Sözcü Gazetesinden Ozan Bingöl’ün haberine göre; Bu durum, çalışanların fazladan vergi ödemesine ve gelirlerinin erimesine neden oluyor. Bu gizli vergi zammı, enflasyon dönemlerinde özellikle ücretliler ve dar gelirliler üzerinde ağır bir yük oluşturuyor.

Enflasyon ve Vergi Adaleti

Enflasyon dönemlerinin en büyük kaybedenleri arasında ücretliler ve dar gelirliler yer alıyor. Servet sahibi olanlar, taşınmazları, taşıtları ve malları enflasyon karşısında değerini korurken, bordro mahkumlarının maaşları hızla eriyor. Türkiye’de ücretlilerin maaşları, enflasyonla birlikte erirken, maaş artışlarına paralel olarak artırılmayan vergi tarife dilimleriyle de ayrıca küçülüyor. Sadece maaşlar değil, yemek istisna hakları ve benzeri diğer istisnalar da bu süreçte eriyip gidiyor.

Vergi Adaletinin Bozulması

Anayasa, mali güce göre vergileme ilkesini öngörür ve bu ilke vergi adaletinin sağlanması açısından önemlidir. Ancak mevcut vergi uygulamaları bu adaleti sağlamaktan ziyade, daha da bozucu bir etki yaratıyor. Gelir vergisi dilimlerinin düşük belirlenmesi, çalışanların yıl başındaki net maaşlarını ilerleyen aylarda azaltan bir faktör olarak büyük önem taşıyor. Ücretliler, yıl içinde kısa sürede üst dilimlere geçerek daha fazla vergi ödemek zorunda kalıyor ve bu gizli bir vergi zammı anlamına geliyor.

Gelir Vergisi 1

Gelir Vergisi Tarifesi ve Dilimlerin Önemi

Gelir vergisi tarifesi, artan oranlı vergileme esasına göre belirlenmiştir. Ücret gelirleri de bu tarife dilimi yoluyla vergilendirilir. Örneğin, 2024 yılı için gelir vergisi tarifesi ücretliler için şu şekildedir:

  • 110.000 TL’ye kadar %15
  • 230.000 TL’ye kadar olan kısmı için %20
  • 870.000 TL’ye kadar olan kısmı için %27
  • 3.000.000 TL’ye kadar olan kısmı için %35
  • 3.000.000 TL’yi aşan kısmı için %40

Bu dilimlere göre, bir ücretlinin yıl içinde elde ettiği gelir ilk dilimi aşınca daha yüksek oranlarda vergilendirilir ve net maaşı düşer.

Gizli Vergi Zammı

Gelir vergisi dilimlerinin yıllardır düşük belirlenmesi, çalışanların fazladan vergi ödemesine yol açıyor. Mevzuatta her yıl yeniden değerleme oranının %5’ini aşmayan kesirlerinin tarife dilim artışında dikkate alınmaması, çalışanların gelir kaybını artırıyor. Örneğin, 2000 yılında gelir vergisi tarifesinin ilk dilimi brüt asgari ücretin 21 katıydı. Bu oran günümüze uyarlanırsa, ilk dilimin 420.000 TL olması gerekirken, 2024 yılı için 110.000 TL olarak belirlenmiştir.

Çalışanların Vergi Kaybı

Bugün ortalama 60.000 TL brüt maaş ile çalışan bir vatandaş, mevcut sistem nedeniyle 42.240 TL daha fazla gelir vergisi ödemek zorunda kalıyor. 

Buna göre ikinci gelir dilimi de 1.050.000 TL olmaktadır. Bunun anlamı 2000 yılındaki gibi bir sistem olsa çalışanlar ilk vergi dilimine matrahları 420.000’lirayı aştığında girecekti. Örneğin brüt maaşı 40.000 TL olanlar yıl boyunca aynı oran üzerinden vergilenecek, çalışanların büyük bir çoğunluğu ise bir üst dilime dahi geçmeyecekti.

Bu durum, çalışanların tarife dilimi nedeniyle uğradığı kaybın ne kadar büyük olduğunu gösteriyor.

Gelir Vergisi 2

Vergi Tarife Zulmüne Son Verilmeli

Damga vergisi, harçlar ve diğer pek çok vergi artışında yeniden değerleme oranı kuruşu kuruşuna uygulanırken, gelir vergisi dilimlerinin düşük belirlenmesi bordro mahkumlarına büyük bir zulüm oluşturuyor. Vergi adaletini sağlamak amacıyla, gelir vergisi dilimlerinin artırılması ve yeniden değerleme oranına göre düzenlenmesi gerekiyor.

Ücretliler, kendilerine yeni bir istisna tanınmasını değil, yıllarca dilim dilim ellerinden kayıp giden gelir kayıplarına son verilmesini talep ediyor. Bu haklı talebe karşılık verilmesi, vergi adaletinin sağlanması açısından önemlidir. 

Yıllardır işçiye, emekçiye, memura tarife dilimi ile zulmedenler, enflasyon canavarı ile baş başa bırakanlar; “vergi adaletini tesis edeceğiz” dememelidirler.