Hemen söyleyelim ki, genelde sivil örgütlenmeler, hususiyetle sendikalar, sağlam ve sağlıklı toplumsal işleyişin modern, demokratik katkı ve katılım unsurlarıdır. Bu varoluşsal amaç ve hususiyeti ile sendikaların önceliği meslek bilinç ve dayanışmasını geliştirmek yanında, çalışanların maddi, manevi, sosyal, kültürel haklarını korumak, yeni kazanımlarla yaşam standartlarını geliştirmektir. Bu bakımdan sendikacılığı sadece muayyen süreçlere sıkıştırılmış faaliyetler olarak algılamak doğru değildir.
Biz, özellikle eğitim gibi sürekli yenilenen dinamik bir alanda faaliyet gösteren Eğitim-Bir-Sen olarak bütün bir yıl her gün kazanım üretme çabası gösteriyoruz. Bu niteliğin gerçekliğine ilgisiz ve bilgisiz olan kimileri bilip bilmeden, çoğu meseleyle ilgisiz politik veya ideolojik başka saiklerle hareket ederek tezviratta bulunabilmektedir. Esasen onların kazanılan yasal zeminin nasıl aşama aşama genişletilip tahkim edildiğinden de haberleri yoktur.
Meselenin mahiyetinden habersiz bu minvalde tutum ve ifadeler, üzerinde hareket ettiğimiz zeminin algı düzeyinde de olsa destabilize olmasına, suyun bulanmasına yol açabilmektedir. Son tahlilde bu tutumlar başta çalışanların bilgisi, bilinci, elde ettikleri, edecekleri haklar noktasında sadra şifa ve işe yarar sonuçlar üretememektedir.
Hemen belirtelim ki, maaş artışı olarak elde edilen haklar çok önemlidir. En az bunun kadar önemli bir başka husus hizmet kollarında elde edilen mali, sosyal ve kültürel haklardır. Bu aşamada elde edilen kazanımların sağladığı maddi menfaatler yanında çalışma koşul ve imkânlarının iyileştirilmesi, toplumsal barış, düzen ve verimlilik yanında devlet mekanizmasının daha sağlıklı işlemesi adına da çok önemlidir.
Bu sebeple 31 Ağustos’ta kamu Çalışanları Hakem Heyetinin nihai hükmü ile karara bağlanan toplu sözleşme süreci, fiilen sonlanmıştır. Bilindiği gibi hizmet kollarında kamu işvereni ile kamu çalışanları olarak bir uzlaşıya vararak bir mutabakat sağlamışlardır. Genel maaş artış oranlarında anlaşma sağlanamayınca, 4688 no’lu yasa gereği ihtilafa konu olan maddeler hakem heyetine gitmiştir. Hakem heyeti, bir kez daha bizi şaşırtarak veya şaşırtmayarak(!) bir çeşit noterlik görevini deruhte ettiğini teyit ve ilan etmiştir. Hükümetin önerdiği maaş artış oranlarını milim dokunmadan karara bağlamak hakem olma vasfına bir kez daha gölge düşürmüştür.
Demokratik gelişimi ve adil paylaşımı amaçlayan bir hukuk devletinde hoş karşılanmayacak bu tarz tutumlar, yeniden düşünülmesi gereken ayrı bir bahis konusudur.
Eğitim ve bilim hizmet kolu çalışanlarını temsilen eğitim çalışanları adına yetkili olarak masaya oturan Eğitim-Bir-Sen olarak 40 kazanımla eğitim çalışanlarının hayat ve çalışma standartlarının daha da yükselmesine bir kez daha katkı vermenin onurunu yaşıyoruz.
Fikir vermesi açısından, Eğitim, Öğretim ve Bilim Hizmet Kolu’nda, imzaladığımız, 40 kazanım içeren 7. Toplu Sözleşme mutabakat metninin ancak bazı kazanımlarını paylaşmakla iktifa edeceğim. Bağıtladığımız maddeler, kazanımların maddi ve sosyal mahiyeti açısından da yeterli ölçüde aydınlatıcı olacaktır: Örneğin öğretim yılına hazırlık ödeneğinde sağladığımız artışın önemi az değildir.
