Ek Ödeme adaletsizliği e ilgili Sağlık-Sen Giresun Şubesi Basın açıklaması;

Sağlıkta dönüşüm projesi ile birlikte, 2003 yılında %39’larda olan sağlıkta memnuniyet oranları 2017 yılı itibari ile %78’lere kadar çıkmıştı. Fakat 2018 yılı istatistiklerine baktığımızda bu oran %27’lere gerilemiştir. Bu gerilemenin en büyük sebeplerinden birisi de sağlık çalışanlarının mutsuz edilmesidir. Artan nüfusla birlikte sağlık hizmetlerine ulaşımın kolaylaştırılması sağlıktaki iş yükünü artırmış ancak aynı oranda sağlık çalışanlarının sayısı artırılmamıştır. Şuan gece nöbetlerinde 20 hastaya 1 hemşire bakmaktadır.

Türkiye’de birçok hastanede sağlık çalışanları hastalara tedavi vermek ve kurumu zor duruma düşürmemek için kendi hayatlarını ve sevdiklerini ikinci plana atarak hizmet vermeye çalışmaktadırlar. Bu şekilde hizmet sunmaya çalışan sağlık çalışanlarına üstüne bir de “şiddet” uygulanınca birçok çalışanımız artık mutsuzken bunun yanına umutsuzluk da eklenmiştir. Bu kadar mutsuz ve umutsuzluğa sebep verecek olay varken bari aldığı ücret konusunda mutlu olmak isteyen sağlık çalışanı bu konuda da hüsrana uğramıştır. Bugün bir sağlık çalışanına ortalama 2700-2900 TL maaş yatmaktadır.  2010 yılında sendikamızın toplu sözleşme kazanımı ile de çalışanlara 1000-1300 arası sabit ödeme yapılmaktadır. Toplum Sağlığı ve Aile Hekimliği çalışanlarında durum daha da kötüdür. Nüfusu az olan bir Aile Hekimliğinde bir hemşire sadece 2400 TL maaş alabilmektedir.

Sağlık çalışanlarına ayrıca ek ödeme yönetmeliğine göre döner sermaye ödemesi yapılabilmekteydi ama bugün gelinen noktada görülüyor ki ek ödeme yönetmeliğinin son kullanma tarihi geçmiştir. Buna rağmen hala yürürlükte olması Bakanlığın, miadı dolmuş bir ürünü zorla çalışanlara yedirmeye çalışmaktan başka bir şey değildir.  Ayrıca afiliasyon olan hastanelere özel bir yönetmelik olmadığından da afiliasyon olan hastanelerde akademik personel dışında kalan Hemşire, Sağlık Memuru ve diğerleri bu gidişle döner sermaye alamayacak duruma gelecektir.

Bu durumdan sadece sağlık çalışanları değil; sağlık hizmeti almak isteyen hastalar da etkilenmektedir. 2003 yılında 1,5 TL seviyelerinde olan dolar bugün 5,5 TL seviyelerine çıkmış olmasına rağmen Sağlık Uygulama Tebliği (SUT) fiyatlarında 15 yıldır herhangi bir güncelleme yapılmamıştır. Bu şu demek oluyor; hastanelerimiz 6 liraya aldığı bir ürünü 1.5 TL’ye satıyor. Bundan dolayı artık hastanelerimiz zarar etmeye başlamış ve aldıkları teşhis tedavi gereçlerinin alımını da yapamamaktadır. Alım yapılmak istense bile ödeme gün süresi çok yüksek olduğundan firmalar ya teklif vermemekte ya da astronomik rakamlar teklif etmektedirler. Hastanelerimiz gerekli araç ve gereçleri alamadığı için de hastalar mağdur duruma düşmektedirler. Bu yönetmelik değişmezse en acı örneklerini ülkece yaşayacağız.

