Türk-İş'in öne çıkan talepleri arasında, ücretlilerin temel giderlerinin vergi matrahından indirimine izin verilmesi bulunuyor. Ayrıca, sosyal yardım kalemlerinin mümkün olduğunca Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) prim matrahına dahil edilmemesi isteniyor.

Genel Başkan Ergün Atalay ve Genel Başkan Yardımcısı Pevrul Kavlak liderliğindeki Türk-İş, bu çağrısını Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ve TBMM'deki parti grup başkanvekillerine içeren bir mektupla iletti.

"Türk-İş: Ücret Gelirlerindeki Vergi Adaletsizliği Çözülmeli"

Türk-İş, hükümet ve muhalefete gönderdiği mektupla ücret gelirlerindeki vergi adaletsizliğine dikkat çekti. Mektupta, 2022'den itibaren asgari ücret kadar olan tutarın gelir vergisinden istisna tutulmasına rağmen, bu düzenlemenin ücret gelirlerindeki vergilendirme eşitsizliğini ortadan kaldırmada yeterli olmadığı vurgulandı.

Belirtilen istisnanın, sonraki ayların kümülatif vergi matrahına eklendiği ifade edilen mektupta, bu durumun ücret gelirlerinin haksız şekilde yüzde 15'lik dilimi daha erken aşmasına ve ardından yüzde 20 ve 27'lik dilimlerin daha hızlı vergilendirilmesine neden olduğuna ifade etti.

Mektupta, Türkiye'de uygulanan istisna uygulamalarında genel bir kuralın bulunmadığı ve asgari ücret istisnası tutarının diğer istisnalardan farklı olarak haksız ve adaletsiz bir şekilde kümülatif vergi matrahına eklenmesinin, ücret gelirlerinde ağır bir vergi yükü oluşturduğuna vurgu yapıldı.

Genel Başkan Osman Kaya: ‘Memur Maaşları Eriyor’ Genel Başkan Osman Kaya: ‘Memur Maaşları Eriyor’

Türk-İş'in mektubunda, ücretlerde asgari ücret kadar olan tutarı gelir vergisinden istisna tutan Gelir Vergisi Kanunu'nun 23'üncü maddesinin birinci fıkrasına eklenen 18 numaralı bentteki hükmün kaldırılması talep edilerek, bu şekilde ortaya çıkan sorunun çözülmesi çağrısı yapıldı.

"Türk-İş'ten Hükümete Çağrı: Vergi Tarifesi Çalışanları Korumalı"

Türk-İş, ücret gelirlerindeki ağır vergi yüküne dikkat çeken bir mektup göndererek, gelir vergisi tarifesinin çalışanları koruyacak şekilde güncellenmesi çağrısında bulundu. Mektupta, brüt asgari ücretin 1999-2023 arasında 143 kat artmasına karşın, gelir vergisi tarifesinin birinci diliminin sadece 35 kat seviyesinde artırılmasının, çalışanlar üzerinde ağır bir vergi yükü oluşturduğu değerlendirmesi yapıldı.

Özellikle asgari ücretlilerin vergi dilimine girmesinin, asgari ücretteki artışın aynı oranda olmamasından kaynaklanan bir adaletsizlik olarak nitelendirilen mektupta, gelir vergisi tarifesinin ilk diliminin yıllık asgari ücret brüt tutarının belirli bir miktar üzerinde tespit edilmesi ve diğer vergi tarifesi oranlarının da buna göre güncellenmesi talep edildi.

Mektupta, ücretlerin stopaj yoluyla vergilendirilmesi ve sadece ücret gelirine artan oranlı stopaj uygulanması eleştirilerek, vergilendirme sistemini daha adil hale getirmek amacıyla ücretlerin sabit bir oranla stopaja tabi tutulması veya daha düşük oranlara sahip ayrı bir vergi tarifesiyle vergilendirilmesi gerektiği ifade edildi.

Ücretlilere sağlanan gayrisafi gelirden giderler düşülerek hesaplanacak "safi kazanç" üzerinden vergilendirme hükmünden de yararlandırılması talep edilen mektupta, ücretlilerin temel giderlerinin vergi matrahından indirimine izin verilmesi, sosyal yardım kalemlerinin mümkün olduğunca SGK prim matrahına dahil edilmemesi ve gelir vergisinden istisna sağlanması gerektiği belirtildi.