Covid 19 döneminde Sağlık Bakanlığına ait teknik altyapının ne kadar güçlü olduğunu hem kamuoyu hem de tüm dünya gördü ve takdir etti.

Peki bu kadar güçlü teknik alt yapının bulunduğu Bakanlıkta başta çalışanlar olmak üzere vatandaşın memnuniyetsizlik sebebi ne?

Sahada görev yapan sağlık personelleri bu sorunun cevabının yönetimsel olduğunu net olarak biliyor.

Sözleşmeli yöneticilik sistemi ile Sağlık Bakanlığının personeli olmayan hatta devlet memuru olmayan ve hatta alışveriş merkezinde kasiyer olan kişiler hastanelere yönetici yapıldı.

Hayatında YTK nedir bilmeyen kişiler, şahıslar kurumlarda idareci olarak atanarak sözde sorumlu yapıldılar.

Referans sistemi ile de işlerin yürüdüğü görülünce kural ve kaidelerinin uygulanması yerine günü kurtaran yöneticiler, idareciler türedi.

Bunları kısa örneklerle açıklamak gerekirse;

Bir hastanedeki sözleşmeli idareci müfettiş raporu ile görevden alınıyor. Bir bakıyorsunuz aynı kişi yardımcı iken müdür olarak başka bir yere sözleşme imzalamış ya da uzman başkan olmuş veya Başkan Yardımcısı yapılmış. Eee durum böyle olunca Bakanlık çalışandan ne bekliyor ki?

Diğer taraftan mesai kontrolü tamamen mobbing aracına dönüşmüş durumda. Bu kontrol sadece bazı personele yapılıyor. Peki kanunda ya da mevzuatta bir ayrıcalık, bir istisna durumu var mı? Yok.

Sözleşmeli yönetici öğlen evine gidiyor, sabah çocuğunu okula bırakıyor 2 saat işe geç geliyor, akşam okuldan almak için bir saat erken çıkıyor ya da hiçbir şey bilmiyorsa çocuğuyla hastane idareci odasında oyun oynayarak mesai tamamlıyor. Çalışanlar görüyor ve biliyor bu durumu.

4 kişi çalışan birime sorumlu atıyorlar, bu yetmiyor o sorumluluya yardımcı atıyorlar. Yönetmelikte olmayan görevlendirmeler, yönetmeliğe aykırı işlemler yapılıyor. Onlarca mahkeme kararı var iken Valinin değil de İl Sağlık Müdürünün oluruyla süresiz geçici görevlendirme işlemleri devam ediyor.

Sağlık personeli hukuk bürosunda, bilgi işlemde, basın yayın birimlerinde çalıştırılıyor. Temizlik personeli olarak işe alınan kişi başhekimin kapısında elinde fotoğraf makinesiyle bekliyor.

Yöneticiler sendikalarının yönetim kurulundalar ya da yöneticilerin odasından çıkmayan sendika başkanları…

Bitmeyen toplantılar, imza atmaktan korkan yetkililer, çözülmeyen problemler, arızalı musluk tamirinin bile vaka olması, kırık lavabolar….

Hastanelerde yapılan disiplin soruşturmalarından hiç haberiniz var mı? Soruşturmalara muhakkik olarak kimler atanıyor? Ne kadar usule uygun?

Hasta ve çalışanlara yaptırılan memnuniyet anketleri sonuçlarına bakmayın! Önce onları revize edin. Kişilerin objektif cevap verebilecekleri ortamı hazırlayın ve lütfen anketleri yöneticilere bağlı birimler yapmasın. Bakanlık yapsın. Hasta hakları, çalışan hakları birimleri doğrudan Bakanlığa bağlansın. Bu birimlerde çalışanlara başka birimlerde görev verilmesin.

Öte yandan SABİM- CİMER, hasta hakları, çalışan haklarına gelen şikayetlere de önerilere de yine hep aynı kişiler cevap veriyor. Çözüm var mı? Tabi ki yok! Şablon cevaplardan kopyala yapıştır sistem işletiliyor.

Verilmeyen cevap sayısının da hayli yüksek olduğu biliniyor. Yapılan işlem var mı? Yok. Yaptırım var mı? Yok.

Ak Parti’ye seçim kazandıran sağlık sistemi adeta sözleşmeli yöneticilerin harcadığı sistem haline gelmiş durumda, çalışanlar da kurum aidiyeti kalmadı.

Bu kadar yozlaşmanın içerisinde onlar da günü tamamlayarak çözümü kendilerini kurumdan ne kadar uzak yer varsa oraya atarak buluyorlar.

Liyakate dayanan esaslı bir yönetici atama sistemi gelmez ise; sağlıkta yaşanan sorunlara çözüm bulmak imkansız hale gelmiş durumda.