Hastalığa nasıl yakalandığı ile ilgili tahminlerini, semptomların ortaya çıkmasından bugüne kadar geçen süreyi, hastaneye yatış hikayesini ve yoğun bakım servisinde yaşadıklarını Habertürk Sağlık Yazarı Ceyda Erenoğlu’na anlattı.

38 yıllık bir hekim Prof. Dr. Kahraman Ahmet Salih Emri. Bir göğüs hastalıkları uzmanı olarak yüzlerce hatta binlerce hastayı sağlığına kavuşturmuş biri. Hastalarının yaşadıkları sıkıntılara tanıklık etmiş olması onların yaşadıklarını eksiksiz anlamasına yetmiyor. Sonra bir gün dünyanın kabusu olan hastalık onu da buluyor. Bu süreçte yaşama bir yoğun bakım servisinde veda edeceğini düşündüğü zor anlar yaşıyor. Taburcu olmaya hazırlandığı bugünlerde ise hayatını sorgulama ve geçmişte ihmal edip yapmaya zaman ayırmadığı şeylere yer açma çabasında. İşte Prof. Dr. Emri’nin Covid-19’la olan mücadelesinin detayları...

*Çin’de ortaya çıkan Covid – 19 ile ilgili haberleri izlemeye ilk başladığınızda, sorunun bu boyuta ulaşıp hastalığın tüm dünyayı etkisi altına alabileceğini düşünmüş müydünüz?

Evet. 23 Ocak’ta genç bir erkek hastamın akciğer tomografisini gördüğümde çok şaşırmıştım. Dizilerde görev yapan bir set çalışanıydı. Akciğerleri bembeyazdı. Kan oksijen düşüklüğü ve ateş şikayeti vardı. Geçmişte gördüklerimden farklı bir tablo ile karşı karşıyaydım. “Bu normal bir pnömoni değil Covıd-19 olabilir ne diyorsunuz” diyerek doktor arkadaşlarımla da paylaşmıştım. Sonrasında böyle çok sayıda hasta görmem nedeniyle tehlikenin boyutunu önceden sezdiğimi söyleyebilirim.

*Şu an sağlığına kavuşmuş bir göğüs hastalıkları uzmanı olarak en çok neyin kıymetini anladınız?

Bu süreçte her şeyin nefes olduğunu anladım. Çünkü nefes almakta çok güçlük çektim. Yoğun bakım servisinde entübe edildim. (Solunum yetmezliği olan hastaları solunum cihazına bağlayabilmek için ağızdan nefes borusuna ulaşan boru takma işleminin adı ) Yaklaşık 5 gün bu durumda kaldım. Hayatta kalmamı çok tecrübeli bir ekip tarafından erken entübe edilmeme borçluyum. Beni kurtaran bu oldu. Kendimi her zaman hastalarına şefkat gösteren ve acılarını paylaşan bir hekim olarak görsem de artık yaşadıkları zorlukları çok daha iyi anlıyorum.

*Bu süreçte en büyük korkunuz ne oldu?

En büyük korkum (Duraksıyor ve birkaç saniye cevap veremiyor) ölmekti. (Duygu dolu bir tonda zorla konuşuyor) İtiraf etmek zor ama ölmekten korktum. Ölümün ne kadar yakınımızda olduğunu ilk kez bu süreçte anladım. Görev sırasında yoğun bakımda bir gecede 8 hasta kaybettiğim günler yaşamıştım. ‘Ben de bazı hastalarım gibi bir yoğun bakım servisinde öleceğim’ diye düşündüm. Öyle ki umudumu kaybettiğim anlardan birinde doktorlarımı çağırıp vasiyet vermek istedim. Şiddetle itiraz ettiler ve beni kurtarmak için ellerinden geleni yaptıklarını, kurtulacağıma inanmamı söylediler.

*Hasta olduğunuzu nasıl anladınız?

13 Mart Cuma günü sonradan Covid-19’dan yaşamını yitirecek olan ünlü bir hastayı muayene ettim. Kendisiyle görev yaptığım hastanede İki gün temasım oldu. Sadece cerrahi maskem vardı ve muayene sırasında hastaya çok yaklaşmıştım. Hastalanacağımı düşünerek test yaptırmak için hastaneye gittiğimde bana kendimi karantinaya almam gerektiğini söylediler. Pazartesi günü temas ettiğim hasta yaşamını yitirdi. Kendimi evde izole ediyordum ama eşimi riske atmaktan korktuğum için Salı günü akciğer tomografisi çektirdim. Akciğerlerimin görüntüsünden bunun Covid-19 olduğundan şüphelendim ve çarşamba günü (18 Mart) görev yaptığım hastaneye yatırıldım. Aynı anda hastanede yatan 2 Covid-19 hastası daha vardı.

