İstanbul Aile Hekimleri Derneği yaptığı açıklamada Bakanlığa rest çekti

Salgının başında kapanan hastane poliklinikleri ile ağız diş sağlığı merkezlerinin tüm yükünün yani 83 milyonun sağlık hizmetinin bizlere, hem de ayrışmamış hasta şeklinde yükleneceğini bile bile, geçmişten gelen tüm işlerin de aynı hızıyla devam edeceğini öngörerek 13 Mart’ta “salgınla mücadelede göreve hazırız” mesajını vermiştik.

Sürecin yoğunluğu ve riskleri nedeniyle, hizmetin düzeninin sağlanması ve bu sırada da hem salgında bulaş kaynağı merkezler olmamak hem de bizlerin enfekte olmasını önlemek adına, salgınla etkin mücadeleye katkımızı kolaylaştırmak için Bakanlığımızdan çeşitli taleplerde bulunmuştuk. Bu taleplerimizi hem resmi kanallardan bizzat kendilerine defaatle hem de açık paylaşımlarla sizlere duyurmuştuk.

Öncelikle:

“Corona Bilim Kurulunda ve il pandemi kurullarında temsilcimizin olması, ASM lerde triaj uygulamasının resmen başlatılması, düzenli yeterli ve kaliteli kişisel koruyucu ekipman tedariği, sadece randevulu çalışma, bu dönemde daha da anlamsızlaşan sağlık raporlarının kaldırılması, çeşitli şekillerde izolasyona alınması gerekenlerin 14 günlük raporlarının idari izne çevrilmesi, raporlu ilaçların eczanelerden ve tıbbi malzemelerin medikal firmalardan reçetesiz temini, tele-tıp kanunu ile gerektiği zaman hastalarımıza telefonla olabildiğince yasal olarak işlem yapma hakkı, performans kesintilerinin iptali, cari giderlerin artan malzeme fiyatlarına uygun arttırılması, kayıtlı nüfuslarımızın ücret kaybı olmadan azaltılması ve hasta katsayılarının arttırılması, aşç eksiklerinin tamamlanması, güvenlik, sabim üzerinden şikayet alınmaması, etkin ve caydırıcı bir sağlıkta şiddet yasasının devreye girmesi, hastalanan arkadaşlarımızın hak kaybına uğramaması, covid-19 un meslek hastalığı sayılması ve kaybettiğimiz arkadaşlarımıza şehitlik haklarının verilmesi” gibi taleplerimizin bir kısmının yerine getirildiği, bir kısmının Bakanlıkça ancak şimdi dile getirildiğini, ama önemli bir kısmının özellikle de sağlık çalışanlarımıza yönelik koruyucu nitelik taşıyan taleplerimizin karşılanmadığı, özlük haklarımızla ilgili hiçbir uygulamanın hayata geçirilmediği hepinizin malumudur.

Aile Hekimlerimiz:

Bu dönemde aylar boyunca kapalı kalan hastane polikliniklerin hizmetlerini üstlenmiştir, ülkemizin aşı oranlarını düşürmemiştir. Gebelerini ve bebeklerini takip etmeye devam etmiş, önemi salgınla birlikte çok daha iyi anlaşılan erişkin bağışıklama hizmetlerinde yüksek başarı sağlamıştır. Tüm bu çalışmalar esnasında bir yandan şiddet görmeye, bir yandan yerel idarecilerin baskısıyla uğraşmaya devam etmiş ama en kötüsü de bu mücadele sırasında hastalanan hekimlerimizin, aile sağlığı çalışanlarımızın karantinada ya da yoğun bakımda tedavi ile geçen zamana dair ücretleri kesilmiştir. Meslek şehitlerimizin ailelerine hiçbir destek verilmemiş, bizim bunca süredir göstermiş olduğumuz insanüstü çabanın değerinin anlaşılamamıştır.

