Dava dosyasının incelenmesinden; Marmara Üniversitesi … Fakültesi'nde araştırma görevlisi olarak görev yapmakta olan davacının, üyesi olduğu sendikanın 16/05/2013 tarihinde aldığı, 05/06/2013 tarihinde bir günlük uyarı grevi kararı ve 03/06/2013 tarihinde aldığı, "İnsanca yaşam, güvenceli iş ve gelecek" talebiyle 05/06/2013 tarihinde yapılacak söz konusu bir günlük uyarı grevi kararının "Demokratik bir Türkiye" talebiyle yapılacak grev ile birleştirilmesi suretiyle 04-05/06/2013 tarihlerinde iki gün olarak uygulanması şeklindeki kararı üzerine söz konusu greve katıldığı ve 04/06/2013 tarihli sınav oturumundaki gözetmenlik görevini yerine getirmediğinin tespit edildiği, davacı hakkında başlatılan soruşturma sonucunda düzenlenen 01/11/2013 tarihli soruşturma raporda; davacının eylemine uyan Yükseköğretim Kurumları Yönetici, Öğretim Elemanı ve Memurları Disiplin Yönetmeliği'nin 11. maddesi uyarınca "Üniversite öğretim mesleğinden veya kamu görevinden çıkarma" cezası ile cezalandırılmasının teklif edildiği, getirilen teklif üzerine … tarih ve … sayılı Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Yönetim Kurulu Kararı'nda, davacının belirtilen gün ve saatte görev yerini, hukuki herhangi bir nedene dayanmaksızın terk ederek grev eylemine katıldığı, fakat diğer araştırma görevlilerinden farklı olarak sınav öncesinde görevini bir başka araştırma görevlisine devrettiği ve bu şekilde görevli olduğu sınavda bir aksama yaşanmamasını sağladığı dikkate alınarak anılan Yönetmeliğin 8. maddesinin (a) bendi uyarınca "8/1 oranında aylıktan kesme cezası" verilmesinin uygun olduğuna karar verildiği, … tarih ve … sayılı Dekanlık işlemiyle de, Disiplin Yönetmeliği'nin 8/a maddesi uyarınca "8/1 oranında aylıktan kesme" disiplin cezası verilmesine üzerine anılan işlemin iptali ve yoksun kalınan parasal haklarının ödenmesi istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
2577 sayılı Kanun'un 'İdari dava türleri ve idari yargı yetkisinin sınırı' başlıklı 2. maddesinde; "İdarî işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlâl edilenler tarafından açılan iptal davaları", idari dava türleri arasında sayılmış; böylece mahkemelerce idari işlemin yargısal denetimi yapılırken, işlemin mevzuatla belirlenen makam veya merci tarafından tesis edilip edilmediğinin araştırılacağı kurala bağlanmıştır.
Yetki kurallarının dar ve özel anlamda kamu düzenine ilişkin olduğu, bu nedenle idarelerin yetki kurallarına sıkı bir şekilde uymak zorunda bulunduğu İdare Hukuku'nun bilinen ilkelerindendir. Dar anlamda yetki unsuru denilen karar alma yeteneği, konu, yer ve zaman itibariyle Anayasa ve yasalarla, belli organ, makam ve kamu görevlilerine tanınmış bir güçtür.
Yetki devrinin hukuken geçerli olabilmesi daha önce kanunda açıkca öngörülmüş olmasına bağlı olup istisnai durumlar hariç, yasayla bir makama veya organa verilmiş bir yetkinin başka bir makama ya da kişiye devri mümkün olmadığından, disiplin cezası verme yetkisinin de yetkili kurul ya da amir tarafından devredilmesi mümkün bulunmamaktadır.
Ayrıca, alt ceza verme yetkisinin asıl cezayı vermekle yetkili kılınmış disiplin amiri ve kurullarına ait olacağı yerleşmiş disiplin hukuku ilkeleri ve yargı içtihatları arasında olup alt cezayı gerektiren fiil ve haller değil, asıl cezanın konusunu oluşturan fiil ve hallerin var olup olmadığı, suç ve ceza tanımlarına uyup uymadıkları hususunun asıl cezayı vermekle yetkili kılınmış mercilerce değerlendirileceği açıktır.
Uyuşmazlıkta, davacıya isnat edilen "...grev gibi eylemlere katılmak ya da bu amaçlarla toplu olarak göreve gelmemek" fiilinin karşılığı cezanın kamu görevinden çıkarma cezası olduğu hususu göz önünde bulundurularak soruşturma dosyasının bahse konu cezayı vermeye yetkili Yüksek Disiplin Kurulu'na gönderilmesi ve alt ceza verilmesi konusundaki değerlendirmenin de yine aynı kurulca yapılması gerekirken, Fakültesi Yönetim Kurulu Kararı uyarınca tesis edilen Dekanlık işleminde yetki yönünden hukuka uygunluk bulunmadığı sonucuna ulaşılmaktadır.