* "Test sonucumu benden devlet sırrı gibi saklıyorlar” şeklinde bir tweet attınız. Bu bir isyan mıydı?

İsyan mıydı değil miydi bilmiyorum. Bu hastalık düşünme sistemini de bozuyor. Belki de ondan kaynaklandı. Beklemek zordu.

*Pozitif olduğunuzu ne zaman ve nerede öğrendiniz?

Pozitif olduğumu görev yaptığım özel hastanedeki doktorumdan öğrendim.

*İlk ne yaptınız ve kiminle paylaştınız?

Zaten anlamıştım. İlk eşimi aradım, başka kimi arayayım? Bir de kızım var. Hasta olduğumu duyanlardan aldığım binlerce mesaj ve dua çok büyük bir destek oldu ve “tedaviye devam” dedim.

*Eşlik eden bir hastalığınız var mıydı?

Sigara içmem. Sadece tansiyonum vardı.

*Ne tür belirtilerle başladı hastalık?

Ateş, öksürük, üşüme ve titreme oldu. Baş ağrısı, halsizlik, iştahsızlık ve uykusuzluk da vardı. Ben hayatımda böyle bir baş ağrısı yaşamamıştım. Kurtulmak için dua ediyordum. Hemen standart tedaviye başlandı. Yanı sıra destek tedaviler de aldım. (yüksek doz c vitamini, beta glukan vb.) Buna rağmen durumum kötüye gidiyor akciğer bulgularım ağırlaşıyordu. Nefes darlığım artmıştı ve oksijen ihtiyacı duyuyordum. Meslektaşlarım Marmara Üniversitesi yoğun bakım servisini önerdiler. Tam teşekküllü bir hastane olması ve yoğun bakım konusundaki tecrübeleri tercihimin bu yönde olmasını sağladı. Geçilen temas sonucunda ambulansla büyük solunum sıkıntısı çekerek Marmara Üniversitesi Pendik Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne getirildim. Bu süreçte çok kötüydüm. Durumum ağırlaşmıştı. Bunu oradaki doktorlarla da paylaştım. Size çok ağır bir yoğun bakım hastası olarak büyük badire atlattığımı söyleyebilirim.

*Süreci bilen bir hekim olarak yoğun bakımda tedavinizi gerçekleştiren meslektaşlarınıza önerileriniz oldu mu?

Hiçbir önerim olmadı. Sağ olsunlar doktorlarım beni tedavimde uyguladıkları her adımla ilgili bilgilendirdi. Güvendim ve kontrolü onlara bıraktım.

*Yoğun bakımda en unutamayacağınız an neydi?

Yoğun bakım çok zor bir ünite. Hayatım orada gözlerimin önünden tıpkı bir film şeridi gibi geçti. Ömrümü hep çalışarak geçirdiğimi düşündüm. İşimi çok sevsem de başka şeylere de zaman ayırmam gerekirdi. En çok bu sorgulamaları yaparken buldum kendimi. Bundan sonra iş dışında da bir hayat olduğunu unutmayacağım. Eşime ve kızıma daha fazla zaman ayıracağım. Televizyonda nostalji kanalında rahmetli Barış Manço’nun bir klibini izlerken omzundan astığı org benzeri bir alet çaldığını gördüm. Ben de aynısından bulup çalmayı öğrenmek istiyorum. Bir domates fidesi ekmek bile çok önemli artık hayatımda. Bunu öğrendim.

*Bu pandemiden sonra sizce bizi nasıl bir dünya bekliyor olacak?

Bu virüs sayesinde hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Bu salgın hepimizi değiştirecek. Hırslar törpülenecek, para düşkünlüğümüz azalacak, doğayla bütünleşmemiz artacak. Bu bize yapılan bir uyarı. Bu uyarıyı doğru okumamız lazım.

*Özel olarak söylemek istediğiniz bir şey var mı?

Bu süreçte canla başla çalışan sağlık çalışanlarının hakkı ödenmez. Hastalığımın başından itibaren yaşamıma dokunan çok sayıda meslektaşım var. Hepsinin adını yazarsam unuttuklarım olabilir diye korkarım. Her birine candan teşekkür ediyorum. Hakları ödeyemem. Bununla birlikte yoğun bakımda benim için ellerinden geleni yapan Yoğun Bakım Sorumlusu ve Başhekim Prof. Dr. İsmail Cinel’e ve Enfeksiyon Kontrol Komitesi Başkanı ve Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Volkan Korten ile ekibine özel olarak teşekkür etmek isterim. Hayatımı onlara borçluyum.

Prof. Dr. Kahraman Ahmet Salih Emri, hayatlarına dokunduğu hastalarıyla...

Editör: Haber Merkezi