Bu süreçte Türkiye genelindeki sağlık yönetim kadrolarında dikkat çeken bir değişim dalgası yaşandı.
İl Müdürlerinden Başhekimlere Kadar Sil Baştan
81 ilin sağlık müdürlerinden büyük bölümü görevden alındı. Müdür değişikliklerinin ardından, birçok şehirde başhekimler, daire başkanları ve yardımcıları da görevlerinden ayrıldı. Bu değişimle birlikte taşra teşkilatlarında yönetim neredeyse baştan aşağıya yenilendi.
Yetkililer bu süreci "canlanma ve gençleşme" olarak nitelendirirken, uzmanlar tam aksini savunuyor: Sık görev değişimlerinin kurumsal hafızaya ve yönetim istikrarına zarar verdiğine dikkat çekiliyor.
Liyakat Tartışmaları Büyüyor
Yeni atamalarda en çok konuşulan konulardan biri, göreve getirilen kişilerin yeterliliği. Bazı illerde yalnızca açık öğretim mezunu kişilerin üst düzey yönetim pozisyonlarına atanması, sağlık camiasında rahatsızlık yarattı. Yüksek lisans, uzmanlık veya deneyim gibi kriterlerin göz ardı edildiği yönünde eleştiriler yoğunlaştı.
Uzman görüşleri net: “Sağlık gibi hayati bir alanda, yeterliliği sorgulanan yöneticilerle hizmet kalitesinin düşmesi kaçınılmaz.”
Atamalarda Net Kriter Çağrısı
Sağlık sektöründen gelen önerilere göre idari kadrolara yapılacak atamalarda belirli akademik ve mesleki kriterler aranmalı:
-
Sağlık Bakım Hizmetleri Müdürü: Sadece hemşirelik ya da ebelik lisans mezunları görevlendirilmeli.
-
İdari ve Mali İşler Müdürü: İktisat, işletme veya maliye mezunu olmalı.
-
Acil Hizmetler Görevleri: Paramedik veya acil yardım teknikerliği gibi alanlardan gelen profesyoneller tercih edilmeli.
-
Afet Yönetimi: Bu alanda yüksek lisans yapanlara öncelik verilmeli.
Dengeli Bir Yapı Zorunlu Hale Geldi
Bir yıl içinde sağlık yönetiminde yaşanan bu büyük dönüşüm, taze kan ve yeni bakış açıları sunsa da; tecrübe kaybı, liyakatsiz atamalar ve yönetimsel dengesizlik gibi sorunları da beraberinde getirdi.
Uzmanlar uyarıyor: Sağlık hizmetlerinin kalıcılığı için liyakate dayalı, şeffaf ve sürdürülebilir bir yönetim sistemi kurulması artık kaçınılmaz.





