“Din görevlileri bu toplumun rehberidir. Olağanüstü durumlarda; savaşlarda ve afetlerde din görevlileri askerle, polisle, sağlık çalışanlarıyla omuz omuza ön saflarda mücadele vermekte ve toplumun ruh halini olumlu yönde etkileyerek normal yaşamın kolaylaşmasını sağlamaktadır. Olağan durumlarda toplumun dini, ailevi ve sosyal yaşamın dayanışma ile birlik ve beraberlik içinde huzurlu ve mutlu bir şekilde yaşanmasına vesile olmaktadır.

Covıd-19 salgınıyla mücadele de illerde ve ilçelerde kurulan Vefa Çalışma Guruplarıyla birlikte omuz omuza gönüllü olarak çalışmış ve ek ücret talep etmemişlerdir. İçişleri Bakanlığının "İzolasyon Tedbirleri" konulu genelgesi kapsamında oluşturulan filyasyon ekipleri saha çalışmalarını sürdürürken din görevlileri de bu ekiplere gönüllü olarak destek vermekte ve fiili olarak çalışarak evleri ziyaret etmektedir. Bu çalışmalarda hastalığa yakalanan onlarca din görevlisi halen tedavi altındadır ve pek çok din görevlisi de maalesef ölmüştür! Ölen din görevlileri için Diyanet İşleri Başkanlığı ne yaptı? Takdir mi verdi, ikramiye mi verdi? Hayır, hastalanan çektiği acıyla baş başa kaldı.

Bunlar din görevlileri için acı gerçeklerdir! Ağır yük altında ezilen din görevlileri bazı basın yayın organlarının olumsuz yayınları yüzünden rencide edilmekte ve aşağılanmaktadır. Hâl böyle olunca da din görevlilerinin yaptığı hizmet ve görevi toplum nezdinde sorgulanır hale gelmektedir. Hâlbuki din görevlileri risk altında çalışmaktadırlar. Ne sağlık yönünden ne de hayati yönden kimsenin umurunda olmayan din görevlilerinin can güvenliği yoktur. Görev alanları korumasızdır.

Diyanet Bir-Sen olarak din görevlilerine “can güvenliği tazminatı” ödenmesini talep ediyoruz. Din görevlilerine yapılan şiddetin önlenmesi için ağır hükümler içeren bir yasa çıkarılmalıdır. Din görevlisi şiddete maruz kaldığı zaman Diyanet İşleri Başkanlığınca hukuki destek sağlanmalıdır. Din görevlilerine şiddetin önlenmesini istiyoruz.”