Independent Türkçe'nin konuyla ilgili haberine göre, Sağlık Bakanlığı’nın geniş çaplı atama talebine Hazine ve Maliye Bakanlığı olumlu yaklaşmıyor. 

Durmuş, salgınla birlikte çok daha zorlu bir süreçten geçildiğini ve sağlık çalışanlarının yükünün dayanılmaz boyuta geldiğini dile getirdi.

Atamalar konusunda çalışmaların olduğunu ancak sayıda Sağlık ve Maliye bakanlıklarının anlaşamadığını öne süren Durmuş, "Avrupa ile kıyasladığınızda, Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) ile Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) verileri dikkate alındığında Türkiye'deki sağlık çalışanı açığının çok fazla olduğu görülüyor. Yetkililerin de bunu bildiği halde sonuçlandırmaması çok üzücü" dedi.

Sağlık çalışanlarının 13 - 14 saati bulan nöbetler tuttuklarını, gün aşırı işe gittiklerini, hayatlarının adeta yatak odaları ile işleri arasında geçtiğini, kendilerine de dinlenmeye de vakit ayıramadıklarını ifade eden Durmuş, böyle bir yaşam şeklinin personel için de hasta açısından da riskli olduğunu dile getirdi. 

"EN AZ 50-60 BİNLİ ATAMA GEREKİYOR"

Atama için 20 - 30 binli rakamların yeterli olmadığını savunan Durmuş'a göre en az 50-60 binli atama şart.
Sağlık personeli alımına ilişkin detayların Maliye Bakanlığı tarafından ivedilikle onaylanmasının şart olduğunu savunan Durmuş, "Maliye Bakanlığı gerçeklerden uzak davranıyor. Atamanın keyfi bir istek olmadığını, Türkiye'nin kronikleşmiş ihtiyaçlarına çözüm için bunun şart olduğunu kabul etmeli. Sağlık personeli ataması yarına ötelenebilecek bir durum değil." dedi.

Her yıl düzenli olarak bu atamaların yapılması gerektiğini dile getiren Durmuş, bir taraftan emekli olan, istifa edenlerle açığın derinleştirmesinin yükü de ağırlaştırdığına vurgu yaptı.
 2021 yılı içinde reel olarak bakıldığında sağlık personeli alımı gerçekleşmediğini belirten Sağlık-Sen Genel Başkanı, 10 ay önceki 12 bin kişilik alımın bir önceki yıl ilan edilip bir sonraki seneye kaydırılan alım olduğuna dikkat çekerek, "Bu şekilde sistemin yürümesi, sürdürülebilirliği mümkün değil" ifadelerini kullandı.