Habertürk TV’de canlı yayına katılan Bakan Bilgin, en düşük emmur maaşına temmuz ayında yapılacak iyileştirme hakkında konuşarak bu düzenlemeyle ilgili net bilgiler verdi. Yapılan düzenlemeyle birlikte en düşük memur maaşının net olarak 22 bin lira olarak belirlendiğini belirten Bakan Bilgin, Cumhurbaşkanımızda daha önce net 22 bin olacağını söylediğini ifade etti.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin, Habertürk Televizyonunun sunucuları Kübra Par ve Kemal Öztürk'ün sorularını yanıtladı.
Bakan Bilgin, röportajda çeşitli konular hakkında önemli açıklamalarda bulundu. Gazetecilerin sorularını samimi bir şekilde cevaplandıran Bakan Bilgin, çalışma hayatı, sosyal güvenlik, işçi hakları ve geleceğe dair planları hakkında detaylı bilgiler paylaştı.
Program sunucusu Kübra Par’ın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın en düşük memur maaşının 22 bin lirayı bulacak dediğini ama net memur maaşı 22 bin lira olacak mı? şeklindeki sorusuna cevap veren Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin,
Tabi tabi, daha önce de Sayın Cumhurbaşkanımız 22 bin lirayı ifade etmişti.
şeklinde konuştu.
Bakan Bilgin'in açıklamalarından öne çıkan başlıklar şöyle:
Zor bir seçim dönemi geçirdik. 1. turda çok önemli bir seçim tablosu ortaya çıktı. Birçok anketçiyi yanıltan, fazlasıyla yanıltan, toplumsal gerçekliği anlama konusunda sadece teknik değil yöntemsel hataları ortaya koyan seçim tablosu. 20 küsur yıl sonra AK Parti'nin hala Türkiye'nin birinci partisi olması. Başladığı yerde devam ediyor 21 yıl sonra. Bu Türkiye'de ilk defa oluyor. Cumhur İttifakı, Millet İttifakı'na 15 puan, AK Parti ana muhalefet partisine 10 puan, sayın Cumhurbaşkanı, Kılıçdaroğlu'na 5 puan fark attı. Bu seçimde PKK/PYD çizgisinde siyaset yapmaya çalışan hareketin oyunun düşmesi. Bu ne yeşil ne sol. Oy kaybettiler. Israr ederlerse sonunda yok olup gideceklerini, baraj olsaydı yok olacaklarını ortaya koydular. Bu seçim bir de milliyetçiliğin Türkiye'de fevkalade demokrasi içinde sorunların çözümünün vatanseverlik, bağımsızlık, Türkiye'nin bütünlüğü içinde sürdürülmesi gereken bir milliyetçilik. Bunu çok değerli bir zihin yapısı olarak düşünüyorum. MHP'yi yüzde 5-6 gösterenler yine yanıldı. Kendisini milliyetçi olarak ayrıştıran, MHP'nin milliyetçiliğini yetersiz bulup siyaset yapan Meral Hanım ve arkadaşları onlar da baraj altında kalıyorlardı. Ama bir önceki seçime göre oylarını korudular. Milliyetçilik Türkiye'de siyasetin belirleyicisi. Sinan Bey de 5 küsur oy aldı. Türkiye'de siyasetin belirleyici faktörlerden birisinin milliyetçilik olduğu ortaya çıktı.
"SİNAN BEY'İN DAVRANIŞINI TUTARLI OLARAK GÖRÜYORUM"
Ağırlıklı olarak terör karşısında Türkiye'nin birliğini savunan özellikle PKK etnik ayrımcılık, onu şiddet yoluyla Türkiye'ye karşı operasyon aracı haline getirmiş yapı olarak gören insanların bir kısmı da Sinan Bey ve ittifakının içinde yer aldığını düşünüyorum. Sinan Bey, Cumhur İttifakı'nı ve sayın Cumhurbaşkanımızı destekleyeceği yönde bir açıklama yaptı. Ben tutarlı bir davranış olarak görüyorum. Türkiye'deki milliyetçiliğin, vatanseverliğin, yurtseverliğin nasıl isimlendirirsek isimlendirelim bunlarda yabancı düşmanlığı yok. 'Suriyelileri yarın gönderelim', Suriyeli düşmanlığı yüzünden siyasi problematik haline getiren ifadenin Türk toplumunda karşılığının olmadığını düşünüyorum. Türk toplumunun bu düşmanlığı onaylayacağını düşünmüyorum. Zaten Suriyelilerle ilgili hükümetin uyguladığı proje var.