Ödenmez denen haklarımızın gerçekten ödenmediğini, ödenmeye de niyetin olmadığını görmenin kırgınlığı içindeyiz.

Bu kırgınlık elbette yeni değildir ve kırgınlığımız dün akşam açıklanan “özellikli izlemlere ağustos ayından itibaren izlem oranında ödeme yapılması” açıklaması ile geçecek bir kırgınlık değildir.

Aksine bu açıklama kırgınlığımızın artmasına, niteliğinin değişmesine sebeptir.

Bizler;

  • Böylesi etkili bir salgında yok sayılmaya,
  • Yeni angaryalarla, salgınla mücadelede etkinliği tartışılır yeni uygulamalarla bizleri adeta salgının ortasına atıp başınızın çaresine bakın diyen bir anlayışa,
  • Bir yandan hastanede yoğun bakımda nefes almaya çalışan meslektaşıma diğer taraftan çalışamadığı günlerin ücretini keserek ay sonunu nasıl getireceğini düşündürdüğünüze,
  • Merdiven altı kalitede ve neredeyse numunelik olarak yollanan koruyucu ekipmanlarla bizleri enfekte ettiğiniz için kırgınız.
  • Böyle bir dönemde dahi performans evraklarıyla uğraştırdığınız, kapalı olduğu halde okulların bile rapor taleplerini önlemediğiniz, enfekte kişilerin, karantinada olması gereken kişilerin aile sağlığı merkezlerimize gelmesini önlemediğiniz için kırgınız.
  • Sağlıkta şiddet yasası adı altında hiçbir işe yaramayan bir kanunla şiddeti önlemediğiniz ve pandemi döneminde bile bizi sağlık terörü ile baş başa bıraktığınız için kırgınız,
  • Yoksulluk sınırına düşen gelirlerimiz, açlık sınırında yaşamak zorunda bırakılan emeklilerimiz için kırgınız,
  • Onlarca yıl mesleğin çilesini çekmiş, insanımızın sağlığına gönül vermiş sağlık çalışanlarının emeğini yok sayarak geçmişe işlemeyen bir yasayla bizlere “siz yıpranmadınız” dediğiniz için kırgınız.
  • Bu salgınla mücadeledeki asıl rolümüzü görmeyip, bizi çağrı merkezi olarak kullanmanıza ve sadece bu çalışmayla bizi değerlendirmelerinize katmanıza kırgınız.

Tüm bu kırgınlıklarımız Sağlık Bakanı Sayın Fahrettin Koca’nın “Aile Hekimlerimiz Ağustos ayından itibaren özellikli izlemleri yaptığı oranda ek bir ödeme alacak” şeklindeki talihsiz açıklaması ile daha da artmıştır.

Sağlık Bakanımız 31 Temmuza kadar yaptığımız her şeyi, tüm mücadelemizi yok saymıştır. Sesimize karşılık ancak bu tarihten itibaren aldığımız kararla düşen izlem oranları sayesinde verilmiştir.

Diğer tüm işler yanında aylardır hiç bir karşılık beklemeden, hafta sonu, bayram tatili ayırmadan, gece gündüz demeden yaptığımız özellikli izlem listesinin aranarak takibi işinin, 1 Ağustostan tarihinden itibaren dikkate alınması, diğer yaptığımız tüm işlerin yok sayılması bizler için artık kabul edilebilir sınırların aşılması anlamındadır.

Salgınla mücadelenin neresinden tutabilir, ülke sağlığına nasıl biraz daha katkıda bulunuruz diye aylardır çırpınıyoruz.

Bizlerin bu mücadelede paradan çok daha önemli gördüğümüz şey mücadelemizin değerinin farkına varılmasıdır.

Hastalıkla değil salgınla mücadeleye ve bu mücadelede bizi ciddiyetle dinleyecek bir Bakanlığa ihtiyacımız var. Çağrı merkezi olarak görülmeye değil.

Bu görevi de, ek ödemesini de kabul etmiyoruz.