Eğitim İş İzmir 3 No'lu Şube Başkanı Sevda Ketenci, "TÜİK'in enflasyon rakamları, hükümetin memnuniyetini sağlamaya yönelik tavrı ve hükümetin emek düşmanı politikalarıyla şekillenen 7. Dönem Toplu Sözleşme görüşmelerinde, perde yine yoksullukla kapandı. Belirlenen zam teklifi, hem güncel enflasyon verilerinin altında, hem de önümüzdeki yıl için tahmin edilen enflasyon oranlarının altında kaldı. Eğitim-İş olarak, bu duruma boyun eğmeyeceğimizi vurguluyoruz. İnsana yakışır çalışma koşulları ve adil ücretler için mücadelemizi daha da artırıyoruz" dedi.

Eğitim-İş İzmir 3 No'lu Şube üyeleri, bugün İzmir Karşıyaka'da, "Barınamıyoruz, Geçinemiyoruz, Yaşayamıyoruz" sloganlarıyla memur maaşlarının enflasyonun altında kalmasını protesto etti. Şube Başkanı Sevda Ketenci, açıklamasında şunları söyledi: "Bugün burada, eğitim emekçilerinin nasıl terk edildiğini, nasıl zor koşullarda çalıştığını ve insana yakışır olmayan ücretlere mahkum edildiğini göstermek için toplandık. Öğretmenler Günü gibi özel günlerde alkışlanan öğretmenlere, geriye kalan 364 gün boyunca nasıl değer verilmediğini göstermek için buradayız. Ülke ekonomisinin kötüye gittiği bir dönemde, hükümetin pembe tablolar çizmeye çalışmasına karşı 'Barınamıyoruz, Geçinemiyoruz, Yaşayamıyoruz' demek için buradayız."

"EMEĞİN ONURUNU İKTİDARIN BİR 'AFERİNİNE' SATAN SARI SENDİKALAR, EMEKÇİNİN HAKKINI SAVUNAMAZ"

Bilindiği üzere; TÜİK'in yalancı enflasyon sayıları, sarı sendikaların iktidarı memnun etmeye endeksli tavrı ve iktidarın emek düşmanı bakış açısıyla şekillenen 7. Dönem Toplu Sözleşme müsameresinde, perde gene yoksullukla kapanmıştır. Belirlenen zam teklifi, hem bugünün gerçek enflasyon rakamlarının, hem de Merkez Bankası'nın önümüzdeki yıl için açıkladığı ve gene kim bilir kaç kez revize ederek yukarıya çekeceği iyimser enflasyon rakamlarının dahi altında kalmıştır. Onca büyük laf, onca vaat, onca beklentinin peşinden bu sürecin sonunda gene hükümetin utanç verici zam teklifinin kabul edilmesi, ortada alın terimiz için bir görüşme değil bir dayatma olduğunu bir kez daha ortaya koymuştur. Daha önceki TİS süreçlerinden miras kalan birçok kazanım, yeniymiş gibi makyajlanıp önümüze konmuştur. Bir kez daha öğrendik: Emeğin onurunu iktidarın bir 'aferinine' satan sarı sendikalar, emekçinin hakkını savunmaz.

Gerçekleri çarpıtma enstitüsü gibi çalışan TÜİK'in ve hükümetin noteri gibi çalışan Kamu Hakem Heyeti'nin yapısındaki çarpıklık söz konusuyken, hileli maçta adil sonuç olmaz. Memur ve memur emeklisi için açlık sınırına düşmek anlamına gelen, kamuda işçi-memur arasındaki ücret makasını ters orantıya sokan, seçimden seçime hatırlanan ve vadedilen haklarımızı görmezden gelen bu sonuç tüm kamu emekçileri gibi, geleceğin mimarı olan eğitim emekçileri açısından da bir utanç tablosudur.

AK Parti iktidara geldiğinde öğretmen olan eğitim emekçisinin bugün eline geçen aylık ücret, 22 bin lira civarındadır. Yani 20 yıl emek veren bir öğretmen, bugün kamuda belirlenen en düşük ücretin sadece çok az üstünde bir ücret almakta, emeği değersizleştirilmektedir. Kadrolaşma, mobbing, haksız soruşturmalar eğitimde kol gezmekte, birçok mesleki hakkımız da sistemsel olarak gasp edilmektedir. Bıçak kemiğe dayanmakla kalmamış, kesmeye başlamıştır.

abc gazetesi