Pandemi başında alkışlanan, Bakan bey tarafından yalnızca takdir ve teşekkür edilen sağlık çalışanları; geçen iki yılda sağlık şehidi sayılmayan yüzlerce meslektaşını Covid-19 nedeniyle kaybetti. Çoğunlukla da hasta oldu ancak meslek hastalığı olarak da sayılmadı. İş yükleri sahaya yeterli atama yapılmadığı için sürekli arttı, izinleri kapatıldı, ailelerinden uzak kalmak zorunda kaldılar. Tüm bunlar düşünüldüğü zaman iş yavaşlatma ve iş bırakma gibi hakları kısıtlanan sağlık emekçileri sosyal medya üzerinden bakan beye seslerini duyurmaya çalıştırlar. Yine toplu sözleşme öncesi özlük hakları ve çalışma koşullarının iyileştirilmesi için toplu sözleşme masasında bulunan sendikalara seslendiler. Fakat ne söz konusu sendikalar ne de bakanlıktan olumlu bir dönüş alamadılar.

Nihai olarak sağlık çalışanları, toplu sözleşme masasında yetkili sendika tarafından önceki yıllarda olduğu gibi gelecek iki yıl için zararla kalkmış oldular. Üstelik üye sayısı, çalışan sayısının %1’ini geçemeyen sendikalara üye olanlar toplu sözleşme ikramiyesinden yararlanmayacağı şeklinde düzenlendi böylece sağlık iş kolunda üye olunabilecek üç sendika kalmış oldu. Bu kararla üye sayısını arttırma ve pastadan daha fazla pay kapma derdinde olan koltuk sendikacılığı yepyeni bir nemalanma yolu bulmuş oldu. Kaybeden emeğinin karşılığını alamayan sağlık emekçileri oldu.

Sağlık sistemini pandemiye rağmen ayakta tutan sağlık çalışanları gereken fedakarlığı gösterdi ancak emeğinin karşılığını alma noktasında bugün vasıfsız bir işçiden daha düşük maaşla nitelikli sağlık hizmeti vermeye mahkum edildi. İşkur üzerinden yeni işe başlayan bir kamu işçisi yıllarca emek vermiş, okumuş sınavlarla cebelleşmiş olan bir sağlık çalışanından daha fazla ücret alıyorsa hem de sağlık çalışanlarına en çok ihtiyaç duyulan pandemi döneminde bu gerçekleşiyorsa bu utanç verici durumun sorgulanması gerekmez mi?

 Avrupalı meslektaşının 4 katından daha fazla hasta yükü olan bu insanlar maalesef Avrupalı meslektaşının sekizde biri bir maaşla geçinme derdine düşmüş durumda. Haliyle hem daha fazla emek verip hem de lisans veya lisansüstü eğitim alan sağlık emekçileri maalesef ülkemizde ne mesleki anlamda ne de özlük hakları açısından istenilen düzeyde değildir. Peki bütün bu olumsuzluklar içerisinde savaşan sağlık çalışanları ne yaptı? Medyaya da yansıyan hekim istifalarının gün geçtikçe arttığını ve çoğunlukla Avrupa’ya çalışmak için ülkeden ayrılmaya başladıklarını görüyoruz. Birçok meslektaşımızın yabancı dil kurslarına katılmaya başladığını ve özellikle Almanya gibi sağlık çalışanına çok ihtiyaç duyan ülkelere gitmek üzere harekete geçtiğini görüyoruz.

İstatistik ve Covid-19 aşıları dışında sahadan uzak olan bakanlık bu gidişata dur diyebilecek mi?

Kamu sendikacılığı krizde midir? Memur satış ofisi gibi çalışan koltuk sendikacılığına karşı sağlık emekçilerinin ortak aklıyla hareket eden çatı bir sendika kurulması ihtiyaç mıdır? Bu soruların cevapları hayat buldukça sağlık çalışanlarının sancıları da azalacaktır

Abdurrahman AKTÜRK
SAHA-DER EĞİTİM SEKRETERİ

Editör: Haber Merkezi