Ankara Eğitim ve Araştırma Hastanesinde görev yapan hemşire Tuba Aksoylu, koronavirüs vakasının Türkiye'de ilk görüldüğü 2020 yılının mart ayından itibaren acil serviste pandemi ile mücadele etti.

Koronavirüs hastalarının ilk başvurduğu acil serviste sorumlu hemşire olarak görev yapan Aksoylu, kişisel koruyucu tüm önlemlerini alarak çalıştı. Acil serviste koronavirüsle mücadele ederken hastalığa yakalanmayan Aksoylu, idari bölüm olan sağlık bakım hizmetleri biriminde görevlendirildikten sonra geçen yıl Kasım ayında halsizlik ve yüksek ateş şikayeti ile test yaptırdı. Aksoylu'ya koronavirüs tanısı konuldu. Aksoylu, 14 gün süren tedaviyle hastalığı yenerek tekrar görevine döndü.

'İDARİ BÖLÜMDE GEVŞEMEM COVID-19'A NEDEN OLDU'

Aksoylu, koronavirüsün Türkiye’de başladığı dönemde acil servisin sorumlu hemşiresi olduğunu hatırlatarak, şu değerlendirmeleri yaptı: 

"Virüsün başlangıcında ve şiddetli derece arttığı dönemlerde aktif olarak acil servis içerisinde yer alıyordum. Malum ki acil servisler virüs bakımından risk ortamının biraz daha fazla olduğu alanlar. Fakat ben COVID-19’u acil servis ortamında değil daha sonrasında idari alanda bir görevlendirmem olduğu zaman diliminde kaptım. Fakat ben bunu kendi özeleştirim olarak söylüyorum; acil serviste daha korunaklı bir şekilde ilerleyişim, idari alanda biraz daha gevşemem COVID-19’a yakalanmama neden oldu."

'TEKRAR NEFES ALAMAYACAĞIMI DÜŞÜNDÜM'

Aksoylu, hastalığın tırmanış evresi olduğunu ve bunu herkesin farklı yaşadığını vurgulayarak, şöyle dedi:

"Ben bunu biraz zor geçirenlerden oldum. Birkaç gün içerisinde hastalık şiddetlendi; öksürük ve nefes darlığı gibi şikayetlerim iyice arttı. Gündelik hayatta yaptığımız çok basit eylemler bile benim için lükstü. Yürümek, mutfağa gidip gelmek, yemek hazırlamak gibi eylemler tek başıma yaşadığım için evde bana ayrıca bir zorluk yaşattı. Ve bu süreçte basit gördüğüm ve yaptığım farkında olmadığım eylemleri bile zor yapabilmek açıkçası biraz korku ve endişe yarattı bende. Örneğin bir odadan bir odaya geçmek, uyandığımda yataktan kalkıp yüzümü yıkamaya çalışmak gibi günlük rutin şeyler bile beni çok zorladı.

Özellikle yaşadığım öksürük krizlerinin arkasından tekrar nefes alamayacağım endişesi ciddi bir şekilde beni tedirgin ediyordu. Sanki tekrar nefes alamayacağım ve bu öksürük kesilmeyecek; ben kimseye ulaşamayacağım diye bir korku oluşmaya başladı. Ben hiç dayak yemedim; ama gerçekten dayak yemiş gibi bir his veriyor. Varlığını hissetmediğiniz eklemleriniz bile o an ağrıyor. Ve o dönemde yataktan kalkmakta bile zorlanabiliyorsunuz."