Koca açıklamasının devamında; "Tabip odalarının ise amacı, sadece hekim hakları ve saygınlığını korumak olmalıdır. Bütün hekim arkadaşlarımı, amacı sadece hekim hakları ve saygınlığını korumak olması gereken tabip odalarını desteklemeye davet ediyorum." şeklindeki sözlerine yanıt veren Hekim Birliği Genel Başkanı Dr. Av. Dr. Yakup Gökhan Doğramacı, konuya ilişkin önemli açıklamalarda bulundu." ifadelerini kullandı.

Doğramacı, Bakan Koca'nın bu açıklamalarının hekim sendikaları üzerindeki örtüyü kaldırdığını belirterek, "Peki Sayın Bakan neden hekimleri, tabip odalarını desteklemeye davet etti?" sorusunu sordu. Daha önce alınan duyumlar doğrultusunda, Cumhurbaşkanı'nın hekim sendikalarından ziyade Türk Tabipleri Birliği'nin muhatap alınması gerektiğine işaret ettiğini ifade eden Doğramacı, ancak TTB'nin ideolojik tavır ve söylemleri nedeniyle muhatap alınmadığını söyledi.

Hekim Birliği Genel Başkanı, "Bu sefer mücadele yeri hekim sendikaları değilse ve tabip odaları da siyasallaştıysa, kamuda görev yapan yaklaşık 200 bin hekim, mücadele etmek ve muhatap bulabilmek için nerede olmalıdır?" sorusuyla, hekimlerin karşı karşıya kaldığı zorlu durumu vurguladı. Konuyla ilgili olarak, Sağlık Bakanlığı'nın hekim sendikalarını görmezden gelirken, TTB'ye de gereken değeri vermediğini ifade eden Doğramacı, hekimlerin mücadele etme ve sorunlarına çözüm bulma noktasında nereye yöneleceği sorusunu gündeme getirdi.

Aslında sorunun cevabı Sayın Bakanın ifadesinde oldukça açık gibi görünüyor.

Ancak asıl düşündürücü nokta tam da burası; Sayın Bakan neden hekimleri, sendikalar yerine ideolojik olarak gördüğü ve muhatap almak istemediği tabip odalarına yönlendiriyor?

Aslında Sayın Bakan da bu söylemi ile bu durumun ve hekimlerin hak ve saygınlığı için mücadele verdiğinin farkındadır. Hatta dolaylı da olsa bu mücadeleyi desteklediğini ifade ettiği bile söylenebilir.

Çünkü; hekimlerin hak ve saygınlığını kaybettiğinin farkında olarak, hekimlere mücadele için adres göstermektedir. Ancak ne yazık ki gösterdiği adres, saha desteğini ve etkisini kaybettiğini bildiği tabip odalarıdır.

Çünkü hekim sendikaları, sahadaki tükenmişliğin getirdiği korkusuzluk ile hukuk ve temsil gücüyle, daha aktif, bağımsız ve mücadeleci bir şekilde hareket etmektedir.

Diğer taraftan hekim sendikalarının amacının, iddia edildiği üzere “TTB’yi ele geçirmek!” olmadığının da altını çizmek gerekir. Hekim sendikaları, Anayasa, uluslararası sözleşmeler ve kanun hükümleri doğrultusunda hekimlerin, çalışma koşullarına ilişkin hak ve menfaatlerin korunmasına yönelik kurduğu birliklerdir. TTB ise hekimlik meslek örgütüdür. Yani birbirini tamamlayıcı özellikleri olsa da birbirinden bağımsız ve farklı kamusal kurumlardır. Ortak özellikleri ise öznelerinin hekim ve hekimlere özgü olmalarıdır.

Yani hekimlerin birliği olan, hekim sendikaları da tabip odaları da hekimlerindir.

Bu sebeple sendikaların “TTB’yi ele geçirme” iddiasının dayanaksızlığı bir tarafa, zaten hekimlere ait olan bir kurumu hekimlerin ele geçirmeye çalıştığı iddiası, ayrıca bir mantık hatası örneğidir.

Bu iddianın altında da hekim sendikalarının gücü ve etkisinden çekinildiği düşüncesi yattığı söylenebilir.

Hal böyleyken, Sayın Bakan hekimlerin mücadele yeri sendikalar değildir demesine rağmen, diğer sendikalar da hekim komisyonları kurmaya başladı. Sayın Bakanın açıklamasına tezat bu durum, hekimlerin, hekim sendikalarından uzaklaştırılarak, dağıtılmaya çalışıldığı düşüncesine sebep oluyor.

Sonuç olarak görülen o ki; Sayın Bakan hekimlere mücadele adresi olarak, hekim sendikaları yerine etkisiz ve içi boşaltılmış olarak görünen TTB’yi gösterirken; TTB de hekim sendikalarını, TTB’yi ele geçirmekle itham etmektedir. Yani hali hazırda, Sayın Bakan da TTB de sahadaki mücadele merkezi haline gelen hekim sendikalarına mesafeli durmaktadır.

Son söz olarak; hekimlerin birliği olan gerek hekim sendikaları gerekse tabip odaları hekimlerindir ve hekimler kendilerine ait her kuruma sahip çıkarak bilim, demokrasi, hukuk ve vicdan yoluyla mücadele etmeye devam edecektir."