. Açıklamanın bir bölümünü okuyan Mehmet Ali VAZVAZ, "İsrail'in tüm dünyanın gözü önünde savaş kurallarını açıkça ihlal ettiğini ve özellikle sivil halkı hedef alarak açıkça bir katliam gerçekleştirdiğini, insanlık suçu işlediğini" ifade etti. Ortak açıklamada ayrıca şu ifadelere yer verildi:

DEĞERLİ BASIN, DEĞERLİ KAMU ÇALIŞANLARI VE HALKIMIZ

“ Basın açıklamamızın konusu olan İsrail-Filistin çatışmasına kısaca değinecek olursak; Hamas'ın 7 Ekim sabahı başlattığı İsrail'e yönelik Aksa Tufanı “operasyonu” İsrail ve Filistin arasındaki gerilimi yeni bir aşamaya yükseltti. 1948'de  Filistin halkını zorla yerinden edip, bugün bu halkı kuşatılmış bir biçimde yaşamaya zorlayan Siyonist İsrail devleti bugünkü tablonun da sorumlusudur. Gazze halkı yıllardır açık bir hapishanede yaşamaya zorlanmıştır.

Filistin halkına İsrail’in 2008-2023 yılları arasında düzenlediği ve Filistin'in 300 bin kişiden fazla kayıp verdiği dört büyük harekât ve kesintisiz tacizler karşısında büyük ölçüde sessiz kalan emperyalizmin kalelerinden ve bölgedeki aparatlarından İsrail’e destekler ya da ‘itidal’ telkinleri yükseliyor. Oysa İsrail topları ve uçakları Gazze Şeridine yönelik bombardımanlarını herhangi bir gerekçeye ihtiyaç duymadan taş üstünde taş bırakmamacasına sık sık tekrarlarken, zaman zaman tank harekâtlarıyla sivil halka zulmetmeye devam etti.

Trump, taraflı ya da tarafsız destekler eşliğinde üç dinin kutsallarının bulunduğu Kudüs'ü başkent ilan ettiğinde de aynı durum söz konusuydu. Buna dayanarak Siyonist İsrail de bu kentin özel statüsünü yok saymış, Mescidi Aksa’yı ve dolayısıyla Filistinlilerin inançlarını saldırı hedefleri arasına almıştı. İsrail saldırıları dur durak bilmeden masum Filistin halkının imhası, aşama aşama devam ediyor.

Gazze de su, elektrik, temel tüketim maddelerinin olmadığı, gelen insani yardımlarına İsrail tarafından izin verilmediği, 2 milyon Filistin halkının ölüme terk edildiğini dünya emperyalist ülkeleri seyretmekle yetiniyor. Filistin sorunu tarihsel bağlamından koparılarak bugünkü saldırıları açıklamak mümkün değildir.

Bu sorunu sözde çözmek üzere düzenlenen zirvelerde İsrail’in yarattığı fiili durumu veri kabul ederek, Siyonist devletin çıkarlarını gözeterek, kararlar alanlar da sorunu daha da karmaşıklaştırıp, Filistin'in elini kolunu bağlayarak İsrail'e yeşil ışık yakmaya devam etmişlerdir. 

İsrail’in süreklilik kazanmış Filistin ulusuna yönelik saldırganlığı ve zulmü şartlarında “önce kim saldırdı?” sorusu anlamsız kalmıştır.  ABD emperyalizminin ve kullanışlı aparatı siyonist İsrail yönetiminin yıllardır izlediği politikalar bölgedeki gerilimi arttırmaya hizmet etmeye devam ediyor. Bölgenin fay hatları birikimi taşıyamaz hale geldi. ABD ve Avrupalı emperyalistler sadece Hamas’ı kınayarak açıkça İsrail ve saldırganlığını desteklemektedirler.

HÜRRİYET SAĞLIK-SEN GENEL MERKEZİ- BASIN AÇIKLAMASI

Çok açıktır ki hak eşitliğinden söz etmeden yapılan kınamalar, bizzat kendileri halklara saldıran emperyalistlerin karakteridir. Hamas’ın saldırıları da emperyalizmin dünya düzeni için bir nimet olarak değerlendirilecektir. 

Bugün her İsrail operasyonunda canı yanan, zulüm altındaki Filistin halkı yalnızdır. Yurttaşlık haklarına sahip olamayan, devletleri tanınmayan, yaşam alanları her gün biraz daha daralan bir şeride sıkışan Filistinliler’in ne yazık ki, halkların demokratik vicdanından başka desteği yoktur. 

İsrail Siyonizmi’nin hak tanımazlığı karşısında tarafsızlık ya da “arabuluculuk” tutumu alınamaz. Ulusal siyasal hak ve hürriyet eşitliği, devlet olma hakkı talep eden Filistinliler haklıdır. Bu mücadele desteklenmeli ve Filistinlilerin hak ve hürriyet eşitliğini tanımayan hiçbir “çözüm” kabul edilmemelidir. Siyonist İsrail’in tutumu karşısında Filistin halkının yanındayız. Filistin ve İsrail halklarının eşit siyasal haklara sahip olması gerektiğini savunuyoruz.

İsrail’in işgal altında tuttuğu toprakların kaderi iki halk tarafından ortaklaşa belirlenmelidir. Sonu gelmeyen saldırıların durdurulmasının yolu budur. 17 Ekim akşamı Gazze’de el-Ehli Baptist

Hastanesine İsrail’in düzenlediği saldırıda yüzlerce hasta, yaralı, yaşlı, çocuk, sağlık personeli hayatını kaybetti.

Böyle bir saldırı SAVAŞ SUÇU’dur.

İsrail yapmış olduğu bu saldırı ile 12 Ağustos 1949 da imzalanan Harp Zamanı Sivillerin Korunmasına dair Cenevre sözleşmesinin 1. 2.3. 14. ve özellikle yaralı ve hasta korunması başlıklı 16. madde, Hastanelerin korunması başlıklı 18 .madde, Hastane personelinin korunması başlıklı 20. maddeye göre SAVAŞ SUÇU işlemiştir.

Savaşlarda dokunulmazlığı olan sağlık kuruluşlarını, okulları hedef alarak bir kez daha Savaş suçu işleyen, yine savaş suçu olarak kabul edilen kimyasal kitle imha silahlarını da kullanan İsrail Siyonist yönetimi LANETLENMELİ, ARTIK DURDURULMALIDIR. LANETLİYORUZ.

Ulu önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün YURTTA BARIŞ DÜNYADA BARIŞ İlkesinin yolunda yürüyen Türk milleti ve bu bildiriye imza atan kamu sendikaları olarak;

DÜNYADA VE YURDUMUZDA BARIŞ, ADALET, HUZUR, HÜRRİYET İÇİN ŞİDDETE VE SAVAŞA HAYIR.

Hürriyet Sağlık-Sen