Halk TV yazarı İsmail Saymaz, 2018 yılında Şenyaşar ailesine yönelik düzenlenen silahlı saldırıyla ilgili 4 yıl aranın ardından dava açılabildiğini yazdı.
Saymaz, Suruç iddianamesinde yer alan detayları aktardığı yazısında, “AKP Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Halil Yıldız’ın ailesi aşireti, kendisini devletin üzerinde görüyor olmalı ki silahlarıyla hastane basıyor, yakaladığı yaralıları acımasızca öldürebiliyor, ambulanslara saldırıyor ve suçlular yakalanmasın diye güvenlik kamerası server’larını çalabiliyor. Bütün bu suçlar işlenirken… Bakan orada! Milletvekili orada! Vali orada! Emniyet müdürü orada! Bu vahşeti önlemesi gerekenler görevlerini yerine getirmediği gibi, aşiretin ilkel intikam hukukunu uygulamasına göz yumuyorlar. Devleti Şanlıurfa ve Suruç’ta temsil edenlerden hiçbiri bir şüphelinin adını dahi vermiyor. Ya korkuyor ya da korkuyorlar! Bugün bile AK Parti, Suruç’ta koca devletin, bir aşiretin elinde oyuncağa dönmesini seyrederken; Emine Şenyaşar ise Şanlıurfa Adliyesi önünde başlattığı Adalet Nöbeti’de 605. günü geride bırakıyor” ifadelerini kullandı.
MÜŞAHADE ODASININ TAVANINDA 31 DELİK, YERDE 30 KOVAN
İddianamedeki detayları Saymaz şu şekilde aktardı: “Adil Şenyaşar’ın vücudundan 17 kurşun çıktı. Üçü hastaneye gelmeden önceki kavgadan kaynaklıydı. 14’ü ise hastanede isabet etti. Adil’i öldüren iki mermi Yıldız’ın ağabeyi Enver Yıldız’a ait ‘Ruger’ marka tabancadan ateşlendi. Diğer kurşunlar Baretta’dan çıktı. Celal’i öldüren kurşunlar da bu silahtan ateşlendi. En az iki silah kullanıldı. Adil’in elinde barut izine rastlandı. Esvet, Celal, Mehmet ve Ferit’te ise atış izi yok. Esvet’te yedi bıçak yarası saptandı. En az iki bıçakla yaralandı. Bıçak yaraları öldürücü değildi. Oksijen tüpü, serum askısı ve sert cisimler öldürdü. Vücudundan bir de metal cisim çıktı. Bayan müşahade odasında Mehmet ve Ferit yaralı, Adil ise ölü bulundu. Zeminde 27 adet uzun namlulu mermi kovanı, 10 adet dokuz milimetrelik mermi kovanı, iki adet 7.65 mermi kovanı, bir adet dokuz milimetrelik fişek, bir adet nüve, bir adet deforme mermi çekirdeği elde edildi. Asma tavanda 31 mermi giriş çıkış deliği oluştu. Su boruları delik deşikti. Duvara dokuz mermi isabet etti. Mermilerden biri izole odasına, dördü bay müşahade odasına geçti. İkisi duvara saplandı.

İşte, Yıldız’la söyleşimiz:
O gün Suruç’ta neler yaşandı?
-24 Haziran'dan önce HDP’li köyler bile ‘AK Parti’ye oyumuzu vereceğiz’ diyordu. Bu, HDP’yi rahatsız etti. Ayrıca 2017’de Meclis'te HDP’lilerle kavga ettik. Pervin Buldan, Suruç’a geldi. “İbrahim Halil Yıldız’dan hesap soracağız” dedi. Sonra olay başımıza geliyor. O gün bayram arefesiydi. Herkesle bayramlaşıyordum. Bu dükkana geldiğimde…
Tanıyor musunuz Şenyaşarları?
-Hayır, tanımıyorum. Tanısam belki dükkana girmezdim. Zaten kapıdakiler beni çok hoş karşılamadı. “Bayramınız mübarek olsun” dedim. Hakaret ettiler.
Ne dediler?
-“AK Parti’nin elinden nereye gidelim” dedi. “Memleketi pislik götürüyor” dedi. Hoş olmayan şeyler… Kavga için bahane arıyorlardı. Ben çıktıktan sonra kavga olmuş. Aklıma gelmiyor, silah sıkacaklar. Dükkanda ağabeyim öldü, bizden 7-8 kişi yaralandı. Mehmet (Mehmet Şah Yıldız) ağabeyim vurulunca Enver ağabeyim Celal’i (Şenyaşar) vuruyor.
Sonra?
-Hastaneye gittim. Ağabeyim ölmüş. Oturdum, ağladım. Duyan akın ediyor. 10 dakikada hastanenin içerisi yürünmez hal alıyor. Dediler ki “Yaralıları Şanlıurfa’ya götürüyoruz.” Beni zırhlı arabaya bindirdiler, Urfa’ya gittik. Benden sonra vali gelmiş, (Ahmet Eşref) Fakıbaba gelmiş; ana bana günü.