Bu durumda, tesis edilen dava konusu işlemde yetki yönünden hukuka uygunluk bulunmadığından işin esasını inceleyen İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet görülmemiş ise de; sonucu itibariyle yerinde görülen kararın belirtilen gerekçe ile onanması gerektiği sonucuna ulaşılmaktadır.
Açıklanan sebeplerle, temyize konu … İdare Mahkemesince verilen kararın yukarıda yer verilen gerekçe ile onanmasına ve karar düzeltme giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına, 20/01/2022 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY :
(X-) Danıştay Dava Daireleri ve İdari veya Vergi Dava Daireleri Kurulları tarafından verilen kararlar hakkında karar düzeltilmesi yoluna başvurulabilmesi 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 54. maddesinde yazılı nedenlerin bulunmasına bağlıdır.
İstemde bulunan tarafından öne sürülen düzeltme nedenleri ise sözü edilen maddede belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymadığından, yasal dayanağı olmayan düzeltme isteminin reddi gerektiği oyu ile aksi yöndeki karara katılmıyorum.
KARŞI OY :
(XX-) 2577 sayılı Kanunun Yargılamanın Yenilenmesi ve Kararın Düzeltilmesine İlişkin Özel Hükümler başlıklı 55. maddesinin son fıkrasında 53, 54 ve bu madde hükümleri saklı kalmak kaydıyla, karar düzeltilmesinde bu kanunun diğer hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiş, aynı Kanunun 49. madesinin ilk fıkrasında ise; “Temyiz incelemesi sonunda Danıştay; Kararı hukuka uygun bulursa onar. Kararın sonucu hukuka uygun olmakla birlikte gösterilen gerekçeyi doğru bulmaz veya eksik bulursa, kararı, gerekçesini değiştirerek onar” kuralı getirilmiştir.
Maddenin devamında ise Danıştay’ın Bozma kararı verebileceği haller; “Temyiz incelemesi sonunda Danıştay; a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması, b) Hukuka aykırı karar verilmesi, c) Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması, sebeplerinden dolayı incelenen kararı bozar” şeklinde düzenlenmiştir.
Öte yandan 2577 sayılı Kanunun 31. maddesiyle yapılan atıf gereği idari yargı bakımından da uygulanacak kural haline gelen 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 326. maddesinde yargılama giderlerinin aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verileceği kurala bağlanmıştır.
Bakılan davada; ilk derece mahkemesinin dava konusu işlemin iptali yönündeki kararı, Dairemizin temyiz incelemesi sonunda Onanmış, idarece karar düzeltme talebinde bulunulması üzerine ilk derece mahkemesi kararındaki gerekçenin uygun olmadığı iptal hükmünün başka bir gerekçeyle kurulması gerektiği değerlendirilmiştir. Görüldüğü üzere Dairemizin karar düzeltme incelemesinde; temyiz aşamasında verilen kararın hüküm fıkrasına ilişkin bir hukuka aykırılık tespit edilmemiş, mahkemenin iptal gerekçesi ve buna bağlı olarak onama gerekçesinin değiştirilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır. Gerek ilk derece mahkemesi kararında gerekse onama kararında sonucu itibarıyla hukuka aykırılık bulunmadığından karar düzeltme safhası yargılama giderleri de Kanuna uygun olarak karar düzeltme isteminde bulunan taraf üzerinde bırakılmıştır.
Davanın aşamaları böyle iken, Dairemizin işbu kararında; “Kararın düzeltilmesi istemine ilişkin dilekçede öne sürülen düzeltme nedenleri 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 54. maddesine uygun bulunduğundan düzeltme isteminin kabulü ile Danıştay Sekizinci Dairesi'nin 19/12/2019 tarih ve E:2015/8302, K:2019/12315 sayılı kararının kaldırılarak işin esası yeniden incelendi” denildikten sonra yeni gerekçenin yazımına geçilmiştir.
Oysa kanaatimce Dairemizin Temyiz kararında 2577 sayılı Kanunun 54. maddesinde sayılan nedenlerin hiçbirisi yoktur ve esasen bu husus oybirliği ile karara bağlanmıştır. Yapılan iş sadece gerekçe değiştirilmesinden ibarettir. Öte yandan; davalının karar düzeltme istemine ilişkin dilekçesinde ileri sürdüğü nedenlerin yerinde görüldüğü belirtildikten sonra yargılama giderlerinin yine davalı üzerinde bırakılması gibi bir durumla karşı karşıya kalınmıştır.
Bu durumda, Karar Düzeltme İsteminin Gerekçe Değiştirilerek Reddi yönünde hüküm kurulması gerekirken, Karar Düzeltme İsteminin Kabulü ile daha önce Onama kararı verdiğimiz kararın yeniden Onanması sonucunu doğuran çoğunluk kararına katılmıyorum.