Son dönemde gündemde sıklıkla tartışılan bir konu var: Memur maaşları ve sendikaların tutumu. Bu konuyu bir kez daha hatırlatmak istiyoruz çünkü enflasyon karşısında acil çözüm gerektiren en önemli sorun, hiç kuşkusuz memur maaşlarıdır. Ancak ne yazık ki, sendika başkanlarının bu konuda yeterli adımları atmaması ve sessiz kalmaları büyük bir hayal kırıklığı yaratmaktadır.

ZAM MİKTARINI DAHİ SESLENDİREMİYORSUNUZ

Özellikle ideolojik hassasiyetlerin ön planda olduğu durumlarda, soluğu meydanlarda alan sendika başkanlarının, memurların mali hakları gibi önemli bir meselede sadece "twit atmak" gibi yetersiz bir eylemle yetinmeleri düşündürücüdür. Buçuklu zamlara imza atan, "Bütçeden hakkımızı refahtan payımızı aldık" diye her yere afişler asan sendika başkanlarının, istedikleri zam miktarını bile açıkça ifade edememeleri çelişkili bir durumdur.

TALİMATSIZ EYLEM YAPAMIYORSUNUZ!

Ayrıca, ağzını doldura doldura "ZAM" diyemeyip kısık seslerle "iyileştirme" ifadesini kullanmaları da düşündürücüdür. Talimatsız eylem yapamayan, her güne 1 kazanım diye diye "memur ve sağlık çalışanlarını ülkenin en yoksul kesimi haline getiren" sendikalar, ciddi bir uyarıyı hak etmektedir.

İDEOLOJİK HASSASİYETLERİNİZİ BİR KENARA BIRAKIN

Sendika başkanlarına sesleniyoruz: Lütfen ideolojik hassasiyetlerinizi bir kenara bırakın ve gerçek eylemlerle memur maaşlarını iyileştirmek için gereken adımları atın. Memur ve sağlık çalışanlarının ekonomik refahını gözetin ve hak ettikleri zam miktarını cesurca talep edin. Ülkenin en önemli kesimlerinden biri olan kamu çalışanlarına daha iyi bir gelecek sunmak için harekete geçin.

22 BİN LİRAYI DAVUL ZURNA İLE KARŞILAYACAKSINIZ

Yine bir toplu sözleşme dönemi ve yine memur maaşlarıyla ilgili umutlar... Ancak bu kez dikkatli olunmasını ve geçmiş hataların tekrarlanmamasını tembihlemek istiyoruz. Söz verilen 22 Bin TL'yi davullarla zurnalarla karşılayacağınızı şimdiden görebiliyoruz. Ancak bu miktar, enflasyon ve zamlar karşısında maalesef yetersiz bir meblağdır.

MAAŞLARI YOKSULLUK SINIRI ÜZERİNE ÇIKARIN!

İşçilerin ek ödemelerle 30 bini bulan maaşlarına karşılık, memurlara verilecek olan 22 Bin TL sadece bir sus payıdır ve memurların ihtiyaçlarını karşılamaktan uzaktır. Yapmanız gereken, bu miktarı "tarihi bir kazanım" olarak yansıtmak yerine, yoksulluk sınırının üzerine çıkarmaktır. Gerçeklerden kaçınamayız; sendika yetkisi döneminizde memurlar, tarihin en büyük itibar kaybına ve mali krize sürüklendi. Bu süreçte en büyük sorumluluk ise, sadece "twit atmak" dışında hiçbir eylemde bulunmayan sendikalar ve buna sessiz kalan memurlardır.

TÜM KESİMLER HAKLARINI BİR BİR ALIYOR

Asgari ücretlilerden işçilere, neredeyse tüm kesimler haklarını aramak için adımlar atarken, memurlar ve sendikalar sessizliğe bürünüyor. Sağlık çalışanlarının hastalara adanmış bir ömür boyu hizmetinden, doktora derecesine sahip olanların bile ortaokul mezunu işçilerden daha düşük maaş almasına, tek maaşla geçim mücadelesi veren ailelerin ev kirası ve faturaları ödeyemediği bir gerçeklikten bahsediyoruz. Başka bir şehirde yaşam kurmanın hayal olduğu, ev veya araba almanın imkansız hale geldiği bir dönemdeyiz. Ortalama bir restoranda haftada bir kez yemek yemek lüks kabul ediliyor, ortalama bir otelde birkaç gün tatil yapmak için aylarca çalışmak gerekiyor. Memurların alım gücü hızla eriyor ve yaşanan "itibar kaybı" ve "mali kriz" gerçeğiyle yüzleşiyoruz.

Bu kayba ve krize son vermek için yapılması gereken ilk adım;

Memur maaşlarını yoksulluk sınırının üstüne çıkarmak ve itibarını geri vermektir.

Kaynak: Mehmet GÜLER