Hazine, temmuz-eylül döneminde 1,1 trilyon TL’yi aşan anapara ve faiz ödemesiyle ciddi bir finansal baskı altında kalacak.
TEPAV Direktörü Coşkun Cangöz’ün değerlendirmesine göre, geçmiş yıllarda yapılan döviz cinsi ve dövize endeksli borçlanmaların etkisi, iç borç yönetimini bu yaz oldukça kritik hale getiriyor.
Borçlanma Programı 2025’in Röntgenini Çekiyor
Cangöz, 2025 yılının iç borçlanma hedefi olan 2,8 trilyon TL'nin yaz döneminde net biçimde görünür hale geldiğini belirtti. Yaz boyunca yapılacak ödemeler ve tahvil ihaleleri, yılın kalanında hedefin de üzerine çıkılabileceğine işaret ediyor.
Yılın son çeyreğine yaklaşıldığında, Hazine’nin mevcut programı aşarak ek iç borçlanmaya gideceği öngörüsünde bulunan Cangöz, 2025 bitmeden yaklaşık 100 milyar TL kadar fazla borçlanma ihtimali olduğunu vurguladı.
Temmuz-Eylül Arası: Tarihi Faiz Ödemesi Dönemi
Yaz aylarının en çarpıcı verilerinden biri de faiz yükü.
Cangöz, bu üç aylık dönemde Hazine’nin yalnızca faiz ödemesi olarak 196,6 milyar TL harcayacağını, bunun da şimdiye kadarki en yüksek çeyreklik faiz ödemesi olduğunu söyledi.
Aynı dönemde planlanan iç borçlanma miktarı ise yaklaşık 298,4 milyar TL seviyesinde. Bu tablo, Hazine’nin sıcak yaz aylarında yoğun bir nakit yönetimi trafiğiyle karşı karşıya kalacağını ortaya koyuyor.
Dış Borçta Gerileme, İç Borçta Yüklenme
Hazine’nin yılın ilk yarısında dış borçlanma hedefinin ancak yüzde 37’sine ulaşabildiğini belirten Cangöz, buna karşılık iç borçlanmada programın yüzde 53,7’sinin şimdiden tamamlandığını aktardı. Bu fark, yatırım ortamındaki değişimin etkilerini açıkça gösteriyor.
19 Mart sonrası oluşan yeni ekonomik atmosferin, özellikle uluslararası borçlanma koşullarını zorlaştırdığına dikkat çeken Cangöz, bu nedenle yılın kalanında iç kaynaklara daha fazla başvurulacağını öngörüyor.
Kasa-Banka Dengesindeki Kıpırdanma Umut Veriyor
Hazine'nin elde tuttuğu "hazır değerler", yani kasa ve banka hesapları, Nisan ayında kritik seviyelere kadar düşmüştü. Ancak son dönemde bu bakiyelerin yeniden toparlandığını belirten Cangöz, bu durumun borçlanma baskısını bir miktar hafifletebileceğini söyledi.
Bu artış, tahvil piyasasında daha kontrollü bir borçlanma temposu izlenebileceğine işaret ediyor. Ancak mevcut borç takvimi göz önünde bulundurulduğunda, bu toparlanmanın etkisi sınırlı kalabilir.
Ekonomide Sıcaklık Artıyor: Sonbahara Yorgun Giriş
Cangöz’ün yorumu, sadece rakamlara değil, ekonomideki genel tabloya da ışık tutuyor. Döviz cinsinden borçların kur farkıyla büyümesi, enflasyona ve faize endeksli tahvillerin kabarıp vadesine gelmesi, kamu finansmanını zorluyor.
“Yaz sadece sıcak değil, ağır da geçiyor. Sonbaharda hava serinlese bile ekonomideki sıcaklık düşmeyecek gibi. Enflasyon hedefe yaklaşamıyor, büyüme yavaşlıyor. 2026 yılına hem terli hem de yorgun girmemiz oldukça olası” diyen Cangöz, yılın geri kalanı için temkinli olunması gerektiğini ifade ediyor.
Özetle: Borç Yükü, Sıcak Para Arayışı ve Kırılgan Denge
Yaz ayları bu kez sadece mevsimsel değil, ekonomik anlamda da sıcak geçiyor.
Hazine’nin borç ödeme takvimi, faiz yükü ve borçlanma ihtiyacının geldiği seviye, iç finansman politikalarının ne denli kritikleştiğini ortaya koyuyor. Önümüzdeki dönemde iç piyasaya dayalı, sıkı disiplinli ve dikkatli nakit yönetimi kaçınılmaz görünüyor.