Eski Bakan Bilgin, 2022 yılında TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda SGK'daki ilaç ve tıbbi cihaz ödemelerine ilişkin yolsuzluk soruşturması olduğunu belirtmiş ve şu ifadeleri kullanmıştı: "SGK'yle ilgili böyle bir iddia vardı. Bu sadece bir iddia değil, bizim müfettişlerimizin de bize yansıttığı, getirdiği... Bir hukukçu arkadaşımızı görevlendirdim. O arkadaşımız didik didik etti ve oradaki yolsuzluk hadisesine bulaşmış adamların tamamıyla ilgili suç duyurusunda bulundu. Oradaki rakam 1 milyar civarında. Sorumluları yargıya hesap verecekler, bazı görevlileri de ben işten attım. Dosyanın arkası gelecek, nerelere ulaşırsa kime ulaşırsa."
“Ucuz malzemeleri yüksek fiyattan verdiler”
Bakan Bilgin’in bu sözlerine karşın kimse yargıya hesap vermedi. Ankara Başsavcılığı Memur Suçlarını Soruşturma Bürosu yolsuzluk soruşturmasında takipsizlik kararı vererek dosyayı kapattı. Takipsizlik kararında yer verilen SGK müfettişlerinin tespitleri ise kurumdaki usulsüzlükleri gözler önüne serdi.
Kararda yer verilen SGK’nın şikayet dilekçesinde, İnvamed, FG grup ve Vesta isimli firma yetkililerinin, “gerçekte ucuz olan cihaz ve malzemeleri kasıtlı olarak yüksek tutarlı SUT kodları ile eşleştirerek kamu zararına neden oldukları, bu firmaların bazı ürünleri klinik çalışmaları ve biyouyumluluk testleri olmamasına rağmen sahte CE belgesi ve ürün görselleri ile Sağlık Bakanlığı Ürün Takip Sistemine kaydettikleri, İnvamed isimli firmanın varis tedavisinde kullanılan sıvı embolizan ajan ve kataterini yüksek tutarlı olan yapay kalp kapaklarındaki kaçakların kapatılması amacıyla tanımlanan SUT kodlarına eşleştirdikleri ve bu tedavinin dünyada başka bir ülkede örneğinin olmadığı, ürünlerin kullanımına ilişkin atıfta bulunulan bilimsel makalelerin sahte olduğu, söz konusu firmalar hakkında SGK’ya yapılan şikayetlerin yöneticiler tarafından göz ardı edildiği” belirtildi. Bazı malzemeler için komisyonlardan önce “uygun değil” kararı çıktığı ancak daha sonra bazı SGK yetkililerinin baskısı sonucu aynı ürünler için sunulan sahte belge ve sahte bilimsel makaleler gerekçe gösterilerek “uygun” kararı alındığı da SGK müfettişlerinin tespitleri arasında yer aldı.
Bakan imzasından sonra metin değiştirmişler
Dilekçede ayrıca SGK Genel Sağlık Sigortası Genel Müdürü’nün, Sağlık Uygulama Tebliği’nde (SUT) değişiklik getiren komisyon kararını, dönemin Çalışma Bakanı Jülide Sarıeroğlu’nun imzasından geçtikten sonra, bizzat Resmi Gazete’ye giderek metnin karardan çıkarılması talimatını verdiği ve bu şekilde SGK’nın aleyhine, İnvamed firmasının ise lehine hareket ettiği kaydedildi. Genel müdürün böylece görevini kötüye kullandığı anlatıldı.
Danıştay soruşturma iznini kaldırmış
Tüm bu tespitlere karşın Savcılık, kamu görevlileri yönünden Bakanlık tarafından verilen soruşturma izninin Danıştay kararıyla kaldırıldığı gerekçesiyle, evrakın işlemden kaldırılmasına karar verdi. Ayrıca
firma yetkilileri ile ilgili yeterli delil elde edilemediği için kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar verdi.
Bilirkişiler “kamu zararı yok” dedi
Dosyaya giren bilirkişi raporunda da hem kamu görevlileri hem de firma yetkililer aklandı. Raporda, eski Bakan Bilgin’in 1 milyar lirayı bulduğunu söylediği yolsuzluk için, “kamu zararının tespit edilemediği” öne sürüldü. SGK’nın bu rapora “uzman olmayan kişi tarafından hazırlandığı” gerekçesiyle yaptığı itiraz üzerine ikinci kez alınan bilirkişi raporunda da benzer tespitler yapılarak, kamu zararının oluşmadığı, kullanıma uygun olmayan ürünler için baskı yapılarak “uygun” kararı aldırıldığına ilişkin somut delil olmadığı, Resmi Gazete’deki tebliğin bilinçli olarak engellendiği iddiasının yerinde olmadığı, komisyon üyelerinin firma lehine hareket ettikleri iddiasının soyut olduğu gibi değerlendirmeler yapıldı.
“Dava açılmasını haklı gösterecek yeterli şüphe yok”
Takipsizlik kararında ayrıca, “varis tedavisinde kullanılan malzemenin sahte bilimsel makaleler ve sahte kodlar ile kalp ameliyatlarında kullanıldığı” iddiasına ilişkin olarak da Sağlık Bakanlığınca hazırlanan soruşturma raporunda, “ürünlerin kullanıldığı hastanelerdeki kalp damar cerrahlarının, hastalarda hiçbir sıkıntı yaşanmadığını söyledikleri, dolayısıyla malzemelerin tıbben uygun olmadığı iddialarına ilişkin bir tespit yapılamadığının” anlatıldığına yer verildi. Kararda, Danıştay’ın kamu görevlileri hakkındaki soruşturma iznini kaldıran kararına atıfta bulunularak, “Şüphelilerin kamu kurumunu aldatacak nitelikte somut bir hileye başvurmak suretiyle menfaat temin ettiklerine ve yine bu şekilde herhangi bir belgede sahtecilik yapmak kastıyla hareket ettiklerine dair haklarında kamu davasının açılmasını haklı gösterecek yeterli şüphe oluşturan delil elde edilemediği anlaşılmıştır” denildi.