İstanbul Tabip Odası tarafından yapılan açıklamada, hasta yakınının Sağlık Bakanlığı İletişim Merkezi'ni arayarak doktoru döveceği ve öldüreceği tehditlerinde bulunduğu belirtildi.

Olayın detaylarına göre, Arnavutköy Devlet Hastanesi'nde görev yapan bir hekimden, kızı için istediği yönde rapor alamayan hasta yakını, Sağlık Bakanlığı İletişim Merkezi'ni arayarak şiddet uygulandığı iddiasında bulundu. Hasta yakını, doktoru dövmek ve öldürmekle tehdit ettiğini ifade etti. Aynı kişi, hastane içinde şiddet uygulaması durumunda suçlu konumuna düşeceğini, ancak hastane dışında doktoru döveceğini belirtti.

Bakan Memişoğlu'nun Stratejik Planı: Sorunlar Listesi Açıklandı! Bakan Memişoğlu'nun Stratejik Planı: Sorunlar Listesi Açıklandı!

Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yapılan değerlendirme sonucunda, hekimin ölümle tehdit edilmesini "hastane ile ilgili yaşanan sorunların şikayet yoluyla dile getirilmesi" olarak değerlendirerek, kovuşturmaya yer olmadığına karar verdi. İstanbul Tabip Odası ise yaptığı açıklamada, hasta yakınının hekime yönelik tehditlerinin kayıt altına alındığını belirterek, sağlık çalışanlarının can güvenliğine yönelik tehditlere karşı yeterli güvenlik önlemlerinin alınmasını talep etti.

“Hukuki Mücadele Sonucunda Hekime Koruma Kararı Alındı”

“Bu olay üzerine İstanbul Tabip Odası Hukuk Büromuzca, gerekli hukuki girişimlerde bulunulmuş, taleplerimiz üzerine Gaziosmanpaşa 1. Aile Mahkemesi’nce, şüphelinin 3 ay süre ile 6284 sayılı yasanın 5. maddesinin 1/a fıkrası gereğince, “a) Şiddet mağduruna yönelik olarak şiddet tehdidi, hakaret, aşağılama veya küçük düşürmeyi içeren söz ve davranışlarda bulunmaması” ve 1/c fıkrası gereğince “Korunan kişilere, bu kişilerin bulundukları konuta, okula ve işyerine yaklaşmaması” yönünde koruma kararı verilmiştir. Yanı sıra yine hekim adına yaptığımız başvuru üzerine Gaziosmanpaşa 2. Aile Mahkemesi’nce, 6284 sayılı Kanun 8. maddesinin 6. fıkrası gereği, “hekimin kimlik bilgileri veya kimliğini ortaya çıkarabilecek bilgileri ve adresleri ile korumanın etkinliği bakımından önem taşıyan diğer bilgilerinin, tüm resmi kayıtlarda 3 ay süre ile gizli tutulmasına” karar alınmıştır”

Hekimin korunmasına yönelik tüm hukuki girişimlerin yapıldığı bu süreçte, Savcılığa da yansıtılan olayda; “SABİM hattını arayan şüphelinin, aynı hastanede görevli doktor ………………….’ya yönelik “… Doktoru döveceğim…” şeklinde tehdit içerikli sözler sarf ettiği belirtilmiş ise de, dosya içerisinde bulunan belgeler ile şüphelinin SABİM hattı başvurusuna ilişkin tutanak içeriği incelendiğinde sarf edilen sözlerin müştekiye iletmek kastının bulunmadığı, şüphelinin esasen ilgili hastanede yaşadığı şikayetleri dile getirmeye çalıştığıesnada bahse konu sözleri sarf ettiği, bu nedenle atılı suçun yasal unsurlarının oluşmadığı” gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar alınmıştır.

“Hekimlere Yönelik Tehditler: Hukuki Süreç ve Şiddetin Anlamı”

Şüphelinin defalarca kez hekimi ölümle tehdit ettiği kayıtlarla sabit olmasına rağmen, “esasen ilgili hastanede yaşadığı şikayetleri dile getirmeye çalıştığı esnada bahse konu sözleri sarf ettiği, hekime iletme kastı bulunmadığı” gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmesi anlaşılır gibi değildir. Herhangi bir kuruma ya da hizmete yönelik şikayetleri dile getirmenin yolu, kurumda çalışan personeli ölümle tehdit etmek midir? Vatandaşın sağlık sistemine yönelik eleştirilerini ya da somut olayda olduğu gibi hekimin kanaatinin aksine bir rapor talebini bu şekilde dile getirebileceğini ve bunun da herhangi bir yaptırımı olmayacağını hukuki olarak karar altına almak, sağlık hizmetinde yaşanan şiddet olaylarının önünü açmak anlamına getirilmiştir.