"SURİYE İLE KURULAN İLİŞKİLER SÜRECİ HIZLANDIRACAK"
Terörden arındırılmış bölgelerde Türkiye işyerleri, kentler, yerleşim yerleri inşa ediyor. Oraya 500 küsur bin insan çıktı. Bunun 1 milyona çıkması için çalışmalar harıl harıl sürüyor. Suriyeliler zorunlu geldi. Türkmen, Kürt, Arap geldi. Bunların Suriye'de insanca yaşayabilecekleri ortamın oluşturduktan sonra döndürülmesi gibi sağlıklı bir anlayış olamaz. PKK'nın, PYD'nin Suriye'de işgal ettiği alanı sürekli genişleterek, oradaki Kürt, Türkmenlerin Türkiye'ye kaçması için baskı yapıyor. Şimdi Suriye rejimi Türkiye ile diyalog kurdu. Türkiye'den tekrar Suriye'ye dönenlerin emin bir şekilde ortam oluşturma bakımından. Türk halkının meseleyi gördüğünü, Türk devletinin de özellikle Suriye hükümeti ile kurulan diyalogla birlikte oradaki güvenli bölgelere, bir proje içerisinde Türkiye'nin oraya döndürüleceğini, bunun da hızla artarak 1 milyonu geçeceğini düşünüyorum. Bu yerleşim yerlerinin içinde sadece iskanlar değil orada çarşılar, altyapılar, alışveriş merkezleri kurulan bir yapı oluşturuluyor. Türkiye bu göçmenlerin sağlıklı biçimde oraya gitmesi için yapılıyor. Suriye ile kurulan ilişkinin bu süreci hızlandıracağını düşünüyorum.
"TÜRKİYE SÜREÇTEN EKONOMİSİNİ BÜYÜTEREK ÇIKTI"
Partilerin oy değişmelerini anlamak gerekir. Ana muhalefet ne kadar puan artırdı? Maksimum aldığı oy yüzde 25 aldı. CHP'yi kast ediyorum. Ana muhalefet partisinin oy değişiminin olduğu yerde 21 yıllık AK Parti'nin geldiği yer başlangıçta geldiği yer. Şunu görelim, neler yaşandı? Pandemi krizi yaşandı. Herkes evlerine hapsoldu. Olağanüstü sağlık sorunuyla karşı karşıyaydı dünya. En gelişmiş ülkelerin sağlık sistemleri çöktü. İngiltere'nin sağlık sistemi çöktü. ABD'de korkunç manzaralar oluştu. Türkiye ne yaptı? Avrupa ülkelerinde yaşayan hasta olan insanları büyükelçiler vasıtasıyla Türkiye'ye getirip tedavi ettirdi. Avrupa'daki ülkeler 4 trilyon dolarlık milli gelire sahipler. Türkiye o günlerde 800 milyar dolarlık ekonomiydi. Türkiye'nin ürettiği sağlık hizmeti, yurttaşının elinden tutması. Hakkari'nin dağ köyünde doğum yapan hanımı helikopterle alıp karşılıksız tedavi ettiren sisteme sahibiz. Bunun bir bedeli var. Bir de üstüne üstlük savaş çıktı. Olağanüstü enflasyonist ortam çıktı. Almanya'da yüzde 38'e çıktı enflasyon. Almanya 4 trilyon doların üzerinde ekonomi. Ulaşım, navlun, taşımacılık sistemleri. Üretim sistemlerini çökme noktasına getirdi. Türkiye bütün bunlara rağmen ekonomisini büyüterek çıktı. Türkiye istihdam, ihracat yarattı. Bunun maliyeti oldu. Ortalama dış ticaret ithalat bedeli olarak toplam cari açık 45 milyar dolar civarında. Biz bu dönemde 100 küsur milyar dolar bir açıkla karşı karşıya kaldık. 57 milyar dolar fazla enerji parası ödedik. Enerji açığı çıktı. Önemli olan bu sorunların büyümesi karşısında Türkiye'nin ortaya koyduğu çözüm yoludur. Türkiye bunu çevirdi.
