Siyasi iktidar 2022 yılı ilk altı ayı için %5 +enflasyon farkı, ikinci altı ay için %6 +enflasyon farkı, 2023 yılı için %6+6 ve enflasyon farkı teklif etmiştir. Siyasi iktidar 3600 gösterge konusunun çözülebileceğini de eklemiştir.

Seçim öncesinde sürekli gerileyen oy oranlarını toparlamak için siyasi iktidarın zam oranlarında koşulları zorlayacağına dönük kimi kesimlerin “boş” beklentisi, siyasi iktidarın ilk zam önerisi ile “boşa” düşmüştür.

Zam önerisinde ikili açmazı sürdürmekte ısrar eden siyasi iktidar; hem ortalama artış oranlarını çok düşük tutmakta hem de (+) enflasyon farkı gibi bir garabeti öne sürerek reel gelirlerdeki azalmaya kılıf uydurmaya çalışmaktadır.

Bir gün öncesinde kamu işçilerine yönelik anlaşılan çerçevenin bile çok altında kalan bu zam önerisinin bırakın tartışılması ciddiye alınması mümkün değildir. (+) Enflasyon önerisini sadece ekonomiyi bilenler değil, sıradan insanlar bile ciddiye almamaktadır. Sokakta ve markette hissedilen zamlar, mutfaklara ateş düşürmektedir.

Türk Lirasının dünyanın neredeyse tüm paraları karşısında sürekli değer ve itibar kaybı sürerken, emekçilerin hayat standardı da sürekli geriye gitmektedir. Bir yanda ekonomik kriz koşulları, bir yanda covid-19 salgını, bir yanda yangın ve sel felaketlerinin yıkımları ile mücadele eden emekçiler, açlığa ve sefalete mahkûm edilmektedir. Emekçiler, yaşam standartlarındaki gerileme bir tarafa, refah payının eklenmesi gibi taleplerin bile anlamsızlaşacağı bir cenderenin içine sürüklenmektedir.

TÜİK’in hazırladığı enflasyon verilerinin gerçek veriler olmadığından hareketle organize olan ve hayat standartlarındaki gerilemeyi bilimsel normlar üzerinden sürekli yayınlayan ENAG’ın ( Enflasyon Araştırma Grubu) hazırladığı son haftalık bültene göre; “Tüketici Fiyat Endeksi (E-TÜFE) Temmuz ayında Ocak-Temmuz 2021 dönemi enflasyon oranı %25.14 olarak gerçekleşmiştir.

Bu çerçevede, bu zam önerisinin ciddiye alınacak hiçbir niteliği ve niceliği bulunmamaktadır. Cumhurbaşkanlığı’nın, açıktan “söz verdiği” 3600 ek gösterge katsayısının bir şekilde çözülmesi gerektiğini düşünen siyasi iktidarın, bunu dengelemek için zam oranlarını mümkün olduğunca aşağı çekme niyetini taşıdığı görülmektedir.

Liyakatsiz, kifayetsiz, basiretsiz ve yandaş yöneticilere üçer beşer maaşlar ödenirken, sıra emekçiye geldiğinde yüzde 5+6’yı reva görenlerin bırakın ülke yönetmeyi, bir evin nasıl geçindirileceğinden haberleri olmadığı ortadır.

ve ortağı Türkiye Kamu-Sen in bu süreçte etkili bir karşı duruş sergilemesi mümkün görünmemektedir. Kuşkusuz günler içinde siyasi iktidar birtakım adımlar atar gibi görünecek ve malum konfederasyon eksik kalan “buçuk”u zam oranına eklettirip bunu da “başarı” olarak lanse edecektir.

Konfederasyonumuz Birleşik Kamu-İş ve sendikamız Genel Sağlık-İş’in, kamu emekçilerine dayatılan bu kötü senaryoyu kabullenmesi mümkün değildir.

Artık süreç taleplerin açıkça ve etkin bir biçimde dile getirilmesi ve bu yöndeki eylemlilik süreçlerinin güçlendirilmesini zorunlu kılmaktadır. Sözde yetkili konfederasyon ve ortağının “Kabul etmiyoruz”, “Masadan kalktık’’ şeklinde laftan öteye geçmeyen görev savma niteliğindeki tutumu sendikal bir tavır olarak kabul edilemez.

Genel Sağlık-İş olarak, insan onuruna yaraşır bir yaşam ve çalışma koşulları talebimizi yineliyoruz. Şahsı, çevresi ve yandaş şirketleri için “İtibardan tasarruftan olmaz”, diyerek, vergi afları yaparak, ülkenin tüm kaynaklarını seferber eden siyasi iktidarın kamu çalışanlarına reva gördüğü teklifi “red” ediyor, karşı teklif olarak “istifaya” çağırıyoruz. Tüm emekçileri haksızlığa, adaletsizliğe karşı birlikte mücadeleye davet ediyoruz.

Zekiye Bacaksız

Genel Sağlık-İş Genel Başkanı