Genel Sağlık İş İzmir Şube Yönetimi, pandemi sürecinde ve öncesinde sağlık alanında yaşanan sorunlara ilişkin sahadan derledikleri verileri 9 Eylül Gazetesi'ne değerlendirdi. Özellikle pandemi sürecinde çalışma koşullarının zorluğu nedeniyle bir çok kişinin mesleği bırakmakla karşı karşıya olduğunu vurgulayan Genel Sağlık İş İzmir Şube Başkanı Tarık Doğan, “Tükendik! Gözümüzdeki ışık kayboldu. Artık bu mesleği yapmak istemiyoruz. Bugün hastane çalışanlarının yüzde 80’ine hastane önündeki simitçi tezgahını verseler işi bırakıp gider” dedi. Genel Sağlık İş İzmir Şube Sekreteri Ali Kemal Akgül ise, sağlık emekçilerinin kendilerini değersiz hissettiğini söyledi. Akgül, “Biz bu mesleğe büyük ideallerle, sevgiyle başladık. Ekonomik kaygımız yoktu. Şu an geldiğimiz noktada simit tezgahına bırakıp gideriz” diye konuştu.

En büyük yıkım!

Sağlıkta şiddet yasasının hala çıkmamasına değinen Doğan, “Sağlık çalışanlarının değersizlik hissini yaşamasının nedeni hem idari şiddet hem de hasta ve hasta yakını tarafından uygulanan fiziki şiddet. Bu şiddetin içerisinde idarenin uyguladığı popülist politikalar, mobbing gibi çalışanların karşı karşıya kaldığı bir şiddet var. Bir de basına zaman zaman yansıyan fiziki şiddet olayları var. Bu konuda her zaman dile getirdiğimiz bir konu var. Sağlıkta Şiddet Yasası! AKP ve MHP’nin oylarıyla mecliste reddedilen bu yasanın yeniden gündeme alınmasını istiyoruz” diye konuştu. Öte yandan Doğan, mevcut iktidarın söylemleriyle vatandaşın gözünde sağlık çalışanlarını ‘tu kaka’ ilan ettiğini belirterek, “Bunu yapmalarındaki amaç, süreci yönetemiyorsan tarafları birbirine kırdırırsın sorundan sıyrılırsın. Strateji bu! Kamusal alanı ve kamu hizmetini değersizleştirdiler” dedi. Doğan’ın sözlerine ek olarak Akgül de “Tükenmişlik hissinin nedeni; değersizlik hissi, şiddet, yoksullaştırma, liyakatsiz yönetim, emek israfı ve personel yetersizliğidir. Şiddet olgusu altında da sağlık çalışanları; popülist politikalar, siyasi güç ile baskılama, mobbing, sürgün ve görev dağılımında kayırma gibi nedenlerle eziliyorlar” ifadelerini kullandı.

29 Tane ekmek nerede?

TÜİK’in açıkladığı enflasyon rakamlarının doğru olmadığına, vatandaşın hissettiği enflasyonun kat kat fazla olduğuna dikkat çeken Doğan, kamuda ve özelde çalışan sağlık çalışanlarının boynunu büken bir diğer sorunun da geçim derdi olduğunu söyledi. 1970’li yıllarda kendisiyle aynı konumda olan bir kamu çalışanının alım gücünün 30’da 1’ine sahip olduklarını dile getiren Doğan, “Kurtuluş Savaşı’ndan çıktığımız dönemdeki alım gücünün 3’te 1’inin de altındayız. Bugün hangi savaştan çıktık?” dedi. Doğan sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Yoksulluk sınırının Şubat 2021 rakamı 8 bin 800, Mart rakamı 11 bin 500! Bu bile enflasyonun gerçekte ne olduğunun göstergesi. Kabaca yüzde 30 artmış. Hani enflasyon yüzde 7’ydi? Benim bir sene önce 20 liraya aldığım tereyağı, bugün 80 liraysa bu mutfaktaki enflasyon yüzde 400’dür. At nalıyla, soba borusuyla kullanılmayan malzemeyi enflasyon sepetine koyarsan, o enflasyonu oradan çeker büker yüzde 7 çıkarırsın. Ben 1970 yılında evime 30 ekmek alabiliyorken bugün 1 ekmek alabiliyorsam geri kalan 29 ekmek nerede?”

Emek israfı

Bir yılı aşkın süredir salgınla mücadele ettiklerinin altını çizen Akgün, “Geçen yazı biz tatilsiz geçirdik. Sağlık emekçileri ailelerinden ayrı kaldı. Bu kadar emek verildikten sonra siyasi rant ve çıkar uğruna, lebaleb diye altını çizelim, salgının yeniden hortlatılması emek israfıdır” dedi.

Kaynak: Dokuz Eylül