Oldukça ağır şartlar altında mesleğini yapan hekimler  bir de hasta yakınlarından şiddet görünce  neredeyse meslekten soğuma noktasına gelmiş bulunmaktalar.   Ağır çalışma şartlarını tabi ki bu işin içinde olan hekimlerden  ayrı bir başlık altında öğrenmek gerekir. Ben avukat olarak bu yazımda kısaca   son dönemde yaygınlaşan “hekimlere şiddetten” ve bunun  “hukuki sonuçlarından “bahsetmek istiyorum.

Hekimlere karşı şiddet ifadesi aslında içerisinde pek çok  suç türünü barındıran genel bir söylemdir. Bu söylemin içeriğinde  hakaret, tehdit, yaralama, adam öldürmeye teşebbüs ve hatta  maalesef kasten adam öldürme suçu dahi  bulunmaktadır.  Tabi ki bunlar  hekimlerin en sık karşılaştıkları suç türleridir.  Pek çok hekim, mesleğini icra ederken hasta yakınlarının hakaretlerine, yaralamalarına maruz kalmaktadır.  Peki hekimler bu konuda haklarını nasıl arayabilirler?

 Hekimlere karşı  en sık işlenilen suç tiplerinden olan hakaret suçunu değerlendirmeye alırsak;

TCK’ da hakaret suçunun cezası şu şekilde belirlenmiştir:

Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. Mağdurun gıyabında hakaretin cezalandırılabilmesi için fiilin en az üç kişiyle ihtilat ederek işlenmesi gerekir.

Bu suçun  kamu görevlilerine karşı işlenmesi halinde verilecek ceza 1 yıldan aşağı olamaz, alenen  hakaret edilirse ceza miktarı daha da artacaktır.

 Tehdit suçuna bakacak olursak TCK’da tehdit suçunun cezası ;

“Bir başkasını, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden bahisle tehdit eden kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağından veya sair bir kötülük edeceğinden bahisle tehditte ise, mağdurun şikayeti üzerine, altı aya kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur” şeklinde temel olarak belirlenmiştir.

Tehdit suçunun silah ile , kendisini tanınmayacak şekle koymak sureti ile veyahut birden fazla kişi ile birlikte işlenmesi durumunda verilecek ceza  2 yıldan az olamaz.

 Yaralama suçu ise  suçun işleniş şekline  göre değişik miktarlarda ceza ile cezalandırılır. Örneğin  yaralamanın kişi üzerindeki etkisi basit bir tıbbi müdahale ile  giderilebilecek seviyede ise şikayet üzerine, bu eylemi gerçekleştiren kişiye verilecek ceza  4 aydan 1 yıla kadar hapis cezası veya adli para cezasıdır. 

Eğer ki bu suç kamu görevlilerine mesleğinden dolayı işlenirse(örneğin doktorlara karşı işlenirse) veya  silah ile işlenirse verilecek ceza  yarı oranında arttırılır ve müştekinin şikayeti  aranmaz. Yani bu suçun mağduru şüpheli kişiden şikayetçi olsa da olmasa da şüpheli hakkında yargılama yapılır.

Bir hekime, mesleğinden ötürü neticesi sebebi ile ağırlaşmış yaralama  suçu sonucunda mağdurun(hekimin) konuşmasında sürekli zorluk,  yüzünde sabit iz olursa,  mağdurun (hekimin) yaşamı tehlikeye  girerse,  bu suç gebe bir hekime karşı işlendiğinde gebe hekim çocuğunu vaktinden önce doğurmak zorunda kalırsa, bu suçu işleyen kişiye verilecek ceza  5 yıldan az olamaz.

Yine bir hekime karşı neticesi sebebi ile ağırlaşmış yaralama suçunu işleyen kişi, eğer ki mağdurda(hekimde) sürekli yüz değişikliğine neden olmuşsa , mağduru(hekimi) iyileşme olanağı bulunmayan bir hastalığa ve ya bitkisel hayata sokmuşsa,  mağdurun(hekimin) duyularından veya organlarından birisinin işlevini yitirmesine neden olmuşsa,  mağdurun(hekimin) konuşma ya da çocuk yapma yeteneğinin kaybolmasına veyahut hamile kadına(hekimin) karşı yaralama eylemi gerçekleştirilip çocuğunun düşmesine neden olmuşsa   şüpheli/sanığa verilecek ceza 8 yıldan az olamaz. Eğer ki yaralama eylemi  sonucunda ölüm meydana gelirse   verilecek ceza 16 yıldan aşağı olamaz.

Hekimlik mesleğini icra eden kişiler  mesleklerini icra ederken kamu görevlisi sayılırlar. Ve bizim ceza kanunumuzda kamu görevlilerine karşı işlenen pek çok suç türü  daha ağır ceza yaptırımlarıyla karşı  karşıyadır. Ve  yine  her vatandaş gibi hekimlerimiz de maruz kaldıkları suçlardan ötürü hem maddi hem manevi tazminat davası açma hakkına sahiptir.

Tabi ki her hekime karşı şiddette,  şüphelilere veyahut sanıklara yukarıda bahsedilen cezalar verilmemektedir.  Özellikle kısa süreli hapis cezalarının sanıklarına   şartları mevcutsa Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Kararı verilmektedir.  Bu karar da pek çok müştekiyi tatmin etmemektedir.  Fakat  unutulmamalıdır ki verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması  kararı sanığın beraat ettiği anlamına gelmemektedir. HAGB kararı alan sanıklar  5 yıl boyunca denetlenir ve  bu süre içerisinde tekrar suç işlediklerinde hem ilk suçlarından hem de ikinci işledikleri suçtan ötürü cezalandırılır ve  cezalarından indirim yapılmaz, cezaları ertelenmez.

Yine bu süreçte hekimlerin iddialarını ispatlaması için yapabilecekleri şeyler ise şunlardır;

Mesleklerinden ötürü herhangi bir suça maruz kaldıklarında derhal etrafındaki kişiler ile ilgili olay hakkında  tutanak tutmaları  yargılama sürecinde  iddialarını ispatlamak için oldukça önemlidir.  Tuttukları tutanaklarda  olaya şahit olan kişileri açıkça belirtmeleri delillerin kaybolmaması adına önemlidir.

Herhangi bir darba maruz kaldıklarında derhal  darp raporu almaları gerekir.

Söz konusu suçların genellikle hastanede işlendiği göz önünde bulundurulduğunda, suç teşkil eden eylemi kayıt altına alan bir güvenlik kamerası var ise , görüntüler silinmeden bunların da  muhafaza altına alınması gerekir.

Ve en önemlisi   her ne kadar hukuk sistemimizde genel olarak avukat ile temsil edilme zorunluluğu olmasa da  yargılama sistemine giren tüm vatandaşlarımızın olası bir hak kaybına uğramamaları adına hukuki hizmet almaları gerekmektedir. Zira vatandaşlarımız aslında çözümü çok kolay olan bir hukuki süreci çoğunlukla kendileri başlatıp, işi çıkmaza soktuktan sonra hukuki hizmet almak istemekteler. Bu durum adeta  ölmüş bir kişiyi hekime tedavi ettirmek için getirmek gibi bir şey.

Umut ederim ki  hiçbir hekimimiz şiddete maruz kalmasın, toplum barış  ve huzur içinde yaşasın.  Ve yine umut ederim ki ülkemizin aydın kesiminden olan  hekimlerimiz, herhangi bir  haksızlığa maruz kaldıklarında , haklarını sonuna kadar alana kadar susmasın. Unutulmaması gerekir ki hak verilmez, alınır.

Av.Merve Yiğit
İstanbul Barosu