Enflasyon farkının belirlenmesiyle birlikte, Memur-Sen tarafından sürekli dile getirilen ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından duyurulan "En düşük memur maaşı 22 bin lirayı aşacak." sözüne uygun olarak, Meclis bugün yoğun bir çalışma temposuna girdi.

Bu düzenleme, gelir dağılımındaki adaletsizlikleri ortadan kaldırması ve maaşlara önemli bir artış getirmesi açısından önemli bir adım olarak değerlendiriliyor. Ancak unutulmaması gereken önemli bir nokta var: Cumhurbaşkanı'nın 11 Mayıs 2023 tarihinde ifade ettiği "en düşük memur maaşı, en düşük kamu işçisi maaşının altında olmayacak şekilde düzenlenecektir" sözü açık ve nettir.

Kamu işçilerinin Çerçeve Sözleşmesi gereği Temmuz ayında %15 oranında bir artış yapılacağını unutmamak önemlidir. Ek olarak, en düşük memur maaşının 22.000 ₺'ye yükseltilmesini sağlayacak düzenlemeyle birlikte, 6. Dönem Toplu Sözleşme'de belirlediğimiz %6 artış ve %10,90 enflasyon farkı da dikkate alındığında toplamda %17,55 artış gerçekleşecek ve en düşük kamu görevlisi maaşı/ücreti 25.860₺'ye yükseltilecektir. Bu şekilde adil, doğru ve hakkaniyetli bir düzenleme hayata geçirilmiş olacaktır. Aksi takdirde söylem ve eylemin uyumlu olmadığı, kayıpların telafi edilmediği ve kamuda bozulan çalışma barışının düzeltilmediği bir durum ortaya çıkacaktır.

Bir diğer önemli husus, yapılacak artışın yüzdelik ve seyyanen olarak gerçekleştirilmesi noktasında hassas davranılması konusudur. Yüzdelik artışı gerektiğinden fazla kısıtlı, seyyanen artışı çok yüksek tutacak düzenlemenin; kamu görevlileri arasında maaş skalasını, hiyerarşiyi ve kademeyi bozacağı bilinmelidir. Katsayılarda yapılacak düşük oranlı artış, diğer ödemeleri olumsuz etkileyecek, toplam gelirde negatif sonuç doğuracak, maaş/ücretlere oransal yansımayı azaltırken sorunları büyütecektir.

Olumsuzlukları en aza indirmek, memnuniyeti en yüksek seviyeye çıkarmak için Toplu Sözleşme masasının yetkilisi ve imza tarafıyla istişare edilerek sürecin yürütülmesi, doğru kararların alınması, ince ayarların yapılması gerekmektedir.

Diğer taraftan, alım gücünün yükselmesi ve gelir kayıplarının azaltılması için en etkin faktör düşük ve hedeflenen enflasyonun gerçekleşmesine bağlıdır.

Yıllık ve aylık bazda düşük enflasyon hedefinin hayata geçmesi halinde, maaş/ücretlerdeki artış rakamsal büyüklükten öteye gidecek, alım gücü yükselecek, kayıplar engellenecektir. Nominal rakamların büyüklüğünü değil, reel alım gücünün büyüklüğünü dikkate almalıyız.

Anlık ve önceden maliyetleri gider olarak yansıtan işverenler karşısında, maaş artışları 6 ayda bir gerçekleşen sabit gelirliler borçlanarak yaşamlarını idame ettirmektedirler.

7. Dönem Toplu Sözleşme öncesinde masaya ve taraflara zaman kaybettirmeyecek şekilde “1. Dereceye 3600 Ek Gösterge” ve “Kamu Görevlisine Kira Yardımı” hususu da Meclis tatile girmeden bu düzenlemenin içerisinde yer alarak sonuçlandırılmalıdır.

Hem kamu görevlilerini ilgilendirecek kira yardımı hem de emeklilerin beklediği 1. Dereceye 3600 Ek Gösterge; zamana bırakılmamalı, gelir artırıcı, gider azaltıcı benzer uygulamalara yer verilmelidir.

Mücadelemiz ve temennimiz; gelir dağılımında adaletin sağlanması ve çalışanlar arasında barışın tesis edilmesidir. Kamu İşvereni; Ağustos ayında başlayacak 7. Dönem Toplu Sözleşme görüşmelerini fırsat olarak görmeli, bütçe imkanı ve beklentiler üzerinden daraltıcı tekliflerle değil Güçlü ve Büyük Türkiye hedefiyle uyumlu, gelir dağılımında adaleti sağlayan, Türkiye Yüzyılına yakışır teklifle masaya gelmelidir.