Karşı taraftan da Esvet Şenyaşar ve hanımı geliyor. Emine’nin eteğinin altında silah var. Silahını düşürüyor. Kadınlar anlatıyor. Esvet de silahlı. Onu silahlı görünce 3-5 kişi kavga etmiş, şey yapmaya başlamışlar.
Esvet Şenyaşar dövülerek öldürüldü.
-İşte, elinde silah görünce saldırıyorlar. Hastanede olanlar kimin öldüğünü bilmiyor. Diyorlar ki “Vekilin ağabeyi ölmüş, kardeşleri ağır yaralı.” Onu orada görünce… Olay olmuş yani, anlayacağınız.
Linç ederek…
-Yapmışlar, olmaması gereken bir şey. Ben oradan ayrılmasaydım engel olmaya çalışırdım.
Oksijen tüpleriyle dövülüyor.
-Şahitler varsa, bir şey olmuşsa, bir şey diyemem ama, olmuşsa olmuştur yani. “Olmadı” diyemem.
Ambulansların engellendiği, gitmelerine izin verilmediği…
-Biliyorum, doğrudur. Arbede yaşanıyor. Oradaki vatandaşlar partili mi, partisiz mi, eş mi, dost mu; kim olduğunu bilmiyorum.
Akrabalarınız kameraların server’larını alıyor. Profesyonel müdahalede bulunuyor.
-Ailemde profesyonel kimse yok. Kimse kameradan anlamaz.
Akrabanız İbrahim Halil Şimşek ve Müslüm Yıldız bu yüzden tutuklu.
-Onlarla ilgili somut bir şey yok. Kamuoyunu rahatlatmak için. Bakın, Celal (Yıldız) ağabeyim olay günü Suruç’ta değil, Urfa’da…
Sizinkiler yapmadı mı?
-Celal yapmadı.
Ailenizden birileri yapmadı mı?
-Yapmış, yapmamış, bilmiyorum ama sadece ailemi suçlamak doğru değil ki.
Olayın iki çehresi var. Birincisi, ağabeyinizin de vefat ettiği ilk olay. İkincisi de, yakınlarınız hastanede yaralıları öldürmesi. Başka hastaneye gitmeleri engellendi.
-“Akrabalarım” demeyelim. Orada vatandaşlar bunu yapmıştır. Sırf akrabam değil ki. Bütün Suruç geldi. Belki Esvet’ten nefret eden, çocuğunu dağa götürdüğü bir adam geldi, yaptı, ne bileyim! Suruç’taki çocukların yüzde 70’i Esvet’in evinden gitti kamplara. Belki o çocuklardan birisinin babası yaptı.
Az önce dediniz ki “Silahlı görüp saldırmışlar.”
-Kimin yaptığını bilmiyorum ki. Linç edilmiş. Ama kim yaptı? Ailemden insanlar da orada. Başka köylerden de var.
Tutuklanan sizin yakınlarınız.
-Celal ağabeyimin tutuklanması bir komplo. Adam buluyorlar, HDP’li. Ona ifade verdiriyorlar dört sene sonra.
Tutuklanan sizin akrabalarınız. Bunu savcılık söylüyor.
-Tutuklananlar köylülerim, doğru.
Soyadları sizinle aynı.
-Tutuklandı diye suçlu mu? Çoğu beraat edecek. Niye? Çünkü iftira ve yalan… Hastaneyi kimse basmadı. İnsanlar olay olacak diye gelmiyor. Kimse karşı taraftan yaralı olduğunu bilmiyor. Saldırma düşüncesi yok ki kimsenin.
Sonuç?
-Sonuç, bir olay yaşanmış.
İki kişi öldürülmüş.
-Arbede yaşanmış. Orası basılmadı.
Basmak, öldürmekten ağır bir eylem değil.
-Adam silahlı gelmiş, onu öldürecek. Adamı linç etmişler. Bunu kim yaptı, niçin yaptı…
Esvet Şenyaşar’ın silahlı olduğuna dair bulgu yok.
-Karısında silah var. Emine Şenyaşar eteğinin altında silahı düşürüyor.
Savcılığın böyle bir bulgusu da yok.
-Ben bu dosyanın açılması için üç yıldır uğraşıyorum. Üç yıldır açılmıyor. Niye? Kimi suçlayacaklarını bilmiyorlar. Somut bir şey yok.
“Delil yok” diyorsunuz da zaten yakınlarınız delili ortadan kaldırmakla suçlanıyor.
-Dava sonucunda her şey ortaya çıkacak. Olaydan sonra Emine Şenyaşar ifade veriyor. Diyor ki, “Vekilin amcası Celal’i, Akif’i ve Metin’i gördüm, kimseyi tanımıyorum” diyor. HDP geliyor, ailemde kim ön planda ise kadının önüne resimlerini koyuyor, eline liste veriyor. Gördüysen sıcağı sıcağına görmüşsündür. Dört yıl sonra diyor ki “gördüm.”
Savcılığı HDP belirlese belki tespitinizde haklı olabilirsiniz.
-Yargılama HDP’nin baskısı altında.
Mahkeme?