Bu durum sağlık çalışanları açısından da büyük sorun teşkil etmektedir. Çünkü diğer tüm kurumlarda sabit ödemeler genel bütçeden ödenmekte ve damga vergisi hariç herhangi bir kesinti yapılmamaktadır. Fakat Sağlık Bakanlığına bağlı kuruluşlarda bu ödemeler döner sermaye bütçesinden karşılanmakta ve gelir vergisi hesabına katılmaktadır. Buna ek olarak Maliye Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı da sürekli döner sermaye bütçesine yük bindirmektedir. Bu yüklere bakacak olursak; sabit ödemeler, ödemelerini döner sermayeden alan çalışanlar, hizmet alım giderleri, yatırım giderleri, eğitim ve araştırma giderleri, stajyer öğrenci giderleri, nöbet ücretleri, hekimlerin mesleki sigorta giderleri, yönetim giderleri, ihbar kıdem tazminatı ve mahkeme giderleri, hazine payı, merkez payı, SHÇEK payı, üst yönetim giderleri, 15 yıl önceki SUT fiyatlarının kullanılması, klinik vb. yerlerde personele verilen %5-10 ve 20’lik paylar gibi birçok kalem döner sermaye bütçesinden karşılanmaktadır. Üstüne bir de hekimlere yapılan kat sayı düzenlemesi hekim dışı personele yapılmadığından hekimlere verilen artışlar yönetmelik gereği hekim dışı personelin ücretinden kesilerek düzenleme yapılan hekimlere verilmektedir. Başka bir örnek ise SHÇEK kaldırılmış olmasına rağmen 2018 yılında toplamda 320 Milyon TL’ye yakın hastanelerden SHÇEK ödemesi yapılmaktadır. Olmayan bir kuruma hastaneler neden bu kadar ödeme yapmaktadır? Ek olarak Sağlık Bakanlığı döner sermaye gelirini düşürecek bir genelge yayımlamıştı. Bu genelgeye göre dağıtabilir döner sermaye miktarı %46’dan %39’a düşürülmüştü. Bu genelgenin iptali için sendikamız dava açmış ve Yargıtay bu davamızda bizi haklı bulmuştu. Ancak Sağlık Bakanlığı Yargıtay’ın bu kararını yok sayarak dağıtabilir tutarı halen daha %39 üzerinden yaptırmaktadır.

Ek ödeme yönetmeliğinin belirlemiş olduğu kat sayılarda adaletsizlik vardır. Genel idari hizmetler sınıfı ek ödeme kat sayısı 0,25 iken, bu oran akademisyenlerde 8’dir. Bu basit olarak akademisyenlerin genel idari hizmetler sınıfından 40 kat fazla ödeme almasıdır.

Yönetmelikte değişiklik yapılmazsa Devlet hastanelerinde hekim dışı personeller, eğitim ve araştırma hastaneleri gibi yerlerde akademik personel dışında kalanlar döner sermaye alamayacaklardır.

Bu sorunlara acil çözümler yapılmadığı takdirde kimse ek ödeme alamayacak, hastanelerde mutlu çalışan bulunamayacak ve son olarak sağlık sektörünün çöküşü kaçınılmaz olacaktır. Bu durumdan ülke olarak zarar göreceğimiz aşikârdır.

Çözümümüz bellidir. Bu konuda, 2017 yılında Sağlık Sen Stratejik Araştırmalar Merkezinin yapmış olduğu çalıştayda çözüm yolları belirtilmiş ve çözüm önerileri Eski Sağlık Bakanları Recep Akdağ, Mehmet Müezzinoğlu, Ahmet Demircan ve son olarak da yeni sağlık bakanımız Fahrettin Koca’ya rapor halinde sunulmuş olmasına rağmen herhangi bir adım atılmamıştır. Çözüm yollarımız başlıca şunlardır: Diğer kurumlarda olduğu gibi, Sağlık Bakanlığına bağlı kuruluşlardaki sabit ödemeler ve nöbet ücretlerinin genel bütçeye aktarılması, sabit ödemlerden damga vergisi haricinde kesinti yapılmaması, döner sermaye bütçesinden maaş alan personellerin bir kereye mahsus genel bütçeye aktarılması ve bundan sonrada döner sermaye bütçesi üzerinden personel alımının yapılmaması, SHÇEK payının kaldırılması, dağıtabilir döner sermaye oranının arttırılması ve kat sayıların adil şekilde düzenlenmesi ve personellerin arasında uçurumun kapatılmasıdır. Ayrıca hekimlerin ve hekim dışı personellerin döner sermayelerinin ayrılması gerekmektedir.

Burada biz ne hekimleri ne de akademik camiayı suçluyoruz. Burada suç döner sermaye yönetmeliğinin kendisidir. Profesörler, doçentler, uzman hekimler, pratisyen hekimler kısacası sağlık camiasının içindeki tüm meslek grupları hak ettiği şekilde hakkını almalıdır. Herkese çalıştığının karşılığı devletçe verilmek zorundadır. Bugün bir genel idari hizmetler sınıfı olmaz ise hasta kaydı yapılamaz, laboratuvar çalışanları olmazsa tahlil çıkaramaz tedavi başlatamazsınız. Hemşiresi, ebesi, sağlık memuru olmadan tedaviyi yaptıramazsınız, doktor olmazsa teşhis koyamazsınız.

Her zaman söylediğimiz gibi sağlık bir ekip işidir. Bu ekibin içinde ambulans kullanan şoför de vardır, temizlik yapan personelde, röntgeni, laboratuvar çalışanı hemşiresi, ebesi, doktoru da vardır. Bu ekibi ayırmak demek binayı taşıyan kolonların kesilmesi demektir. Bugün olmasa da yarın o bina çökecektir. Bizim derdimiz binayı taşıyan kolonların güçlendirilmesidir.