Oysa promosyon, basit bir pazarlık unsuru değil; mevzuatla sınırları belirlenmiş, kamu kaynağı niteliği taşıyan bir mali haktır.
Mevzuat Net: Promosyonun Tamamı Çalışana Ait
2007/21 sayılı Başbakanlık Genelgesi ile maaş ödemelerini üstlenecek bankanın, en az üç kişilik komisyon tarafından teklif toplanarak belirlenmesi şart koşuldu. 2008/18 ve 2010/17 sayılı genelgelerle bu çerçeve güçlendirildi ve promosyon tutarının tamamının personele dağıtılması kesin hükme bağlandı.
Yani:
– Promosyon kapalı kapılar ardında pazarlıkla paylaşılacak bir gelir değildir.
– Tutarın tamamı çalışanlara aittir ve süreç şeffaf yürütülmelidir.
“İhale Yapmadan Promosyon Olmaz”
Sahadan gelen en büyük şikâyetlerden biri, bakanlık düzeyinde yapılan anlaşmalar gerekçe gösterilerek il bazında ihalesiz ve rekabetsiz promosyon sözleşmeleri yapılması.
Oysa genelge açıktır:
– Birden fazla bankadan yazılı teklif alınmalı,
– Bu teklifler değerlendirilip kıyaslanmalı,
– Personel lehine en avantajlı teklif seçilmelidir.
“Bakanlık anlaştı, siz de mecbursunuz” yaklaşımı hem genelgenin ruhuna hem de kamu yararı ilkesine aykırıdır. Üstelik promosyon yalnızca rakamdan ibaret değildir; protokol süresi, hangi ödemeleri kapsadığı, yeni başlayan ve emekli olan personelin durumu gibi maddeler de teklifin değerini doğrudan etkiler.
Sağlık Çalışanları İçin Risk Daha Yüksek
Sağlık sektöründe promosyon konusu özellikle hassastır çünkü:
– Tek protokol binlerce çalışanın maaşını bağlar.
– Tutarlar milyonları, bazı illerde milyarları bulur.
– Sözleşme süreçlerine çoğu zaman ne çalışanlar ne sendikalar dahil edilir.
Uygulamada ise rekabet çoğu kez ortadan kalkmakta, sürecin nasıl yürütüldüğü personele açıkça anlatılmamaktadır. Bu durum hem kamu kaynağının etkin kullanımını hem de çalışan hakkını tartışmalı hale getirir.
Sendikanın Talepleri: Şeffaflık, Rekabet, Hukuka Uygunluk
Hürriyet Sağlık Sen şu üç noktayı öne çıkarıyor:
1. Şeffaflık
Promosyon protokollerinin tüm aşamalarının çalışan temsilcilerine açık olması isteniyor. Hangi bankanın neden seçildiği net biçimde açıklanmalı.
2. Rekabet İlkesi
Genelgelerin gereği olarak birden fazla bankadan yazılı teklif alınması, bu tekliflerin komisyon tutanaklarına bağlanması talep ediliyor. “Üst protokol var, ihale yapmaya gerek yok” anlayışına karşı çıkılıyor.
3. Hukuki Mücadele
Çalışan aleyhine dengesiz protokollere karşı yargı yoluna gitmekten çekinilmediği belirtiliyor. Sayıştay dahil tüm denetim ve başvuru yollarının kullanılacağı ifade ediliyor.
“Promosyon Bir Lütuf Değil, Hak”
Sendika, promosyon tartışmalarının yalnızca “komşu il ne kadar aldı?” sorusuna sıkıştırılmasının yanlış olduğunu vurguluyor. Asıl sorulması gerekenler:
– Süreç mevzuata uygun mu yürütüldü?
– Rekabet sağlandı mı?
– Teklif çalışanı uzun vadede koruyor mu?
Hürriyet Sağlık Sen, bu soruların peşini bırakmayacağını belirterek şu mesajı veriyor:
“Promosyon bir lütuf değil, çalışanların alın teriyle hak ettiği mali bir haktır. Bu hakkın tek kuruşunun dahi boşa gitmesine izin vermeyeceğiz.”
SON SÖZ: PROMOSYONU DEĞİL, HAKKI KONUŞALIM
Bugün promosyon tartışmalarında odak çoğu zaman “kaç lira aldık, komşu il ya da diğer kurum kaç lira aldı?” eksenine sıkışıyor. Oysa bizim asıl sormamız gereken sorular şunlar:
Bu süreç mevzuata uygun mu yürütüldü?
Rekabet sağlandı mı, en iyi teklif gerçekten alındı mı?
Bu protokol, önümüzdeki birkaç yılın ekonomik koşullarına göre çalışanı koruyor mu?
Biz bu soruları sormaya, yanıtlarını takip etmeye ve gerektiğinde hukuki mücadeleyi büyütmeye devam edeceğiz.
Çünkü banka promosyonu bir lütuf değil; emeğiyle ayakta duran her bir sağlık çalışanının, her bir kamu emekçisinin alın teriyle hak ettiği meşru bir mali haktır.
Ve biz, bu hakkın tek kuruşunun dahi heba edilmemesi için buradayız.
HÜRRİYET SAĞLIK SEN GENEL MERKEZİ
Mevzuat ve Toplu Sözleşmeden Sorumlu
Genel Başkan Yardımcısı
Ahmet ÜNAL