-Tabii, örgütün baskısı altında. Bir kamuoyu oluşturulmuş aileye karşı. Ailemden 19 kişiye dava açılmış. Olayın içinde olan yok. Ağabeyim de akrabalarım da, hepsi öyle.
İbrahim Bey, siz ülkeyi yöneten partinin MKYK üyesisiniz. Başsavcı da hakimler de AK Parti karşıtı değildir. Aleyhinizde bir kararı özellikle alacak yaklaşımları yoktur.
-Fakıbaba’nın dosyada büyük baskısı vardı. Fakıbaba, aileye cephe oluşturmuş. Bana olan kininden dolayı.
Sebebi ne olabilir?
-Bana dedi ki “Faruk Çelik’i seviyorsun, beni sevmiyorsun.” Bundan ötürü benden nefret etti.
Sizden nefret ettiği için dosyayı ısıttı öyle mi?
-Fakıbaba diyor ya “bana saldırdılar.” Olay şu: Şanlıurfa’da 7-8 ay önce TV programına çıkıyor. Partiye sallıyor. Aradım, dedim ki, “Biz aynı partideyiz, aramızda konuşalım.” Ağzını bozunca ben de konuştum. Celal ağabeyim de Fakıbaba’yı aramış. Demiş ki, “Keşke aranızda konuşsaydınız.” Fakıbaba, “Erkeksen buraya gel” demiş. Ağabeyim de çorbacıda. Yanında altı yedi amca çocuğu var. Öyle deyince ağabeyim kalkmış, bizimkiler de beraber… "Fakıbaba ben geldim” deyince ortalığı karıştırıyor. “Beni vurmaya geldi” diyor. Ya sen çağırıyorsun. Kahraman olmak için yapıyor. Ağabeyim saflığından gidiyor.
Fakıbaba, AK Parti’de adam öldürenlerin olduğunu iddia ediyor. Sizi mi kastediyor?
-Varsa bugüne kadar niye söylemiyordu? Gününde söyleseydi. İyi Parti’ye geçmiş, sırf HDP’ye yaranmak için olmadık yalanlar söylüyor. Belediye başkanı olmak, HDP’nin oylarını almak için.
Suruç’a dönmek istiyorum. Sonuçta milletvekili olduğunuz şehirde hastanede yaralıların öldürülmesi…
-İsmail bey, ben de kabullenemiyorum. Yapılan şey çok yanlış, kim olursa olsun. Ha kim getirdi onları? Doğuda iki kişi birbirini tokatlasa aynı hastaneye gitmiyor ya. Benim ailem gidiyor. Yarım saat sonra onları getirip milletin kucağına koyuyorlar. Bu bir organizasyonudur.
Kim yapmış olabilir?
-Kendiliğinden gelişmiş değil.
Vali, emniyet müdürü, bakan gelmiş. Devlet namına kim varsa orada. Devletin gözü önünde meydana geliyor.
-Ne olursa olsun engellenmesi gerekiyordu.
Engellemesi gerekenler engellememiş zaten.
-Yanlış, çok yanlış.
Şöyle düşünenler var: Saldırının önlenmemesi, kameralara müdahale edilmesi Yıldız’ın AK Parti’deki gücü sayesinde.
-Bu iftiradır. Ben orada değilim. Nasıl bir etkim olabilir ki?
Siyasi ağırlığınızı kastettim. Şüpheliler ancak dört yıl sonra gözaltına alındı.
-Göreceksiniz bak, insanlar masum çıkacak. Şu an yargılananlar günah keçisidir. Sanki sadece karşı taraf mağdur. Benim ağabeyim öldü, beş çocuğu yetim. O anne de benimki değil mi? Emine Şenyaşar bana ve aileme hakaret ediyor. Benim ailem düşündüğünüz gibi bir aile olsaydı o kadın orada oturamazdı. O hakaretleri yapamazdı.
Vali ve emniyet müdürü dahil şehirde tüm kamu görevlileri koltuklarında oturmaya devam etti.
-Fakıbaba korudu.
Olaydan sonra ailenize koruculuk verildi mi?
-Suruç’a verildi. Ailemden de 50 kişi aldı. Örgüt sürekli tehdit ediyor. Beni vurmak için yedi sekiz terörist ekip yakalandı. Esvet Şenyaşar, olaydan bir yıl önce gözaltına alınıyor. Sebebi, terör örgütüne üye olmak, eylemlerde bulunmak ve propaganda yapmak. İçeriği var: AK Partililere karşı eylem. En etkili isim benim. Olaydan sonra örgüt Suruç’ta başka aileyi ayarlıyor. “Yıldız ve ailesinden birkaç kişiyi öldürmekle görevlendirildik” diye itiraf ediyorlar.
Cumhurbaşkanı size hiç bu olayı sordu mu?
-Cumhurbaşkanımız her zaman yanımızda durdu. Ama bu olaya müdahale etmedi. Ben partimi işe karıştırmadım. Eğer milletvekili adayı olmasaydım, bu iş başıma gelmezdi. AK Partili olduğum için başıma geldi.





