Toplu sözleşme sürecinin 7. döneminde son toplantının yaklaştığı bu dönemde, Kamu Sen tarafından alınan bu karar dikkat çekiyor. Kamu Sen, toplu sözleşme masasında imza yetkisine sahip olmasa da, Türkiye'nin en büyük konfederasyonları arasında yer alması nedeniyle sembolik bir öneme sahiptir. İmza yetkisi ise Memur Sen'in sorumluluğunda bulunuyor.

Kamu Sen'in son toplantıya katılmama kararı hukuki olarak toplu sözleşme sürecine doğrudan etki etmese de, sendikanın duruşu ve tavrı, memur kesiminin beklentileri ve hassasiyetleri açısından önem taşıyor.

İşte Kamu Sen Konfederasyonundan yapılan açıklama

1- Türkiye Kamu-Sen olarak 7. Dönem Toplu Sözleşme Görüşmelerinin başlangıcından beri, 6,2 milyonu aşan memur ve memur emeklisi, aileleriyle birlikte 25 milyona ulaşan bir kitlenin önümüzdeki 2 yıllık ekonomik geleceğinin tayin edileceği pazarlıkların hayati öneme sahip olduğunu ve bu sürecin en verimli şekilde değerlendirilmesi gerektiğini ifade etmekteyiz.

2- Kamu çalışanlarının uzun yıllara dayanan sorunlarının çözümünün toplu sözleşme masasından geçtiği gerçeğinden hareketle toplu sözleşme görüşmelerine gereken saygınlığın kazandırılması için çalışıyoruz.

3- Kamu çalışanlarımızın yaşanan ekonomik olumsuzluklar nedeniyle karşı karşıya kaldıkları güçlükleri aşmalarını sağlayacak tedbirlerin masada müzakere yoluyla kararlaştırılması, çalışanlarımızın mali ve özlük haklarının piyasa gerçekleriyle örtüşecek biçimde ilerletilmesi gerektiğini ısrarla vurguluyor, tüm sorunların masada müzakere edilerek sonuca ulaştırılması için mücadele ediyoruz.

4- Ne var ki, bütün çabamıza rağmen bugüne kadar yetkili konfederasyon ve sendikalar ile kamu işveren tarafının sorunları masaya yatırıp çözüm yollarını bütün paydaşlarla tartışmaktan ısrarla kaçındıklarını görüyoruz.

5- Konfederasyon yetkililerimizin 1 Ağustos’tan beri, toplu sözleşme masasının gerçek anlamda bir pazarlığa dönüşmesi, sürece taşıdığımız kamu görevlilerinin sorunlarının, yapılan toplantılarda tek tek görüşülerek karara bağlanması yolundaki ısrarlı talepleri, pazarlık sürecinin sonuna geldiğimiz şu günlere kadar karşılıksız kalmıştır.

6- Yetkili konfederasyon, sendikalar ve kamu işveren tarafı havanda su döverken milyonlarca kamu çalışanı ve emekli artan enflasyonun üzerinde, refah payı da içeren gerçekçi bir maaş zammı alabilme umuduyla toplu sözleşme sonuçlarını beklemektedir.

7- Türkiye Kamu-Sen olarak ısrarla üzerinde durduğumuz ve kırmızı çizgimiz şeklinde ifade ettiğimiz;

- Refah payı,

- Enflasyon farkının maaşlara aylık olarak yansıtılması,

- En düşük dereceli memur maaşının ifade edildiği üzere 22 bin TL’ye yükselmesi için aradaki farkın tüm memur maaşlarına yansıtılması,

- 8 bin 77 TL’lik ödemenin taban aylığa yansıtılarak emekli maaşlarının hakkaniyetli bir düzeye ulaştırılması,

- Yardımcı hizmetler sınıfı personelinin genel idare hizmetleri sınıfına alınması,

- Başta kira yardımı olmak üzere ülkemizdeki sosyo-ekonomik yapıya uygun yeni sosyal yardım kalemlerinin belirlenmesi,

- Mevcut yardımların yükseltilerek kamu çalışanlarının ve aile fertlerinin durumlarına uygun sosyal yardımlardan etkin bir biçimde faydalanmalarının sağlanması,

- Kamu çalışanlarına da bayram ikramiyesi verilmesi,

- Mühendis, avukat, akademisyen, şef, tekniker, teknisyen ve benzer meslek grubu çalışanlarımızın özlük haklarının ilerletilmesi,

- Gelir vergisi oranlarının %15’e sabitlenmesi konuları başta olmak üzere, çözüm yollarını da sunarak pazarlık masasına ilettiğimiz konuların en küçük bir müzakereye dahi tabi tutulmadan toplu sözleşme sürecinin sonuna gelinmesi kabul edilemez bir tutum olmuştur.

8- Bu durumun sorumlusu, kamu işveren tarafının bu yaklaşımına tepkisiz kalarak yaşananlara çanak tutan yetkili konfederasyon ve sendikalarıdır.

9- Türkiye Kamu-Sen olarak 25 milyon vatandaşımızın hiçbir sorununun tartışılmadığı, hayati önem taşıyan yüzlerce konunun gündeme dahi getirilmediği, kamu çalışanlarının beklentilerini karşılamaktan uzak kalan, enflasyon tahminin bile altındaki maaş artış teklifleriyle gelinen ve yalnızca yasak savmak adına yapılan toplu sözleşme görüşmesine katılmayacak, yetkili konfederasyonun bu vebaline seyirci olmayacağız.

10- yıldır olduğu gibi bundan sonra da kamu çalışanlarının gerçek savunucusu olarak çalışan ve emeklilerimizin kendileri ve aileleri için hak ettikleri refah seviyesinde bir yaşama ulaştırılması için her yerde, her zaman ve her zeminde etkili mücadelemizi sürdürecek, milyonların gür sesi olmaya devam edeceğiz.