Birçok Hekim Hayatını Yitirdi

Şüpheli çok açık ki, kızına istediği raporu alabilmek için hekimi korkutmaya, tehdit yoluyla işini halletmeye çalışmaktadır; dolayısıyla bu sözlerin hekime iletilme kastıyla söylenmediği düşüncesi gerçeklikten uzaktır. Biz hekimler, can güvenliğimizi tehdit eden bu sözlerin her an gerçeğe dönebileceği kaygısı ile mesleğimizi icra etmeye çalışıyoruz. Bu kaygıyı/korkuyu duymakta da maalesef haksız değiliz. Uzun yıllardır hekimlere ve sağlık çalışanlarına yönelik şiddet eylemlerinin önlenmesi, hekimlerin sağlık ve yaşam hakkının korunması için mücadele ediyoruz. Meslektaşlarımıza yönelik önlen(e)meyen ve kaygı verici boyutlara ulaşan şiddet eylemleri, günlük yaşantının adeta bir parçası haline gelmiş, sözlü ve fiziksel şiddet eylemlerinden, bıçaklı, silahlı saldırılara kadar ulaşmış ve maalesef birçok hekimi yitirmemize dahi yol açtı.

11 Kasım 2005 tarihinde hasta yakınlarının silahlı saldırısı sonucu yaşamını yitiren İstanbul Üniversitesi Göğüs Cerrahisi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Göksel Kalaycı’dan, Giresun Göğüs Hastalıkları Hastanesi’ndeki görevinin başındayken hastası tarafından arkadan ateş edilerek vurulan ve 4 Şubat 2008 tarihinde yaşamını yitiren Dr. Ali Menekşe’ye, 17 yaşındaki bir hasta yakını tarafından bıçaklanan ve tüm çabalara karşı verdiği yaşam mücadelesini 17 Nisan 2012 günü kaybeden Dr. Ersin Arslan’a, 29 Mayıs 2015 günü, hasta yakınının silahlı saldırısı sonucu yaşamını yitiren Dr. Kamil Furtun’a, 19 Kasım 2015 tarihinde uğradığı bıçaklı saldırı sonucu hayatını kaybeden Dr. Aynur Dağdemir’e, 2 Ekim 2018 tarihinde hastasının silahlı saldırısı sonucu aramızdan ayrılan Dr. Fikret Hacıosman’a, 6 Temmuz 2022 tarihinde hasta yakınının silahlı saldırısı ile öldürülen Dr. Ekrem Karakaya’ya… çok sayıda hekim görevinin başında uğradığı saldırı sonucu hayatını kaybetti.

“Sağlık Politikaları ve Şiddet: Hekimlerin Talepleri”

Sağlık alanında yaşanan şiddetin kök nedeninin uzun yıllardır uygulanmakta olan sağlık politikaları olduğunun bilincindeyiz. Şiddet, esas sorumluyu, çarpık sağlık sistemini, gizlemenin ve faturasını sağlık hizmetini sunmaya çalışan hekimlere çıkartma politikasının bir sonucudur. Nihai çözüm; hastayı müşteri, sağlığı piyasa olarak gören anlayışın değiştirilmesindedir. Ancak bu mücadele uzun solukludur. Kısa vadede sağlıkta yaşanan şiddete karşı caydırıcı tedbirler almak gerekmektedir. Bir başka meslektaşımızın daha bu saldırıların hedefi olmaması, tehdidin gerçeğe dönüşmemesi için, yaşam hakkımızın korunmasına yönelik her türlü tedbirin alınmasını ve sözlü ve/veya fiziksel şiddet içeren sözlerin indirime uğramadan, hapis cezasıyla sonuçlanacak şekilde hukuki yaptırımlarla karşılaşmasını talep ediyoruz. Karara karşı İstanbul Tabip Odası Hukuk Büromuzca itiraz yoluna başvurulmuş olup, konunun takipçisi olacağımızı bildirdi.

Yaşanan bu olay, sağlık sektöründe şiddetin bir sorun olarak öne çıkmasını ve sağlık çalışanlarının güvenliği konusundaki önemli bir meseleyi gündeme getirmiştir.