"TÜRKİYE'DEKİ ENFLASYON KONTROL ALTINDADIR"
Yatırımların maliyetleri var. Sabit sermaye yatırım maliyetlerini belirleyen birçok iktisadi faktör var. Ekonominizin döviz üretme kabiliyeti geliyor bunların başında. Bütün bunlar maliyetleri artırıyor. İlave enerji maliyetleri oldu. 57 milyar dolar bir ekonomiye 1 yıl girdiği zaman, tüm bu dedikleriniz yarı yarıya ucuzlar, çıktığı zaman yüzde 100 pahalılanır. Büyümenin maliyeti var. Büyüme üretimdeki artış demek. Artış istihdam yaratıyor. Bütün bunların maliyeti enflasyona yansıyor. 57 milyar dolarlık ilave maliyeti çıkardığınız zaman Türkiye rahatlar. Bu konjonktürel durumu yönetmek için Türkiye büyüyerek, ihracatını artırarak bu sorunu çözecek. İşsizliği aşağı çekmek zorundayız. Türkiye yüzde 5'lik bir büyüme yarattığı zaman 750 bin istihdam yaratıyor yaklaşık. Yüzde 7'de 1 milyon 100 bin civarında. Pandemi, enflasyonun Türkiye'deki yansımalarına ilave olarak enerji kaynaklarına ödediği paraya büyümeye devam ediyor. Faiz bir kontrol aracı değil. Enflasyon hızlı şekilde düşüyor şimdi. Enflasyon kontrol altına alınmıştır. Bu yılın sonu itibariyle enflasyon hızlı şekilde düşmeye devam edecek. Enflasyona karşı da çalışanların, emekçileri koruyacak bir dizi sosyal politika uygulaması devreye soktuk. Türkiye tarihinde ilk defa 460 dolara yakın bir asgari ücret açıkladık.
"ASGARİ ÜCRET YUKARIDAKİLERİNİ DE BELİRLİYOR"
Türkiye dolar üretemeyen bir ülke değil. İhracat yoluyla dolar üretiyor. Üretimini artırdıkça, sanayiye dayalı büyümesini yükselttikçe Türk ekonomisi kendi ihtiyacı olan doları üretebilecek bir ülkedir. Türkiye'nin petrolünü üretme imkanlarının arttığı, doğalgazını bularak devreye bağladığını dikkate aldığımızda ekonominin maliyet üzerindeki baskısının azalacağını söyleyebiliriz. Türkiye bütün ekonomik şartlar karşısında özellikle çalışanlarını koruyan sosyal politikalar uyguladı. Ekonomi büyüdü. Enflasyon karşısında emekçilerini koruyan ücret politikalarını uygulamaya soktu. Asgari ücret yukarıdaki ücretleri de belirleyen etkisi vardır. Yukarıdakiler fazla artmıyor. O yukarıdakilerinin örgütsüzlüğünün sonucudur. Türkiye'nin takip ettiği politikalar büyüme, istihdam ve üretimi artırarak yürümesini sağlayan politikalardır. Konjonktürel sorunların aşılması öncelikli meseledir. Her ekonomik büyüme, ekonomik konjonktürel durum yeni sorunlar ortaya çıkarabilir. Sosyal devlet, sosyal politikalarla çalışanların, emeklilerin durumunu korumaktır. Son olarak 700 küsur bin kamu işçisi ile toplu sözleşme yaptık. Bu çok önemli bir şey. Bu sözleşme özel sektördeki işçilere de model olarak yansıyor.
"TÜRKİYE TAM ANLAMIYLA ENDÜSTRİ DEVRİMİ YAŞIYOR"
Cumhur İttifakı Meclis'te 323 milletvekili kazandı. AK Parti'nin 21 yıllık hikayesinde hangi sektörü ele alırsak bir sürü başarı hikayesinden bahsedebiliriz. Türkiye'nin en uçtaki şehri ile İstanbul arasında uçak yolculuğu her gün birkaç sefer yapılan hale getirildi. Sağlık sistemini ele alın. En ücre köşesinde, Ağrı'da tekstil endüstrisinin hızla geliştiğini biliyor musunuz? İhracat yapıyor. Türkiye'nin en küçük şehri benim doğduğum şehir Bayburt. Bayburt'ta ihracat var. Altyapıda dönüşüm müthiş bir şey. 21 yıllık hikayenin büyük başarısı Türkiye'nin dönüşümü. Türkiye tam anlamıyla endüstri devrimini yaşıyor. Türkiye'nin her yerinde herşey üretiliyor. Batı ile bağımlılık ilişkisi içerisine girmiş ülkeler kalkınamaz. Türkiye onu kırdı. Dünya Bankası, IMF, NATO bu cenderenin içine girdiğinizde dünya sizi geri kalmışlığa hapseder. Türkiye 80 yılda 300 milyar dolara gelmişken nasıl 20 yılda 1 trilyon dolara geldi? Bu bağımlılık ilişkilerini kırarak geldi.