- Öğretim yılına hazırlık ödeneğini gösterge rakamına bağlayarak yüzde 64 oranında artış elde ettik. Hazırlık ödeneğinin 4500 gösterge rakamının memur aylık katsayısıyla çarpımı tutarında ödenecektir.
- Önümüzdeki yıldan itibaren ikili eğitim yapılan eğitim kurumlarında çalışan memur ve hizmetlere fazla çalışmaları karşılığında, dört kat artırımlı tutarda fazla çalışma ücreti ödenecektir.
- Her ay, en yüksek devlet memuru aylığının 1/12’si oranında ödenmekte olan eğitim öğretim ödeneği, öğretim elemanlarımıza bir kat artırımlı olarak ödenecektir. Hayırlı olsun.
- Öğretmenevi yöneticilerine yönetim görevi karşılığı ödenmekte olan ek ders ücretlerinde haftada dört saat artışa ilaveten bir saat daha artış yapılmasını karara bağladık.
- Yüz yüze eğitim yapılmayan eğitim kurumlarında soru ve soru kitapçığı hazırlama görevini fiilen yürüten öğretmenlere haftada ilave iki saat ek ders ücreti ödenmesini sağladık.
- Öğretim görevlisi kadrolarında bulunan akademisyenlere, geliştirme ödeneği, ilave 10 puan daha artırılarak toplamda 20 puan artışla yüzde 70 oranında ödenecektir.
Bunlar gibi eğitim çalışanlarının hemen her unsur ve kademesine dokunan 40 kazanımla çalışma şartları ve imkânları mali ve sosyal olarak iyileşmekte, genişlemektedir. Yani hem mali kazanım sadece genel oranla ilgili değildir, hem de hizmet kolu kazanımları en az genel kazanımlar kadar değerlidir. Bir de şu var; bütün bu kazanımlar durup dururken, birdenbire oluyor veya elde ediliyor değildir. Sonucu ile fark ettiğimiz her bir kazanımın gerisinde muhtelif zamanlarda sürdürülen faaliyetler, ilişkiler, diplomasiler, görüşmeler vardır. Sendikacılığı bir yaşama biçimine, toplumsal katkı ve katılım tarzına dönüştüren bu çabalar asla göz ardı edilemez, edilmemelidir.
Hizmet kollarındaki kazanımlar için verilen çaba, hem iş hem meslek koşul ve imkânlarının artırılması sendikal faaliyetlerin en önemli düzlem ve amacını oluşturur. Çok önemli ve asla göz ardı edilmemesi gereken bu kazanımlar, sendikal faaliyetlerin kalite ve niteliği yanında, ülke ve toplumun genel refah ve medeniyet seviyesini de geliştirir, geliştirecektir. Medeni ve ileri toplumlarda ‘sivil bilinç’, ‘rıza’, ‘katkı’, ‘katılım’ ve ‘verimlilik’ önemli ise bu hususlar asla tahfif edilmemelidir, edilemez. Burada bir önemli hususun ısrarla hatırda tutulmasında yarar vardır. Bu dönem 7’ncisini yaptığımız toplu sözleşmelerin İlerleyen yıllarda, başkaları da yapılacaktır kuşkusuz.
Biz bu aşamaya hiçbir yasal bağlayıcılığı olmayan toplu görüşme aşamasından geldik. Yetkili sendikanın hemen hiçbir varlık ve etki gösteremediği o süreçleri ironik bir yaklaşımla ‘Toplu Gülüşme’ olarak ifade edenler oluyordu. Oysa şu anda ne kazanıyorsak toplu sözleşmeyle kazanıyor olduğumuz gerçeği akl-ı selimler için hayati önemdedir.
Talat YAVUZ
Eğitim Bir Sen Genel Sekreteri