Demircan, hükümetin sunduğu zam teklifinin toplamda yüzde 34 olduğunu hatırlatarak kamu işveren heyetine yöneltilmesi gereken soruları dile getirdi. Özellikle 2024 yılı yeniden değerleme oranının yüzde kaç olacağına dair sorularını paylaştı. Örneğin, Demircan özellikle yüzde 23'ün altında bir değerleme oranının olup olmayacağını sorguladı. Geçmiş yıllarda yaşanan yeniden değerleme oranlarının da göz önüne alınması gerektiğini vurgulayan Demircan, geçici olarak yapılan revizyonların ve ek vergilerin getirilmesinin de hatırlanması gerektiğini belirtti.
Yetkili konfederasyonun toplu sözleşme öncesi açıkladığı yüzde 110 talebine de değinen Demircan, bu oranın belirlenirken ocak ayında yürürlüğe girecek yeniden değerleme oranının göz önünde bulundurulup bulunmadığını sorguladı. Hem memurlar hem de memur emeklilerinin beklentileri ve mali durumlarının gözetilmesi gerektiğini ifade etti. Bu bağlamda Demircan, hükümetin önerdiği zam teklifinin memurların ve emeklilerin gerçek ihtiyaçlarını yeterince karşılayıp karşılamadığının üzerine titizlikle düşünülmesi gerektiğini dile getirdi.
"Bir mağdur varsa o da memurlardır"
"Bırakalım enflasyon tahminini, biz devletimizin uygulayacağı değerleme oranı üzerinden talepte bulunalım" diyen Demircan, şöyle devam etti:
"Dün bakanımızın teklifinden sonra kameralar karşısına geçen sendika temsilcilerine de iki çift sözümüz var. 'Kamu işveren heyeti sizi ciddiye almıyor. Dün kameralar önünde bunu kendiniz de dile getirdiniz. Kira yardımı, kök ücret artışı, yılda 4 kez maaş artışı, refah payı, bayram ikramiyesi, 3600 ek göstergenin birinci dereye düşmüş tüm memurlara verilmesi, kamu da akademisyen ve mühendislerden şube müdürleri ve şeflerin ücret artışı beklentilerine yönelik cümle kurulmadığını' ifade ettiniz.
Konfederasyon başkanı yadırgıyor, üzülüyor, iş kollarının taleplerinin henüz görüşülmediğini belirtiyor ve zaman kısaldı zamanı hızlandırmak gerektiğini dile getiriyor. Bu açıklamaları maalesef yetkili konfederasyon başkanı yapıyor. Her seçim öncesi kabine üyesi gibi konuşuyor; ama iş toplu sözleşmeye geldiğinde masanın masumu, mağduru gibi konuşuyor. Burada bir mağdur varsa o da memurlardır. Üzülme Ali Bey, müzakereler için yeterli zaman kalmazsa kamu hakem kurulu var, ona gidersin. Hani neredeyse tüm üyelerinin hükümet tarafından belirlendiği, o da olmadı sosyal hakların görüşülmesini KİK toplantılarına bırakırsınız. Siz iyi bilirsiniz bu işleri. Neredeyse yetkiyi aldığınızdan beri her dönem aynı şeyi yapıyorsunuz. Üyelerinizde bu duruma alıştılar. Umut ekip hüsran biçtiriyorsunuz."
"Masadan memurun hakkını alarak kalkın"
Demircan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Hükümetin 2 yıl için teklif ettiği oranı makul bulmadığınızı ifade ediyorsunuz. Peki, 2 yıl için sizin yüzde 110'unuz kabul edilebilir mi? Siz sendika olarak enflasyon farkının zam olmadığını ne zaman idrak edeceksiniz? Memurun ve emeklinin içinde bulunduğu durumu ifade etmek yerine teşekkür etmeyi yeğlediniz. Bu hatalarınız birike birike bugün bu noktaya geldi. Madem siyaset sendikacılığı yapıyorsunuz, o vakit masadan memurun hakkını alarak kalkın. Yalandan 'vicdani olmayan konut kiraları' demeyin. Devletin lojmanları satılırken neredeydiniz? Sendika olmanın gerekleri vardır, siz temsil kabiliyetini kaybetmiş siyasallaşmış sendikalarsınız. Bu nedenle dün kamu işveren heyeti tarafından sunulan teklifin çok değişeceğini sanmıyorum. Ne yazık ki memurun 2 yılı daha sizlerin sayesinde heba oldu. Aynı heyetle masaya oturan işçi sendikalarından öğreneceğiniz çok şey var. Toplu sözleşme görüşmelerinde masada kendisinden başka sendika temsilcisi istemeyen, anti demokratik bir şekilde diğer sendikaları yok etmeye çalışan, baraj teklifleri ile tarihe kara bir leke olarak geçen Memur-Sen heyetine şunu da samimi bir şeklide sormak istiyorum; hükümet dayanışma aidatı talebinizi kabul ederse bu teklifin altına imzanızı atacak mısınız?"
iha